elektromanyetik radyasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
elektromanyetik radyasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Ocak 2019 Cuma

GÖRÜNMEZ TEHLİKE ELEKTROMANYETİK STRES


Elektromanyetik kirlilik, günümüzde insan sağlığı açısından ciddi tehdit oluşturan ancak görmezden gelinen bir durumdur.  Özellikle yüksek gerilim hatları ve radyo-televizyon verici istasyonlarının yakınlarında oturanların ve trafo merkezlerinde çalışanların sağlığını tehdit eden elektromanyetik dalgalar, günlük yaşamda kullanılan birçok cihazda bulunmaktadır.

Elektromanyetik alanlar gözle görülmemekte ancak insan sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Elektrik şebekeleri, aydınlatmalar ve haberleşme ağları, evlerdeki kablolar, elektrikli aletler, cep telefonları, bilgisayarlar ve tabletlerin hepsi elektromanyetik alan üretmektedir.


Elektriği iletebilme özelliği olan insan bedeni bir elektrik alana maruz kaldığında, bedende elektrik yükleri birikmektedir ve bu biriken yükler kendini farklı şekillerde gösterebilmektedir. Elektromanyetik dalgalar insan vücudunda önemli ölçüde karışıklığa neden olmaktadır. Vücudun molekül ve atomlarının dengelerini bozabilmektedir. Bu nedenle biyokimyasal işleyiş etkilenmekte ve elektriksel dolaşım zarar görebilmektedir.


Elektrikli cihazların yaydığı elektromanyetik radyasyondan en fazla etkilenen ve risk altında olan gruplara, hamileler ve gelişim çağındaki çocuklar örnek olarak verilebilmektedir.  Elektromanyetik kirlilik, çocuklarda öğrenme ve konsantrasyon bozukluğu, gençlerde kalp krizi ve çarpıntılar, beyni tahrip eden hastalıklar (Alzheimer ve Epilepsi gibi), baş ağrısı ve migren ağrıları, kronik halsizlik, huzursuzluk, uykusuzluk ve yorgunluk gibi sağlık problemlerine yol açabilmektedir. Bazı bünyeler, elektromanyetik alanlara karşı daha duyarlıdır. Bu kişilerde, uzun süre bilgisayar karşısında kalındığında ya da başka elektronik aletleri uzun saatler kullandıklarında bazı hassasiyetler ortaya çıkabilmektedir. Bunlar, boğazda kuruluk hissi, gözde ağrı ve görme bozukluğu, baş ağrısı, alerji, uykusuzluk, seslere karşı hassasiyet ve yorgunluk şeklinde sıralanabilmektedir.

Elektromanyetik alanın insan vücudu üzerindeki olumsuz etkilerini konu alan bir araştırmada; her insan vücudunda kansere yol açabilecek özelliğe sahip hasarlı hücrelerin bulunabildiği, bu hasarlı hücrelerinin bir şekilde elektromanyetik alana (bilgisayar, cep telefonu veya elektrikli bir aletten gelen) maruz kalması sonucu vücut bağışıklık sistemi bozulabileceğinden, kanserin hızlı bir şekilde gelişmesine neden olabileceği sonucuna varılmıştır.

Artık hayatımızın bir parçası haline gelen cep telefonları elektromanyetik dalgaları alıp vererek iletişim sağladığından hem radyasyon kaynağı hem de radyasyon alıcısıdır. Cep telefonu konuşması anında radyasyon kafatasından beyine doğru ilerleyebilmekte ve hücrelerle etkileşebilmektedir. Birçok bilimsel raporda cep telefonlarıyla ilişkili olarak baş ağrısı, endişe, kısa süreli hafızada zayıflama, kronik yorgunluk, deri uyuşukluğu, stres, görüş alanında daralma, kulak çınlaması gibi yaşam kalitesini düşürücü sağlık sorunları olabileceği belirtilmektedir.

Yüksek gerilim hattına yakın yerlerde yaşayan bireyler üzerinde yürütülmüş bir çalışmada yüksek gerilim hatlarının kanser riskini artırdığı gözlemlenmektedir. Hamilelerde sıklıkla düşüklere neden olabilmekte, psikolojik rahatsızlıklarla daha sık karşılaşılabilmektedir. Sadece insanlar üzerinde değil, hayvanlar üzerinde de olumsuz etkiler gözlemlenmiş olup, buna örnek olarak, arılarda üretkenlik ve bal üretiminde düşüşün gözlemlenmesi verilebilmektedir.

Hayatımızın bu kadar içinde olan, sağlığımızı çok ciddi boyutta tehdit eden bu kirlilikten tamamen korunma sağlanabilmesi zor olsa da bazı önlemler almak son derece önemlidir. En çok risk taşıyan cihazlardan olan cep telefonu kullanımı sınırlandırılarak ve geceleri uyurken mümkün olduğunca uzak bir yere konularak önlem alınmaya başlanabilmektedir. Aynı zamanda uyurken başınızın prize veya kablolara uzak olması sağlanmalıdır. Mikrodalga fırın vb gibi elektromanyetik alan oluşturan aletler çalışırken yakınında bulunulmamalıdır. Özellikle çocukların ekranlardan olabildiğince uzak kalması sağlanmalıdır.

Elektromanyetik alandan ve radyasyondan korunmada beslenme de önemli bir faktördür. Yüksek kalorili, özellikle kızartılmış gıdalar tüketmekten kaçınılmalıdır. Toksinleri bağlayarak vücudun korunmasında önemli rol oynayan elmadaki "pektin" maddesinin alınması, brokoli, lahana, tere gibi yeşil sebze tüketimi, laktobalit içeren yoğurt çökelek gibi süt ürünleri, korunmaya yardımcı olan besinlerdendir. A, C ve E gibi vitaminlerin kullanımı kalsiyum ve magnezyum, bunun yanı sıra selenyum, germanyum, vanadyum gibi eser elementler serbest radikal oluşumunu engellediğinden, besin seçimi yapılırken göz önünde bulundurulmalıdır.

Vücudumuzun kaldıramayacağı kadar elektromanyetik kirlilik, oluşturduğu hücresel stres nedeniyle birçok hastalığa davetiye çıkarmaktadır. Mora Terapi de elektromanyetik alanın vücutta oluşturduğu olumsuzlukları kaldırmada en etkili yöntemlerden biridir. Mora terapi ile alacağınız elektro stres ve radyasyon terapileri ile vücudunuzu eski sağlıklı haline geri getirebilirsiniz ve elektromanyetik alanın vücudunuzda oluşturduğu olumsuz etkilerden kurtulabilirsiniz. Aynı zamanda Mora Terapi ürünleri arasında elektromanyetik alandan korunabilmenizi sağlayacak cihazlar da bulunmaktadır. Unutmayın, beslenmeme, uykuma, egzersizime önem gösteriyorum ancak hala kendimi iyi hissetmiyorum diyorsanız sebebi elektro stres olabilir!  Bütünsel sağlığınız için bunu ihmal etmeyin.



18 Mayıs 2016 Çarşamba

Mora Terapi’nin radyasyona karşı koruyucu etkisi: Nova Protect

Teknolojinin hayatımızda vazgeçilemez bir konuma geldiğinden beri yeni bir tehlike ile karşı karşıya kaldık. Son yıllarda elektromanyetik kirlilikteki artışın sebebi olarak da bu söylenebilir. Evler, ofisler, fabrikalar, okullar neredeyse tüm yaşam alanları elektromanyetik kirlilik ile kuşatılmış durumda.
Bilgisayarlarla çevrilmiş iş yerleri, baş ucumuzdaki cep telefonları kritik ve kronik hastalıklarda büyük bir artış sebep oluyor.

Elektromanyetik kirlilik, çocuklarda öğrenme ve konsantrasyon bozukluğu, gençlerde kalp krizi ve çarpıntılar, beyni tahrip eden hastalıklar (Alzheimer ve Epilepsi gibi), baş ağrısı ve migren ağrıları, kronik halsizlik, huzursuzluk, uykusuzluk ve yorgunluk gibi sağlık problemlerine yol açıyor. Radyasyona maruz kalmış kişinin yakın çevresindeki radyasyon maruziyeti azaltıldıktan veya ortadan kaldırıldıktan kısa bir süre sonra rahatsızlık çok sıklıkla iyileşiyor veya aylar ya da yıllar boyunca sürmüş olan şikayetler ortadan kayboluyor.

Dalgaya benzer şekilde iletilen ve yeryüzünde vantilatör akımına benzer bir hareket mekanizmasına sahip elektromanyetik alanlar olan geopatojenik radyasyonlar ve güneş ışınlarına ilave olarak, elektromanyetik yüklü radyasyon parçacıklarına sahip kozmik ızgara olarak adlandırılan radyasyonların yol açtığı hastalıklara karşı Mora Nova Protect sizi radyasyona karşı korur ve sağlıklı bir şekilde yaşamınıza devam etmenizi sağlar.

 Nova Protect’in koruyucu mekanizması uzun yıllara dayalı bir araştırma ve geliştirme faaliyeti sonrasında, sizi ve çevrenizdekileri güvenilir şekilde elektromanyetik radyasyondan korur.

Temel amacı vücuttaki normal olmayan işleyişi normal ve sağlıklı haline getirmek olan Mora Terapi teknoljisine ait Nova Protect, spesifik bir elektrostatik alan meydana getirmek suretiyle insanların, hayvanların ve bitkilerin, radyasyonlu ortama rağmen sağlığını koruyabilmektedir. Nova Protect, duvarlar ve tavanlar ile kaplı 30 metre yarıçapındaki bir alan içerisinde etkilidir. Üretilen elektrostatik alan, epiderm içerisindeki su moleküllerini izin verilen alanla aynı seviyeye getirir.

Mora Nova Protect insan vücudu için zararsızdır çünkü bir elektrik akımı yaratmaz ve sadece ilk dermal tabaka üzerinde bir etkisi vardır. Bu mekanizma, bu radyasyonun vücudumuza nüfuz etmesine karşı güvenilir bir koruma sağlar. Buradaki koruma mekanizması hem suni radyasyon hem de doğal elektromanyetik radyasyon için geçerlidir. Nova Protect’teki su molekülleri manyetik bir kutba sahip olmadığından, dünyanın manyetik alanı gibi manyetik alanlar vücuda zorlanmadan girebilmektedir.

Radyasyona karşı diğer koruyucu tedbirlerin aksine Nova Protect, mevcut radyasyona karşı değil insanlar ve çevresindekiler (hayvanlar ve bitkiler) üzerinde etkilidir. Söz konusu bu yöntem ile yeryüzünün manyetik alanında bir ek kayma meydana gelmez.





14 Temmuz 2014 Pazartesi

Modern yaşamın tehdidi: Elektromanyetik kirlilik

Özellikle yüksek gerilim hatları ve radyo-televizyon verici istasyonlarının yakınlarında oturanlar ile trafo merkezlerinde çalışanların sağlığını tehdit eden elektromanyetik dalgalar, günlük yaşamda kullanılan birçok cihazla risk oluşturuyor.

Sakarya Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Çerezci, pilot il olarak belirlenen İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya, Samsun ve Sakarya'da, elektromanyetik kirlilik konusunda ölçümler yaparak, elde edilen veriler hakkında rapor hazırladı. Yaklaşık 6 aylık bir çalışma sonucu hazırlanan raporda, söz konusu bölgelerdeki yüksek gerilim hatları, trafolar ve baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik radyasyon oranları ölçülerek, kayda alındı. Raporda, "Baz istasyonu, cep telefonu, radyo-TV ve telsiz vericileri ile yüksek gerilim hatları nedeniyle yayılan elektromanyetik radyasyonun nükleer radyasyon gibi etkili ve korkunç olmasa da maruz kalan beden üzerinde zaman içinde oluşturacağı etkiler hepimizi korkutmaya devam ediyor" ifadeleri yer alıyor.

Elektromanyetik radyasyon yayan cihazlar

Televizyon, radyo, telsiz ve telefon vericilerine ait antenler ile evlerde kullanılan televizyon, bilgisayar, mikrodalga fırın, saç kurutma makinesi ve benzeri cihazların elektromanyetik radyasyon yaydığı belirtilen raporda, daha önce yapılan deneylerde, mikrodalgalara yoğun ve uzun süreli maruz kalanların alzheimer, parkinson ve ciddi göz hasarı yaşadığı ifadelerine yer verildi. Dijital cep telefonlarının baş çevresinde mikrodalga darbeleri ürettiği vurgulanan raporda, şu bilgiler yer aldı:
"Herhangi bir nedenle her insan vücudunda kansere yol açabilecek özelliğe sahip hasarlı hücreler bulunabilir. Böyle bir insanın bu hasarlı hücrelerinin bir şekilde elektromanyetik alana (bilgisayar, cep telefonu veya elektrikli bir aletten gelen) maruz kalması sonucu vücut bağışıklık sistemi bozularak, kanserin hızlı bir şekilde gelişmesine yol açacağı ifade edilmektedir. Birçok bilimsel raporda cep telefonlarıyla ilişkili olarak baş ağrısı, endişe, kısa süreli hatırlamada azalma, giderek artan kronik yorgunluk, deri uyuşukluğu, stres, görüş alanında daralma, kulak çınlaması gibi yaşam kalitesini düşürücü sağlık sorunları olabileceği belirtilmektedir. Cep telefonları elektromanyetik dalgaları alıp vererek iletişim sağlar. Yani hem radyasyon kaynağı hem de radyasyon alıcısıdır. Cep telefonu konuşması anında radyasyon kafatasından beyine doğru ilerler ve hücrelerle etkileşir."

Yüksek gerilim hatlarının yakınında yaşayanlar

Üzerinde özellikle durulan yüksek gerilim hatları ve trafoların yakında yaşayanların önemli derece risk taşıdığı ifade edilen raporda, şöyle denildi:

"Yüksek gerilim hatlarının, yakın çevresinde yaşayanlar için kanser riskini artırdığı bilinmektedir. Hamilelerde sıklıkla düşüklere neden olduğu, psikolojik rahatsızlıklar verdiği tespit edilmiştir. Arılarda üretkenlik ve bal üretiminde düşüş gözlenmiştir. Yüksek gerilim hatlarına yakın bölgede oturan insanların kansere yakalanma riskinde yüklü partikül ve iyonların önemli rol oynadığına dikkat çekilmektedir. Yani yüksek gerilim hatları havada yüklü partiküller oluşturur ve bunlarda havadaki kirliliklerle bütünleşerek insanların nefes almasıyla iç bünyeye geçebilmektedir."

Radyo-TV verici antenleri

Radyo-TV vericilerinin de önemli derecede elektromanyetik radyasyon yaydığı vurgulanan Sakarya Üniversitesinin raporunda, bir verici anteninin bin tane baz istasyonu gücünde sinyal yaydığı ifade edildi.
Kentlerdeki radyo-TV yayını yapan antenlerin mutlaka çok yüksek, özel bir kulede toplanması ve belirli bir mesafeye kadar yakınlarında kesinlikle yerleşime izin verilmemesi gerektiği kaydedilen raporda, İstanbul ve Ankara'daki verici antenlerinin bulunduğu noktalara dikkat çekildi.

Elektrik trafolarına dikkat

Pilot illerde yapılan araştırmalarda, birçok semt ya da mahallelerde bir veya birkaç tane trafo olduğu kaydedilen araştırmada, özellikle büyük şehirlerdeki trafoların nereye yerleştirileceği konusunun sorun olduğu belirtilen raporda, şu görüşler aktarıldı:
"Yaptığımız araştırmalarda bodrum katına yerleştirilmiş bir trafonun yaydığı şiddetli manyetik alan nedeniyle 1. katta oturanları ve bitişikteki daireleri sürekli elektromanyetik ışımaya maruz bıraktığı belirlenmiştir. Böyle bir durumda bilgisayarların ve diğer elektronik cihazların etkilenmesi kaçınılmazdır. Peki ya orada oturan insanların durumu ne olacaktır? Okul bahçelerinde oynayan çocuklar için de bitişiklerinde bulunan trafodan yayılan manyetik alan bir şekilde olumsuz etkiler oluşturabilecektir. Bu açıdan Milli Eğitim Bakanlığı'na önemli görevler düşmektedir. Elektromanyetik kirlilikten eğitim çağındaki çocukların etkilenmemesi için çeşitli okul bahçelerine yerleştirilmiş trafoların okul yakınlarından geçen iletim hatlarıyla beraber kaldırılarak, çevresi yeterince boş olan uygun arazilere yerleştirilmelidir."


En fazla etkilenen gruplar

Elektrikli cihazların yaydığı elektromanyetik radyasyon nedeniyle en fazla etkilenen risk grupları içine hamileler ve gelişim çağındaki çocukların girdiği kaydedilen araştırmada, "Elektronik cihazlardan yayılan elektromanyetik radyasyona karşı gerekli önlemler alınırsa, endişe edilecek bir durum yoktur. Önemli olan kullanılacak cihazın hangi şartlar altında zararlı ve zararsız olduğunu bilip ona göre kullanmaktır. Elektromanyetik radyasyon yayan cihazların insan sağlığına zarar vermeme limitleri araştırmalar neticesinde tespit edilmekte ve bu limitlere göre yasal düzenlemeler hazırlanmaktadır" uyarısında bulunuldu.

Elektromanyetik radyasyon konusunda her ülkenin kendi standartlarına göre limit değerler belirlediği aktarılan raporda, bu değerlerin Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da tanınan ve uluslararası bir komisyon olan İyonize Olmayan Radyasyondan Koruma Komisyonu (ICNIRP) tarafından belirlendiği hatırlatılarak, yayılan radyasyonun frekansına bağlı olarak değiştiği vurgulandı.

Nasıl korunabiliriz?

Türkiye'de yüksek gerilim hatları ve trafolardan kaynaklanan elektromanyetik radyasyon konusunda herhangi bir yasal düzenleme olmadığının altı çizilen Sakarya Üniversitesi raporunda, kirlilikten korunma önerileri de sıralandı.

Kişilerin söz konusu tehdit karşısında bilinçli olması ve riski ciddiye alması gerektiği bildirilen raporda, korunma yöntemleri şöyle sıralandı:

-Cep telefonu kullanımını azaltın. (Elektromagnetik kirlilik kaynakları arasında en fazla risk cep telefonu kullanımı kaynaklıdır.)

-Mikrodalga fırın çalışırken yakınında bulunmayın.

-Çocukların televizyona yakın oturmasını engelleyin.

-Başınız yatak odasında kablo ve prizlere yakın olacak şekilde uyumayın.

-Elektromanyetik dalga yayan herhangi bir cihazın mümkün mertebe uzağında bulunun.

-Camilerde elektrikle alttan ısıtma sistemlerini önceden çalıştırın. Cemaat camii içindeyken sistemi kapatarak, fişi mutlaka prizden çekin.

-Radyasyondan korunmada beslenme önemlidir. Yüksek kalorili, özellikle kızartılmış gıdalar tüketmekten kaçınılmalı. Toksinleri bağlayarak vücudun korunmasında önemli rol oynayan elmadaki "pektin" maddesinin alınması, brokoli, lahana, tere gibi yeşil sebze tüketimi, laktobalit içeren yoğurt çökelek gibi süt ürünleri, korunmaya etki eden faktörlerdendir.

-A, C ve E gibi vitaminlerin kullanımı kalsiyum ve magnezyum, bunun yanı sıra selenyum, germanyum, vanadyum gibi eser elementler serbest radikal oluşumunu engellemesi açısından gıdaya ilave olarak alınması uzmanlarca tavsiye edilmektedir.

-Konutların yüksek gerilim hatlarından en az 100 m uzakta yapılması için gerekli yasal düzenlemenin yapılmalı.

-Bazı yerel yönetimlerin yüksek gerilim hatlarının altına önceden yapmış oldukları yürüme, koşu yolları ve çocuk oyun parkları gibi tesisler iptal edilmeli. Uyarı işaretleri bulunan panolarla halk ikaz edilmeli.

-Yerleşim bölgelerinden geçen hatların yer altlarına alınması için proje geliştirilmeli veya güzergah değişiklikleri yapılmalı.

Ölçüm sonuçları

Raporda, Bursa ve Samsun'da yerleşim olmayan bölgelere konumlandırılmış olan radyo-TV vericilerine ait değerlendirmeye dikkat çekilerek, şehir içinde oluşturduğu elektromanyetik radyasyon seviyesinin "limitlerin çok altında" kaldığı belirtildi.

İstanbul, Ankara, Sakarya ve Antalya'daki ölçümlerde ise vericilerin yerleşim bölgelerine çok yakın olması dolayısıyla limitlere yakın seviyede kirlilik oluştuğu kaydedilen raporda, Telekomünikasyon Kurumunun sürekli denetim yaparak limit değerlerin korunması için çalışma yaptığı vurgulandı.

Baz istasyonlarının oluşturduğu kirlilik konusunda ise 6 ilde "birkaç tane dışında" kamuoyunda infial ve endişeye yol açacak seviyede kirlilik olmadığı bildirilen raporda, şunlar kaydedildi:

"Söz konusu illerdeki baz istasyonlardaki kirliliğin, limit seviyenin çok altında kaldığı gözlenmiştir. Halkımızı rahatlatacağını umduğumuz bu sonucun oluşmasında Telekomünikasyon Kurumunun yönetmeliğin tüm gereklerinin GSM operatörleri tarafından benimsenmesi için gösterdiği ısrarcı ve kararlı tavrı çok önemli olmuştur.

Ayrıca şehirlerde tüm radyo ve TV vericilerinin tek bir yüksek kulede toplanması amacıyla kurulan "Anten AŞ" projesinin gerçekleşmesi halinde, elektromanyetik kirliliğin azaltılmasına ve kontrolüne yönelik önemli bir
gelişme olacaktır."

Raporun son bölümünde kirlilik kaynakları arasında yapılan risk sıralamasında, cep telefonları ve yüksek gerilim hatlarının "çok çok riskli", radyo-tv vericilerinin "oldukça riskli, baz istasyonlarının ise "az riskli" olduğu ifade edildi.

Uzmanlar, yapılan bilimsel araştırmalarda cep telefonlarının büyük bir tehdit olduğu vurgusunu yaparak, mümkün olduğunca telefonla az konuşulması, konuşma sırasında cihaz ile kulağın arasına en az bir parmak mesafe konulması veya kulaklık kullanılması uyarısında bulundu.


10 Şubat 2014 Pazartesi

Elektromanyetik Radyasyon Hasta Ediyor

Kanser riskini artırdığı ve çeşitli rahatsızlıklara yol açtığı belirtilen yüksek gerilim hatlarının altına isteyen kolaylıkla ev yapabiliyor. Başvurularda yüksek gerilim hattının yaydığı elektromanyetik dalgalara değil çarpılma mesafesine bakılıyor. 3 yıl önce çıkan yönetmelik kapsamında, TEİAŞ’ın yüksek gerilim hatlarında ölçümler yapması gerekiyor. Ancak yönetmelik, eski hatlarda ölçüm yapılmasına izin vermiyor.
Elektromanyetik dalgalardan tedirgin olan bazı vatandaşlar, ev almadan önce elektromanyetik alan ölçümü yaptırmayı tercih ediyor. Elektromanyetik alan ölçümü yaptıran bazı belediyeler de vatandaşı ev almadan önce bilgilendiriyor.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Elektromanyetik Alanlar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Osman Çerezci, Türkiye’de yüksek gerilim hatları ve trafolardan kaynaklanan elektromanyetik radyasyon konusunda herhangi bir yasal düzenleme olmadığını söyledi. Yaşam alanlarındaki elektromanyetik kirlilik seviyesinin düşük seviyede olmasının önemli olduğunu anlatan Çerezci, “Uygulanan limitlerin yeterince koruyucu olup olmadığı tartışılıyor. Ülkemizde de limitlerin daha aşağı seviyelerde uygulanmasının taraftarıyız. Yüksek gerilim hatlarının, yakın çevresinde yaşayanlar için kanser riskini artırdığı, hamilelerde sıklıkla düşüklere sebep olduğu, psikolojik rahatsızlıklar verdiği biliniyor.” dedi.
Yüksek gerilim hatlarının altına kolaylıkla ev yapıldığını anlatan Çerezci, hattın altında ve yakınında okullar ve hastaneler dahi bulunduğunu vurguladı. Konutların, yüksek gerilim hatlarından en az 100 metre uzakta yapılması gerektiğini kaydeden Çerezci, şunları söyledi: “Gerekli yasal düzenleme oluşturulmalı. Hatlarının altına yapılmış yürüme, koşu yolları ve çocuk parkları iptal edilmeli. İmar planları yapılırken yüksek gerilim hatlarının güzergahı göz önüne alınmalı. Yerleşim bölgelerinde kalan hatlar kaldırılmalı.”
Adapazarı Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü ise yüksek gerilim hatlarının geçtiği arsalara inşaat yapılması için TEİAŞ’dan görüş istendiğini belirterek, olumlu görüş verilmesi durumunda inşaata izin verildiğini kaydediyor. TEİAŞ yetkilileri ise izinde çarpılma mesafesine bakıldığını kaydederek, “Hattın taşıdığı kapasiteye göre güvenlik mesafesi tespit ediliyor. Binanın maksimum çatı yüksekliği belirlenerek izin veriliyor.” diyor.
ESKİ HATLARA KİRLİLİK ÖLÇÜMÜ YOK
2010 yılında çıkan ‘İyonlaştırıcı olmayan radyasyonun olumsuz etkilerinden halkın korunması’ yönetmeliği kapsamında TEİAŞ, yüksek gerilim hatlarının elektromanyetik kirlilik oranlarının ölçülmesi için harekete geçti. TÜBİTAK ile anlaşan kurum, pilot olarak belirlenen Kocaeli’de hatların kirlilik ölçümlerini yaptıracak. Ancak ölçümler, yönetmelik sonrasında yapılan hatlarda yapılacak.
Sakarya’da üzerinden yüksek gerilim hattı geçen bir siteden 4 ay önce daire satın alan Muharrem Özer de sağlıklarının etkilendiğini düşünüyor. Daireyi alırken tereddüt yaşadığını ifade eden Özer, “Daireyi, işime yakın olduğu için aldım. Buraya gelmeden önce uyku düzenim iyiydi. Şimdi uykumu alamadan uyanıyorum. Daha önce 5 saatlik uyku yeterken şimdi 9 saat uyuyorum. Hala kalktığımda kendimi yorgun hissediyorum. Her gün baş ağrım var.” diye konuştu.
Aynı sitede yaşayan Şahin Sevinç de evi alırken tapu dairesinde kendisine araziden yüksek gerilim hattının geçtiğinin söylendiğini ancak zararlı olup olmadığı konusunda bilgi verilmediğini kaydetti. Eve taşındıktan sonra sağlık problemleri yaşadıklarını anlatan Sevinç, şunları söyledi: “Eşimde ve bende baş ağrısı var. 11 yaşındaki çocuğum bile başının ağrıdığını söylüyor. Uykumu alamıyorum. Kanserden endişe ediyorum.”
Ankara’da, 2001 yılında yapılan bir araştırmada, Elektromanyetik Alan (EMA) düzeyi 4 mg (elektromanyetik alan şiddeti) ve üzerinde olan evlerde yaşayanlarda depresyon, sersemlik hali ve yorgunluk, yüksek gerilim hatlarından uzak evlerde yaşayanlardan yüksek bulundu.
-hakimiyet
*yukarıdaki yazı http://teknosektor.com/ sitesinden alınmıştır.