sebzeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sebzeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ocak 2023 Pazar

KIŞ AYLARINDA SPOR YAPMANIN FAYDALARI NELERDİR?



Sağlığımız yaşamımızın temel değişkenlerinin başında gelmektedir ve sağlıklı bir beden, sağlıklı bir zihin ve ruh daima özen gerektirir. Sağlığımız için yapacağımız en önemli eylemlerden biri harekettir. Kategorize etmeden ve az demeden devamlı olarak hareket etmek hepimiz için büyük bir gereksinimdir. Hareketsiz bir yaşam bize sağlıksız bir sonuç doğuracaktır. Örneğin fazla kilo ve obezite, diyabet, kalp damar hastalıklarının ve daha fazlasının temel sorunlarından biri beslenme biri de hareketsiz yaşamdır. Spor ve egzersiz yapmak; öncelikle fiziksel sağlığımız için, formumuzu korumak, kemik ve kaslarımızı güçlü tutmak için her yaşta önemlidir. 

Fiziksel sağlığımızın yanında ruhsal ve zihinsel sağlığımız için de spor ve egzersiz önemli bir fark yaratabilmektedir. Stres, depresyon, kaygı, özgüven eksikliği gibi sağlıksız duyguların ve sağlıksız duygu durumlarına bağlı olarak gelişen hastalıkların da önlenmesinde egzersiz ve spor büyük rol oynamaktadır.

 Hava sıcaklıkları düşmüş olsa da kış aylarında da spor yapmamız fiziksel ve zihinsel olarak dinç kalmamız ve sağlığımızı korumamız için oldukça önemlidir. Havaların soğuması ile birlikte spor yapma isteğinizde de düşüş olmuş olabilir. Ve aynı zamanda beslenmeniz de daha çok kalorili yiyeceklere yönelmişse spor yapmanız kaçınılmaz ve gerekli bir durum olmuş demektir. 


Kış aylarında spor yapmanın faydaları nelerdir?

Kış aylarında spor yapmak vücudu dinçleştirir. Kış ayları ile birlikte spor yapma şevkiniz azalmış olsa da; kendinizi daha enerjik hissetmeniz, vücudunuzu tembelleştirmemeniz ve sağlığınızı korunmanız için spor yapmanız oldukça önemlidir. Soğuk havaların gelmesiyle birlikte virüs ve bakteriler de artmakta ve buna bağlı olarak grip, soğuk algınlığı vb. hastalıklar da yaygınlaşmaktadır. Bunu önlemenin birincil yolu sağlıklı beslenme ise diğer en önemli etken de spor yapmak ve fiziki olarak dinç kalmaktır. Hareket anlamında bir kısıtlama ve sınıflandırma yapılmamalıdır. Açık havada sıkı giyinerek tempolu şekilde yapılan yürüyüşün de, bisiklet sürmenin de, yoga, pilates ve yüzmenin de vücut direnimize faydası büyük olacaktır.


Kış aylarında spor yapmak bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur. Kış aylarında hastalıklar yaygınlaşmakta ve insanlar bağışıklığını desteklemediği takdirde kolayca hasta olabilmektedir. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak, vücut direncimizi yükseltmek için spor ve egzersiz yapmak çok önemlidir. Bağışıklık sistemimiz dışarıdan gelen tehlikelere karşı bizi korumakla sorumlu olan sistemdir. Kış aylarında hastalıklardan korunmamız için de bağışıklık sistemimizin güçlü olması gerekir. İmkan olduğu sürece her gün en az yarım saat yürüyüş yapmak dahi bağışıklık sisteminizin güçlenmesine katkı sağlayacaktır. Bağışıklık sistemini olumlu yönde etkileyen bir etken de düzenli bir uyku ve beraberinde gelen dinlenmiş ve dinç bir beden ve zihindir. Düzenli bir uyku için ise düzenli spor yapmak önemlidir. Eğer uyku problemleriniz varsa ve düzensiz uykudan şikayetçiyseniz; düzenli spor yaparak uykunuzun da düzene girmesini sağlayabilirsiniz.


Kış aylarında spor yapmak, vücutta daha çok yağ yakımı olmasını sağlar. Kış aylarında soğuk havalarla birlikte vücut, yağı depolamaya daha yatkın hale gelmektedir. Yapılan araştırmalar kış aylarında, soğuk havada yapın egzersizin sıcak havada yapılan egzersizden daha çok yağ yaktırdığını ispatlamıştır. Bunun nedeni ise; kış aylarında kişi üşüdüğünde, vücut kalori yakan kahverengi yağ hücrelerinden faydalanmaktadır. Bu sayede hem enerji toplanmış hem de vücutta yağ yakımı gerçekleşmiş olmaktadır.



Kışın spor yaparak aynı zamanda fit bir vücut ile yaza hazır olarak girmiş olursunuz. Yaz aylarında hepimiz fiziğimizin daha iyi görünmesini isteriz. Bunun için de formumuzu korumaya yaz gelmeden, kış aylarında başlamak doğru olacaktır. Her gün, her mevsim spor ve egzersiz yapmak sağlığımız için önceliklerimizden olmalıdır. Kış aylarında spor yapmanız hem fiziki kondisyonunuzu korumaya hem hareket kabiliyetinizi arttırmaya yardımcı olacaktır. Aynı zamanda kış aylarında da spor yaparak yaza fit bir vücut ile girmiş olacaksınız.


SAĞLIKLI BİR BEDEN İÇİN PEMF TERAPİ!

Vücutta biriken toksinler hücrelerin geçiş yollarını tıkayarak hücreler arası enerji geçişine engel olur.  PEMF cihazı ise hücreler arası geçiş yollarını temizler, vücudu zararlı toksinlerden arındırır ve vücuttaki verimliliği artırır. PEMF cihazı bu sayede hem performans artırımı sağlar hem de hafif şiddette hücreleri sarstığı için fizik tedavi, ağrı tedavileri ve spor yaralanmalarında iyileşme sağlar. PEMF cihazı kişiye bütüncül bir sağlık anlayışı sunmaktadır.


28 Kasım 2022 Pazartesi

SEBZE TÜKETİMİ NASIL OLMALI?

      


 Sağlıklı bir yaşamın anahtarı kesinlikle sağlıklı beslenmedir. Sağlıklı beslenmenin de tüm besin gruplarından doğru şekilde ve doğru miktarda tüketmek olduğunu bilmekteyiz. Bu besin gruplarından birisi de sebzelerdir.

Sebzelerin faydaları nelerdir?

• Sebzeler lif bakımından zengin besinlerdir ve bu sayede kabızlığı önleyebilmektedirler.

• Koyu renkteki yapraklı sebzeler yüksek oranda magnezyum içermektedirler. Magnezyum da stres hormonu olan kortizolü dengelemektedir.

• Çoğu sebze B grubu vitaminler açısından zengindir ve B grubu vitaminler kaygı ve depresyon belirtilerini azaltmaya yardımcı olurlar.

• Yine sebzelerde özellikle de havuçta çokça bulunan K vitamini, vücutta strese bağlı olarak artan iltihap ve ödem oluşumunu azaltır.

• Folik asit beynimiz için çok önemli bir bileşendir. Ve sebzeler folik asit zengini besinlerdir.

• Sebzelerde bolca bulunan E ve C vitamini birleştiğinde cildi yaşlanmaya karşı korurlar.

• Özellikle ıspanak, maydanoz ve marul gibi potasyum zengini sebzeler kalp sağlığını korumaya yardımcı olmaktadır

 Sebze tüketimi herkes için çok önemlidir ve atlanmamalıdır. Peki en doğru sebze tüketimi nasıl olmalıdır?

Sebzelerin pek çoğu az kalorili ve liflidir. Enerji verici özellikleri belirgin olmasa da besleyicilik açısından ve vitamin, mineral alımı yönünden sebze tüketimi oldukça önemlidir. Sebzeler genel itibariyle A, E ve C vitamini bakımından zengindirler ve vücutta çinko ve selenyum ihtiyacını karşılayarak aynı zamanda antioksidan görevi görürler.

Kimi sebze az piştiğinde kimisi haşlandığında kimi de az yağla piştiğinde daha sağlıklı olacaktır. Önemli olan bir nokta pişirildiği takdirde sebzelerin rengini kaybetmemesidir.

Sebzelerin pişirilmesine yüzeysel olarak değinecek olursak temel hususlar şunlardır:

• En önemli husus mevsiminde sebze tüketimidir. Mevsim sebzelerini taze bir şekilde almak ve çok bekletmeden tüketmek sağlıklı olacaktır.

• Sebzeler mümkün oldukça çiğ yada az pişmiş olarak tüketilmelidir. Bu sayede rengini ve besin değerini kaybetmemiş olacaktır.

• İyice temizlendiği takdirde sebzelerin kabuğunun soyulmaması daha doğru olacaktır. Aynı durum meyveler için de geçerlidir.

• Yine temizlenmesi amacıyla suda beklemeye bırakılan sebzeler uzun süre bekletilmemelidir. Çünkü sebzelerdeki vitaminler suda çözünerek kaybolacaktır.

• Sebzeler, yeteri kadar su ile pişirilme esnasında tencerenin kapalı halde pişirilmelidir. Bu sayede pişme süresi kısalacaktır ve diriliği korunacaktır. Ve sebzelerin pişme suyu, çorba veya yemeklerde kullanılarak değerlendirilmelidir.

Hangi sebze ne kadar pişirilmelidir?

Vitamin değerini kaybetmemesi açısından sebzelerin pişirme oranı önemlidir demiştik. Sebze tüketimi nasıl olmalıdır açıklayalım:

• Enginar, brokoli ve kereviz gibi kök sebzeler piştikçe besin değerini kaybetmektedir ve bu sebeple az pişirilerek tüketilmelidir. Bu sebzelerin çiğ halde tüketilmesi de mümkündür.

• Eğer pişirilerek tüketilecekse, havuç piştikten sonra suya tutulmalıdır bu sayede rengini korumuş olacaktır.

• Ispanak, pırasa, pazı gibi yeşil sebzeler de pişirilirken mümkün olduğunca renkleri korunmalıdır.

• Soğan, sarımsak ve lahana gibi sebzeler pişme esnasında kötü koku yayabilmektedir, bu durumu önlemek amacıyla pişirilirken tencere kapağı aralık bırakılmalıdır ve yine kokuyu önlemek için tencereye sirke ilave edilebilmektedir.

• Aynı zamanda haşlanan sebzelerin rengini korumak amacıyla da sirke ilavesi yapılabilir.

• Domates ve salça asitli gıdalar olduğundan; sebzelerin pişme süresini uzatacağından son aşamada eklenmesi doğru olacaktır.

• Sebzelere tuz eklenmesi aşırı olmadığı sürece sakıncalı olmamakla beraber; ocaktan alınmadan hemen önce eklenmelidir. Tuz önce ilave edildiği takdirde sebzelerin sertleşmesine neden olacaktır.

Sebze kombinasyonları nasıl olmalıdır?

Protein ve karbonhidratlar birlikte tüketilmeyecek iki besin grubudur. Çeşitli tahıllar, unlu mamüller, patates ve enginar karbonhidrat grubundan besinlerdir. Ve süt, yumurta vb. de proteinlerdir bu iki grubun sindirme ortamı ihtiyacına göre birlikte tüketilmesi sindirimi yavaşlatacak ve zorlaştıracaktır. Bu sebeple eğer et, tavuk veya balık tüketilecekse yanında yeşil sebzeleri tüketmek doğru olacaktır.


MORA TERAPİ İLE SAĞLIKLI BESLENME 

Mora Terapi ile sağlıklı beslenmeniz hiç de zor değildir. Mora Terapi yöntemiyle vücudunuz kimyasallardan arınır, bozulmuş metabolizmanız düzenlenir. Mora Terapi genel detoks ve toksin arındırma özelliğiyle beraber; sağlıksız gıdalara karşı da isteksizlik oluşturur ve bu sayede de sağlıklı beslenmeye yönlendirir. 

Sağlıklı beslenme şeklini benimsediğinizde tamamen beslenme tarzınız değişir ve bu durum yaşam şeklinizi de doğrudan etkiler.


15 Ağustos 2022 Pazartesi

ANTOSİYANİN NEDİR?



Antosiyanin kelime kökeni olarak; Yunanca anthos (çiçek), kyanos (mavi) anlamına gelen iki kelimenin birleşmesiyle oluşmuştur.

Kelime anlamıyla da bağlantılı olarak antosiyaninler; bitki aleminde bulunan bir grup polifenolik pigmentlerdir.

Antosiyaninler; yine anlamıyla bağlantılı olarak bitkilere mavi, mor, kırmızı ve hatta siyah rengini verirler.

Antosiyanin içerikli meyve ve sebzeler hangileridir?

• Vişne

• Kiraz

• Çilek

• Böğürtlen

• Ahududu

• Nar

• Frenk üzümü

• Siyah havuç

• Siyah üzüm

• Kırmızı lahana

• Mor lahana

• Mor kuşkonmaz

• Kırmızı soğan

• Patlıcan

• Kırmızı pancar

• Kırmızı turp

• Tatlı patates

• Mürver

• Yaban mersini

• Mor mısır

Antosiyaninler aynı zamanda bir grup antioksidanlardır. Bu sebeple sebze ve meyvelere renk verme işleviyle birlikte pek çok faydası da bulunmaktadır. Güçlü antioksidan olan antosiyaninler biyotik ve abiyotik stres faktörlerine karşı koruma sağlamaktadır. Antosiyaninin diğer faydaları nelerdir inceleyelim:

• Antosiyaninin faydaları güçlü antioksidan etkileri olmaları temelinde şekillenir. Kısaca antioksidanlar en önemli özellik olarak vücudumuzda serbest radikal üretiminde görev alırlar. Ve bu sayede de pek çok hastalığa karşı bir kalkan oluştururlar. Örneğin; kalp ve damar hastalıkları, nörolojik hastalıklar, kanser, alzheimer...

• Antosiyaninler vücudumuzu virüslere karşı korumada da oldukça etkili maddelerdir. Son yıllarda hepimizin gündeminde olan ve hayatımızı olumsuz etkileyen coronavirüse ve farklı viral hastalıklara karşı kesin bir sonuç olmamakla beraber antiviral özellikleri sayesinde bir koruma sağladığı bilinir.

• Vücudumuzda pankreas salgı bezinin yeterli miktarda insülin üretememesi ya da üretilen insülinin etkili kullanılmadığı takdirde ortaya çıkan ve hayat boyu süren bir hastalık olan diyabete karşı etkili olduğu bilinen antosiyaninler; antidiyabetik etkisi sayesinde sindirilmemiş şekerin kana daha yavaş karışmasını sağlar.

• Dünyada hastalığa bağlı ölümlerin en yaygın sebebi olan ve yaygınlığı çevresel ve genetik faktörlere bağlı olarak günden güne artış gösteren kansere karşı alınabilecek bir önlem de antosiyanin tüketimi olacaktır. Antosiyaninlerin yapılan araştırmalar sonucunda kanser hücrelerini öldürücü etkisi olduğu bilinmektedir.

• Antosiyaninlerin görme problemi olan hastalarda iyileşme kaydedildiği bilinmektedir. Katarakt probleminde de lens saydamlığını arttırdığı bilinir.

• Günümüzün yaygın sorunlarından biri olan ve çocuk, genç, yaşlı herkesin sorunu haline gelen obeziteye karşı da antosiyaninin hormon değeri düzenleyici etkisi olduğu araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır.

 Antosiyaninden ve faydaları olduğundan bahsetmiş olsak da tüketmeden önce bir hekime danışmanızı tavsiye ediyoruz.


18 Temmuz 2022 Pazartesi

PROTEİNLERİN VÜCUDUMUZDAKİ GÖREVLERİ NELERDİR?




         PROTEİNLER

Proteinler aminoasit zincirlerinden oluşan organik bileşiklerdir. Yaklaşık 20 aminoasitten oluşan proteinlerin işlevleri aminoasit dizilimine göre değişkenlik gösterir. Proteinler vücudumuz için oldukça önemli yapı taşlarıdır. Yaşamsal pek çok faaliyetimiz proteinler sayesinde gerçekleşmektedir. Bir kısım proteinler insan vücudunda üretilemez ve besinlerden alınması gerekir. Proteinlerin vücudumuzda çeşitli fonksiyonları vardır ve mutlaka tüketmemiz gerekir.

Proteinlerin vücudumuzdaki görevleri nelerdir bahsedelim:

Proteinler vücudumuzda hasarlı doku onarımı ve yeni doku inşasında görev alır.

Kas gelişimi ve kas dokusunun korunmasında da proteinlerin etkisi büyüktür.

Proteinler çocuk ve gençlerin büyüme ve gelişmesinde önemli rol oynar.

Proteinler bağışıklık sistemini güçlendirmekle beraber virüs ve bakterilerden korunmamıza da yardımcı olur.

Proteinler vücudumuzda taşınması gereken moleküllerin taşınmasında da görev alırlar.

Cilt sağlığı alanında öne çıkan ve bir protein türü olan kolajen vb. yapıların üretimi de proteinler sayesinde olur.

Vücudumuzdaki sistemler için oldukça önemli olduğunu belirttiğimiz proteinler; metabolizmanın düzenlenmesini sağlar.

Proteinler vücudumuzda enerji üretimini de sağlarlar.

Proteinler çeşitli nedenler sonucu oluşan yaralanmaların daha hızlı iyileşmesine katkı sağlar.

Kan şekerini düzenlemeye yarayan insülinin yapısında da protein bulunur.

Proteinler yüksek tansiyon ve kolesterolün düzenlenmesine de yardımcı olmaktadır.

Hemoglobinin yapısında da bulunan proteinlerin kansızlığı önlediği de bilinmektedir.


Vücudumuzda üretilemediği için besinlerden almamız gereken protein hangi besinlerde bulunur?

Proteinlerin en çok bulunduğu besin grubu hayvansal gıdalar olarak bilinir fakat bununla beraber sebze ve meyvelerden de protein almak mümkündür.

Hayvansal proteinler

Yumurta

Süt ve yoğurt

Peynir

Kırmızı ve beyaz et 

Balık

Ton balığı 

Karides 

Bitkisel proteinler

Baklagiller (yeşil mercimek, bulgur...)

Yulaf 

Kinoa

Çiğ badem 

Yer fıstığı

Kabak çekirdeği 

Brokoli

Brüksel lahanası

Fasulye

Bezelye 

Kuşkonmaz

Mısır

Ispanak

Soya fasulyesi


Proteinin vücudumuz için gerekli olduğundan ve tüketmemiz gerektiğinden bahsetmiş olsak da özellikle hayvansal proteinlere karşı duyarlılığı olan kişilerin dikkat etmesi gerekmektedir. Protein içerikli diğer gıdalarda da alerji riski olduğundan kontrollü tüketim herkes için önemlidir.

Bununla beraber gebelikte protein alımı önemli bir konudur. Anne karnındaki bebeğin gelişimi için aşırıya kaçmadan protein kaynaklı besinler tüketmek önemlidir. 

Protein gereğinden fazla tüketildiği takdirde bazı sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Örneğin; kabızlık, kalsiyum ve kemik kaybı, kalp rahatsızlıkları, su kaybı...

Proteinin aşırı alımı zararlı olduğu kadar eksikliğinde de bazı problemler görülebilmektedir. Protein eksikliğinin belirtileri şunlardır: saçlarda kırılma ve dökülme, tırnak kırılmaları, cilt kuruluğu, yorgunluk hissi, uyku problemleri, vücutta ödem oluşumu ve ruhsal değişimler...

Bu belirtiler dikkate alınmadığı ve protein eksikliği devam ettiği takdirde çeşitli hastalıklar da görülebilmektedir. Protein eksikliği sonucu görülen hastalıklar ise şunlardır:

o Marasmus hastalığı: Bu hastalık genellikle çocuklarda, protein eksikliğine bağlı olarak kas, kemik ve yağ dokusu kaybı olarak ortaya çıkar.

o Kwashiorkor hastalığı: bu hastalık da yine çocuk ve gençlerde protein eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkar. Ve tedavi edilmediği takdirde fiziksel ve zihinsel gelişimi etkilemektedir.

o Organ yetmezliği

o Yetişkinlerde kas kütlesi kaybı

o Hormon bozuklukları

o Bağışıklık sisteminde zayıflama


Protein tüketiminde dikkatli olmalı ve mutlaka uzman bir doktora danışmalısınız.




30 Mayıs 2022 Pazartesi

GLUTATYON ÜRETİMİNİ ARTTIRAN YİYECEKLER

 


 GLUTATYON NEDİR VE NE İŞE YARAR?

Glutatyon, vücudumuzda üretilebilen ve üç aminoasitten oluşan bir proteindir.

Vücudumuzun her an ihtiyaç duyduğu ve bir kalkan görevi gören glutatyonun önemli işlevleri vardır.

Vücutta oksijen ile enerji üretimi sağlanırken ortaya çıkan reaktif oksijen radikalleri vücutta kimyasal değişimlere ve kanser gibi hastalıkların oluşabilmesine sebep olur.

Vücudumuzda bazı hastalıklar gelişirken reaktif oksijen radikallerinden destek alırlar. Bu hastalıklar şunlardır:

• Kalp ve damar rahatsızlıkları

• Kanser

• Alzheimer ve Parkinson hastalığı

• Romatizmal hastalıklar

• Diyabet

• Astım

• Katarakt

• Enfeksiyon hastalıkları

Vücudumuz bu serbest radikallerin zararından korunmak ve radikalleri uzaklaştırmak için çeşitli savunma mekanizmaları geliştirir. Bu savunmayı sağlayan moleküller antioksidan olarak adlandırılır.

 Glutatyon çok güçlü bir antioksidandır.

 Vücutta sağlıklı hücre ve organizmalara zarar vermeye çalışan serbest radikalleri uzaklaştırıp, zararı engelleyen glutatyon; bu uzaklaştırma esnasında elektron verebilen bir proteindir.

 Glutatyonun vücut sağlığımızı korumada önemli rolü vardır.

 Cıva, kurşun, bakır gibi ağır metalleri vücuttan uzaklaştırır.

 Sinir sisteminde görev alan glutamat üretimine de yardımcı olur.

 Glutatyon E ve C vitaminlerinin çalışması için de gereklidir.

GLUTATYON EKSİKLİĞİ NEDEN OLUR, GLUTATYON EKSİKLİĞİNDE NE YAPILMALIDIR?

Glutatyonun vücutta kendiliğinden üretilebildiğini söylemiştik. Fakat glutatyon üretimi yaş ilerledikçe azalır. Ayrıca zamanla vücutta biriken toksinler de glutatyonun etkisini azaltmaktadır.

Glutatyon eksikliğinin bir diğer sebebi de dışarıdan aldığımız zararlı maddeler, kimyasallar ve toksinler olduğu bilinmektedir.

Vücudumuzda zararlı maddelere karşı bir savunma mekanizmasının önemli görevlilerinden biri olduğunu ve pek çok hastalığın gelişimini engellediğini söylediğimiz glutatyonun azalması durumunda vücudumuzda serbest radikallerin olumsuz etkileri de uzaklaştırılmamış olmakta ve çeşitli hastalıklar baş gösterebilmektedir.

Farkında olarak ya da olmadan dıştan maruz kaldığımız toksik maddelerin uzaklaştırılması suretiyle ciddi miktarda glutatyon harcanmaktadır.

Bu durumların bazıları şunlardır:

• Ağır metaller (dövmeler, diş dolguları...)

• Sigara, egzoz vb. dumanlar

• Aseton, tiner gibi çözücüler

• Sentetik gıda boyaları

• Böcek öldürücüler

• Röntgen ve UV ışınları

• Elektromanyetik alanlar

• Kimyasal gıda katkıları

• Telefon, bilgisayar, tablet gibi radyasyon yayan elektronik aletler....

Bunların haricinde glutatyon üretiminin azalmasında yetersiz beslenmenin de etkisi büyüktür.

Ayrıca beraber stres, kaygı gibi duygu durum bozuklukları da glutatyon üretimini düşüren faktörlerdendir.

GLUTATYON SEVİYESİNİ ARTTIRMAYA YARDIMCI OLAN YİYECEKLER

Glutatyon seviyesini arttırmak için glutatyonu oluşturan aminoasitleri içeren besinleri tüketmek daha etkili olacaktır. Bu besinler şunlardır:

• Kırmızı ve beyaz et

• Süt ve süt ürünleri

• Kabak ve ay çekirdeği

• Yer fıstığı

• Keten tohumu yulaf gibi tahıllar

• Bakliyatlar

Ayrıca içeriğinde kükürt olan gıdaların da glutatyon üretimini arttırdığı bilinmektedir.

• Sarımsak, soğan

• Lahana çeşitleri

• Kuşkonmaz

• Ispanak

• Roka

• Bamya

• Karnabahar

• Brokoli

• Hardal otu

Doğrudan glutatyon içeren gıdalar ise şunlardır:

• Ispanak

• Roka

• Domates

• Bakla

• Bezelye

• Avokado

• Kuşkonmaz

Her gıdada olduğu gibi glutatyon üretimine yardımcı gıdaların da fazlaca tüketilmesinin yararı olmaktan ziyade vücudumuza zarar verebileceğini göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederiz.

SAĞLIKLI GÜNLER...


16 Mayıs 2022 Pazartesi

MAYDANOZ ÇAYININ SÜRPRİZ FAYDALARI

 


  Günümüzde sebzelerden ve çeşitli bitkilerden çay yapıp içmek oldukça popüler hale gelmiştir. Her bitkinin mutlaka sağlığımıza faydası vardır. Bu çayların popüler olmasının nedeni de çoğunlukla zayıflatma ve ödem attırma etkilerinin oluşundandır.

Zayıflamak için çayı içilen sebzelerin başında da maydanoz gelir. Aromatik özelliği oldukça yüksek olan maydanozun sağlığımıza pek çok faydası vardır.


 MAYDANOZUN FAYDALARI

 Antioksidan özelliğe sahip olan maydanoz; A,C ve K vitaminlerini de içererek bağışıklık sistemine oldukça fayda sağlamaktadır.

 Ağız ve diş sağlığı için de önemli olan maydanoz özellikle ağız kokusunu gidermektedir.

 Önemli bir hastalıktan ötürü olmadığı sürece mide bulantısını gidermeye de yardımcı olur.

 Maydanoz içerik olarak kanserle savaşacak bileşenlere sahiptir.

 Karaciğeri temizleme özelliğine sahiptir.

 İçeriğinde beta-karoten de bulunan maydanoz; göz sağlığını ve retinayı korumaya yardımcı olur.

 Maydanoz, diyabet hastalarında kan şekerini düşürmeye yardım eder.

 Klorofil de içeren maydanoz aynı zamanda anti-bakteriyel etkiye sahiptir.

 Antiseptik özelliği olan maydanoz gaz gidericidir.

Maydanoz tüketiminde dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Her şeyde olduğu gibi maydanoz da fazla tüketilirse sağlık sorunlarına yol açar. Hamileler, kan sulandırıcı ilaç kullananlar ve hipertansiyonu olan kişiler için fazla maydanoz tüketimi zararlıdır. Maydanozun aşırı tüketilmesi ciltte döküntüye sebep olabilmektedir.

Çiğ halde özellikle yeşil salataların içine konularak tüketilen maydanozun detox suyu ve çay halinde tüketildiği de görülmektedir.


 MAYDANOZ ÇAYININ FAYDALARI NELERDİR

• Maydanoz detox etkisine sahiptir ve güçlü ödem attırıcıdır. Maydanozu çay halinde tüketmek de ödem atmak için önemli bir adımdır.

• Maydanoz çayı idrar söktürücüdür.

• Öncelikle bol su içerek, maydanoz çayıyla da böbrek taşı oluşumunu engellemek mümkündür.

• Karaciğeri temizlediği bilinen maydanoz, çay halinde tüketildiğinde idrar yolu enfeksiyonunu önlemeye de yardımcı olur.

• Adet problemlerine iyi gelen maydanoz çayı; adet söktürücü özelliğe sahiptir ve adet sancılarını da hafifletmeye yardımcı olur.

• Maydanoz çayı sindirim sistemindeki sıkıntılara da iyi gelir ve metabolizmayı canlandırır.

• Maydanoz çayı doğru oranda tüketildiğinde cilt problemlerine de iyi gelmektedir.

• Maydanoz çayı kanser hücrelerinin oluşumunu önlemeye yardımcı olur.

• Maydanoz çayı enfeksiyon hastalıklarını da engeller.

• Vücudu toksinlerden arındırmaya yardımcı olur.

Detox etkisi sebebiyle zayıflamak için sık tüketilen maydanoz suyu ve maydanoz çayı bilinçsizce ve fazlaca tüketildiğindeyse, özellikle böbreğe ve diğer organlara zarar verebilmektedir.

Maydanoz çayı günde sadece 1 bardak tüketilmeli ve en fazla 3 gün art arda içildikten sonra ara verilmelidir.

Maydanoz suyu da aşırı tüketmekten kaçınılmalı ve 15 gün tükettikten sonra 10 gün ara verilmelidir.

Bir anda hiçbir şey yemeyerek yapılan şok diyetlerin sağlığımız zararı olduğunu biliyoruz. Bu doğrultuda zayıflamak üzere gün boyu sadece maydanoz suyu veya kürü tüketmek de oldukça zararlıdır.

Maydanoz çayının pek çok faydasından bahsetmiş olsak da kullanım öncesi mutlaka bir beslenme uzmanına danışmanız faydalı olacaktır.