alerji tedavisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
alerji tedavisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Aralık 2018 Cuma

MORA TERAPİNİN ASTIM TEDAVİSİNDE KULLANIMI


Astım, havayollarını yani akciğerlere hava taşıyan bronşları etkileyen bir hastalıktır. Havayolları mikrobik olmayan sebeplerden dolayı iltihaplanıp hassaslaşarak polen, soğuk hava/su, stres ve hormonlar gibi bazı etkenlerden kolaylıkla tahriş olarak tepki vermeye hazır hale gelmektedir. “Tetikleyici” olarak da adlandırılan bu etkenler; havayolu duvarının şişerek ödemli hale gelmesine yol açmaktadır. Bu şişme, zaman zaman hava akımını engelleyerek solunum sıkıntısına neden olabilmektedir. Bu dönemlere de astım nöbetleri denmektedir.

İlerleyen iltihapla birlikte havayolu duvarında kalınlaşma meydana gelmektedir. Aynı zamanda havayollarındaki salgı bezlerinden hava akışını önleyen yapışkan bir salgı olan mukus salınımı başlamaktadır. Verilen bu tepkiler solunum yollarının daralmasına ve kişinin nefes alıp vermesini zorlaştıran astım belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.



Astım, hava yollarının tıkanmasına bağlı ataklar şeklinde kendini göstermektedir. Astım belirtileri genellikle; öksürük, nefes darlığı, hırıltılı nefes alıp verme ve göğüste sıkışma hissidir. Astım belirtilerinin astım tanısı konulmasına yardımcı olabilmesi için; tekrarlayıcı olmaları, gece ve sabaha karşı ortaya çıkmaları, bazı alerjen maddelere maruz kalınması veya egzersiz sonrası tetiklenmeleri gerekmektedir. Astım hastaları atak geçirmedikleri sürece kendilerini iyi hissetmektedirler.

Astım tanısı, detaylı hasta öyküsü, muayene bulguları ve solunum fonksiyon testleri ile konulabilmektedir. Genel astım belirtileri ise şöyledir; genellikle kuru denebilecek ve gece uykudan uyandıracak şekilde kuvvetli öksürük, hırıltılı solunu, göğüste tıkanıklık ve sıkışma hissi, soluk alıp verirken ıslık sesi ve nefes darlığıdır.

Astımı tetikleyen nedenleri; ev tozu akarları, ev hayvanları, hamam böcekleri, küf mantarları ve polen gibi allerjenler, mesleksel etkenler, sigara kullanımı, ev içi ve dışı hava kirliliği, enfeksiyonlar, nezle, sinüzit, burun polibi gibi üst solunum yolu hastalıkları, gastroözofagial reflü (GÖR), psikolojik faktörler, ilaçlar, obezite ve bazı besinler şeklinde sıralamak mümkündür.

Mora terapi yönteminin solunum yolunu etkileyen alerjilerde ve astımda kullanımı sonucu hasta semptomlarında gözlemlenebilir derecede azalma ve ilaç kullanımında tatmin edici şekilde bir azalma söz konusudur.

Tüm terapilerde olduğu gibi astım ve alerjiye de bütünsel yaklaşıldığında; lenfatik drenajın yetersizliği vücudun toksik kirlenmesinin ana nedenlerindendir ve buna bağlı olarak hücreler arası sıvının akışkanlığı azalmaktadır. Akışkanlığın azalması toksik kirlenmenin artışına, yani hücre metabolizması sonucu oluşmuş atık maddelerin, proteinlerin ve diğer kimyasal madde ile ağır metallerin birikmesine yol açmaktadır. Bu nedenle hücreler fonksiyonlarını yerine getiremez hale gelmektedir. Tedavi öncesi genel detoksifikasyona mutlaka yer verilmelidir.

Vücudun en önemli immünolojik organlarından olan lenfatik ve bağırsak sistemlerinin fonksiyonlarını bozacak yüklerin bulunması, bağırsaklar üzerinde çeşitli mantarların –özellikle de Candida yükünün- yoğun olması gerek alerjik rahatsızlıkların gerekse de kronik birçok hastalık tablosunun tedavilere direnç göstermesinin ana nedenlerindendir. Vücudun ve özellikle bağırsakların Candida yükünün olması vücudun bağışıklık sistemini önemli oranda baskıladığı için Candida’ ya yönelik temizleme işlemi, alerji tedavisi ile eşzamanlı hatta daha önce yapılmalıdır.

Obezite ve sigara kullanımı astım hastalarını olumsuz etkilediğinden, bu tip danışanların tedavisinde Mora kilo terapileri ve Mora sigara bırakma terapilerine mutlaka yer verilmelidir. Ayrıca hastaların herhangi bir besin veya çevresel alerjenlere alerjisi olup olmadığı test edildikten sonra astımı tetikleyebilecek sebepler ortadan kaldırılacak şekilde tedavi planı oluşturulmalıdır. Özellikle polen alerjisinde mümkün olduğu kadar geniş bir spektrumda polen tozunu tedaviye dâhil etmek gerekmektedir. Bu konuda hastayla iyi bir iletişim kurulup, bahçeden veya ormandan gerekli polenler temin edilebilmektedir. Bütün yıl devam eden solunum alerjilerinde (astım, allerjik rinit), küf mantarları ve toz akarları düşünülmeli ve özellikle yatak odasından, dolapların üzerinden ve banyo gibi nemin fazla olduğu mekânların duvarlarından elektrikli süpürge ile alerjen temin edip, tedaviye eklemek alerji ve astım tedavilerinde başarıyı artıracak uygulamalardır. 

27 Ekim 2018 Cumartesi

ÇOCUKLARDA MORA TERAPİNİN KULLANIMI


Mora terapi; temelde akupunktur, homeopati gibi köklü tıp bilgilerinin günümüz tıp bilgileri ve teknolojideki gelişmelerle harmanlanması ile geliştirilmiştir ve bilinen hiçbir yan etkisi olmayan bütünsel tıp metodudur.

Hastalık belirtileri aslında, hastalıkla mücadele sırasında vücutta meydana gelen değişimlerdir. Eğer grip olduysanız; klasik tıp öksürüğü kesmeye, ateşi düşürmeye yönelir. Bütünsel tıp ise, belirtilere sonuç değil neden olarak yaklaşır ve sağlık sorununun nedenini ortadan kaldırmaya yönelir. Bütünsel tıp yöntemlerinden biri olan Mora Terapi de, sağlık sorunu yaşayan kişilerde genç, yaşlı, çocuk farkı gözetmeden depresyondan alerjiye kadar geniş bir yelpazede çalışmaktadır.


Mora Terapinin Allerjik Çocuklarda Kullanımı


Alerjik çocukların her türlü solunum yolu enfeksiyonlarına karşı, alerjisi olmayan çocuklara göre daha hassas olduğunu bilinmektedir. Aynı zamanda ileriki dönemlerde kronik hastalıklara ve kalp hastalıklarının da görülme olasılığı daha fazladır.

Alerjik çocukların daha kolay gribe yakalanabildiği, gribin mevcut alerjileri tetiklediği, hastanın hem grip hem de alerji ile mücadele etmesinin savunma sistemini zayıflattığı bilinmektedir. Savunma sistemi zayıflamış ve alerjisi de tetiklenmiş çocuğun hastalığının daha ağır iyileştiğine ve daha fazla ilaç kullanımına sebep olabileceğini de savunan araştırmalar mevcuttur.

Mora terapi yöntemi ile yapılan alerji testi ve terapi yönteminin, özellikle başka kronik hastalıkları olmayan çocuklar ve genç yetişkinlerde tek başına iyi işlediği, Mora Terapi doktorlarından, Dr. Eckart Herrmann tarafından belirtilmektedir. Mora Terapi ile yapılan alerji tedavileri üzerine yapılan çalışmalarda, özellikle çocuk veya genç, astımlı ya da alerjik hastalarda, 5-7 seanslık standart alerji tedavisi %75- 80’in üzerinde olumlu sonuçlar verdiği sonucuna varılabilmektedir. Mora Terapi yöntemi ile yapılan alerji tedavi sonrasında, hastanın semptomları ya tamamen ortadan kalkmakta ya da antialerjikantiastmatik ilaç gereksinimi belirgin oranda azaldığı gözlemlenmektedir. 

Mora Terapinin Kilolu Ve Obez Çocuklarda Kullanımı


Fazla kilo ve obezite yetişkinler için olduğu kadar çocuklar için de giderek büyüyen bir sorundur. Bu sorunun kökeninde genetik yatkınlık olabilmektedir ancak ana nedenler; hormonal dengesizlik, yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları, düşük fiziksel etkinlik düzeyidir. Özellikle kentsel kesimdeki her dört çocuktan birinin fazla kilolu ve gelecekte sağlık sorunları yaşama riski altında olduğu unutulmamalıdır. Oluşabilecek sorunları önceden tespit etmek ve önleyici tedbirler almak için çocukluk yıllarında kilo artış hızına özen göstermek gerekmektedir. Bu yaşlarda alınan kilolar çocukların sadece metabolizmalarını değil psikolojilerini de etkilemektedir.

ABD Yale Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma özellikle 14-18 yaşları arasında ergenlik dönemindeki kilolu gençler arkadaşları, öğretmenleri, hatta aileleri tarafından ayrımcılığa uğradıklarını ya da kışkırtıldıklarını göstermektedir. Zaman içinde çevresinin kendisi hakkında iyi düşünmediği, başarısız, tembel ve beceriksiz biri olarak görüldüğünü düşünen çocuklar yalnız kalmayı ya da sınırlı arkadaşlıkları tercih etmektedirler. Bu çocuklarda okul başarısının da düştüğü gözlemlenmektedir. Fazla kilolu ya da şişman çocuk olmak, yeni yetişen bu bireylerin özgüven eksikliğine, mutluluklarını yitirmelerine neden olabilmektedir.

Gelişme çağındaki çocuk ve ergenlerde kilo almaların önemli sebeplerden biri de gelişim sonucu hormon dengesizliğidir. Bu dengesizlik çocukta ve ergende hem kilo alma gibi fizyolojik hem de öfke ve anksiyete gibi birçok psikolojik sorunlar da ortaya çıkabilmektedir. Mora terapi gelişim çağındaki çocukların hormonal ve fiziksel dengesizliklerini düzelterek hiçbir ilaç kullanımına gitmeden tedavi edebilmektedir. Özellikle çocuk ve ergenlerin kilo problemlerinin çözümünde yan etkisiz olması, etkinliği ve hızlı sonuç vermesiyle Mora Terapi doktorlar tarafından da tavsiye edilmektedir.

Mora Bach Çiçekleri ve Mora Color’ ın Çocuklarda Kullanımı


Mora Terapi cihazları homeopatik ilaç frekanslarını kullanabilen cihazlardır. Bach çiçekleri terapisi ve renk terapileri de bu şekilde uygulanan terapilerin başında gelmektedir. Çocukluk, ergenlik, yaşlılık dönemi de olmak üzere her yaş grubunda kullanılabilmektedir.

Ünlü tıp doktoru İngiliz Dr. Edward Bach’in çiçeklerin iyileştirici özellikleri üzerine yaptığı çalışmalar sonucu geliştirilen Bach Çiçekleri Terapisi’nin çocukların duygu durumlarının düzeltilmesinde oldukça etkilidir. Elektronik frekans bilgisinin kullanılmasıyla doğal ve yan etkisiz olarak gerçekleşen terapi sonrası çocuklardaki korkuların ortadan kalktığı gözlemlenmektedir. Çocuğun enerji alanındaki korkuya, sinirliliğe ya da agresif olmaya yol açan duygu tıkanıklıklarını açan Mora Terapi Bach Çiçekleri Terapisi, söz konusu durumlara yol açan frekansları temizleyebilmektedir. Bach Çiçekleri terapilerinde olduğu gibi renk terapileri de çocuklarda, enerji durumunun dengelenmesini sağlayarak kayda değer sakin ve mutlu bir hal sağlamaktadır. 



21 Eylül 2016 Çarşamba

Mora Terapi’nin alerji ve astımdaki başarısı hastaların yaşam kalitesini arttırıyor


Vücudumuzun aslında zararlı olmayan bazı maddelere veya hava şartlarına karşı aşırı tepki göstermesini alerji olarak adlandırırız. Alerjik hastalıklar, günümüzde gittikçe artış gösteren sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Günlük hayatımızda sanayileşme ile başlayan değişim bu durumun en önemli nedenleri arasında gösterilebilir. Sağlıksız çevre koşulları ve beslenme alışkanlıklarının değişmesi gibi nedenlerin yanında polenler, toz akarları, küf mantarları, evcil hayvanların tüyleri ve çeşitli gıdalar alerjiye sebep olan başlıca alerjenlerdir.

En sık rastlanılan solunum yolu hastalıklarından olan astım, tüm dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkilediği tahmin edilen ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Ülkemizde yaklaşık her 100 erişkinden 5-7’sinde, her 100 çocuktan 13-15’inde görülen astım, her yaştan bireyi etkileyen fakat, doğru tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Alerjik astım, astımın en sık görülen türüdür. Alerjik astım, genellikle mevsimsel alerjenler (bahar aylarında polenlerin artması) nedeniyle görülür. Astımı olan çocukların %90’nında alerji görülmektedir ve bu oran yetişkinlerde %50 civarındadır. Alerjik astıma neden olan polen, toz akarı, küf, toz ve diğer belirli maddelerin solunması astımı tetikler ve bu alerjenlere maruz kaldığınızda astım belirtileri görülmeye başlar.

Alerji çoğu zaman klasik tıpta kesin tedavisi mümkün olmayan bir durumdur ve hastaya alerjisine neden olan durumlardan uzak durulması tavsiye edilerek, ilaçlarla alerjik durumu baskı altına alınmaya çalışılır. Bütünsel tıp yöntemi Mora Terapi cihazları ise alerjiyi reaksiyonlara neden olan sebep yerine sonuç olarak algılar ve alerjiye neden olan asıl sebebi bulup onu ortadan kaldırmaya yönelir. Sadece bilinen alerjenler değil de olası tüm alerjenleri göz önünde bulundurarak tedavi aşamasını sürdüren Mora Terapi, aynı zamanda vücuttaki toksik maddeleri de etkisiz hale getirir. Almanya olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinde özellikle alerji tedavisinde ve daha birçok alanda başarıyla uygulanan bir tamamlayıcı tıp yöntemi Mora Terapi’de, deneyimin en fazla olduğu alan alerji tedavisidir.

Günümüzde verilen alerjen tedavileri semptom gidermekte ve belirtileri ertelemektedir. Mora Terapi’nin kalıcı alerji tedavisinin önemi bu durumda daha da artmaktadır. Mora Terapi alerji tedavisinde kişi bütünlüklü bir klinik tedaviye tabi tutulmaktadır. Mora terapistlerinin üzerinde önemle durdurduğu bu konu doğru tedavide çok önemlidir. Temelde vücuttaki normal olmayan işleyişi normal ve sağlıklı haline getirmek olan Mora Terapi ile alerji tedavisinden elde edilen başarılı sonuçlar hastaların yaşam kalitesini arttırarak sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmesini sağlar.





28 Mayıs 2014 Çarşamba

Modern Hayat Alerji Yapıyor

Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği (ASYOD) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tevfik Özlü,  sigara kullanımı, kapalı mekanlarda, ofislerde yaşama, duvardan duvara halılar, oda spreyleri, yer döşeme, halı ve yüzey temizliğinde kullanılan temizleyicilerin astım ve alerjik hastalıkları olanlarda çeşitli etkilere yol açtığını vurguladı.
Deterjan veya şampuanlar, "mis gibi kokan" çamaşır deterjanları ve yumuşatıcılar, gıda katkıları içeren endüstriyel işlem görmüş besinler, egzoz gazları ve atmosfer kirliliği, ev içindeki ısınma, pişirme amaçlı yakıtlardan yayılan gazlar, böcek, sinek öldürücü sprey ilaçlarının da astım ve alerjik hastalıkları etkilediğini dile getiren Özlü, şöyle konuştu:
"Artık günlük kent yaşamının adeta kaçınılmaz unsurları haline gelmiş bu faktörler, astım ve alerjik hastalıkların gelişmesine, artmasına ve tetiklenmesine neden olabiliyor. Astım ve alerjik hastalıklar doğal yaşamda çok daha az görülüyor. Tarlada, bahçede çalışan, toza toprağa karışan, ev yapımı gıdalarla beslenen, kimyasallarla bulaşmamış temiz hava teneffüs eden, doğal sabunla temizlik yapan, sigara kullanmayan kişiler astım ve alerjiden büyük oranda korunmuş oluyorlar. Astım ve alerji, modern insanın yaşamını tehdit ediyor. Tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini düşürüyor, eforunu etkileyebiliyor, uyku kalitesini ve düzenini bozuyor, okul ve iş başarısını olumsuz olarak etkileyebiliyor, uzun süreli tedavileri gerektirebiliyor."

Prof. Dr. Özlü, günümüzde astım ve alerjik hastalıkların, artık etkin tedavilerle çok büyük oranda kontrol altına alınabildiğini de vurgulayarak, "Tedaviyle astımı-alerjisi olmasına rağmen kişi, normal sağlıklı bir kişi gibi yaşayabiliyor. Ancak, tedaviden daha iyisi korunma. Bu da kent yaşamında oldukça zor. Bazı alışkanlıklarımızdan vazgeçmek ve mümkün olduğunca doğal yaşama dönmek gerekiyor" dedi.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25512098

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Bahar Keyfiniz Kaçmasın.

Bitkilerin erkek tohumları olan polenler, taşındıkları bitkiden kilometrelerce uzaktaki kişide bile alerjiye neden olarak, güzel bahar günlerini kabusa çevirebiliyor.

Duyarlı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olan maddelere “alerjen” denir. Alerjenler vücuda solunum yoluyla (polenler, küfler, ev tozları gibi), ağız yoluyla (besinler, ilaçlar gibi) ve deri yoluyla (kimyasal maddeler, böcek ısırıkları gibi) girebilir. Alerjik hastalıklar arasında astım, saman nezlesi, egzama, ürtiker yani kurdeşen ve göz nezlesi sayılabilir.
Alerji, genetik eğilimi olan kişilerde çevresel faktörlerin etkisi ile ortaya çıkabilmekte. "Alerjisi olmayan sağlıklı biri polenleri soluduğunda herhangi bir sorun yaşamazken, alerjik yapıdaki kişilerde hapşırık, burun akıntısı, nezle, nefes darlığı gibi belirtiler ortaya çıkar" diyen Göğüs Hastalıkları Uz. Dr. Füsun Soysal, bahar alerjileri hakkında merak edilen noktalara değindi.
POLENLER GENİŞ BİR ÇEVREYİ ETKİLEYEBİLİRAlerjik kişilerin polen alerjileri farklılık gösterir. Ağaç polenleri daha çok Şubat-Mayıs, ot polenleri Mayıs-Haziran aylarında, yabani ot polenleri ise yaz ortasından sonbahara dek yakınmalara neden olur. Sabah saatlerinde havadaki polen miktarı genellikle daha fazladır. Yağmurlu günlerde havada uçuşan polen miktarı azaldığından polen alerjisi olan kişiler rahat eder. Tam tersine sıcak ve rüzgarlı günlerde polen yayılımı artar. Bazı kişilerde alerjik oldukları polenle benzer aileden olan bitkilere karşı da alerji görülebilir. Buna “çapraz alerji” adı verilmektedir. Örneğin, huş ağacı polenine alerjisi olan kişiler, elma, armut, havuç, kereviz ve domates yediklerinde dudaklarında ve damaklarında kaşıntı olabilir.
ALERJİK HASTALIKLAR TETİKLENİR
Polenler, saman nezlesi (alerjik nezle) ve astım belirtilerini tetikleyebilirler. Saman nezlesi aslında “mevsimsel alerjik rinit” olarak bilinen hastalığın halk arasındaki adıdır. Çoğunlukla ilk belirtiler çocuklukta ve gençlikte ortaya çıkar. Burunda ve genizde akıntı ve kaşıntı, hapşırık, gözlerde sulanma, yaşarma, kızarıklık, gözaltlarında morarma gibi yakınmalara neden olur. Çocuklarda burnun elle yukarı doğru sürekli itilmesiyle (“alerjik selam”) burun üzerinde çizgi şeklinde iz görülebilir. Hayat kalitesini oldukça bozan bu rahatsızlık, polenlerin solunmasıyla ve gözlere temas etmesiyle ortaya çıkar. Allerjik nezlesi olan bazı hastalar, mikrobik bir solunum yolu enfeksiyonu geçirdiklerini düşünebilirler. 1-2 haftayı geçen şikayetleri olan hastalar, mutlaka bir hekime başvurmalıdır.
Saman nezlesinden korunmada ilk adım, hastanın hangi polene karşı alerjisinin olduğunun saptanmasıdır. Bu amaçla hızlı ve kolay uygulanan deri testlerinden, kimi zaman da kan testlerinden yararlanılır. Alerji yapan etken saptandığında, kişi bundan olabildiğince uzaklaşmalıdır. Tedavide alerji önleyici ilaçlardan yararlanılır. Uygun kişilerde aşı tedavisi de belirtilerin giderilmesine yardımcı olabilir.
BAHARDA ŞİKAYETLER ARTARNefes darlığı, hava açlığı, öksürük, balgam çıkarma, göğüste tıkanma hissi gibi belirtilerle seyreden astım, bahar aylarında polenlerin yayılmasıyla kötüleşebilir. Polen alerjisi olan astımlı hastaların alerjik oldukları polenlerin yayıldığı haftalar/aylar boyunca şikayetleri artabilir. Bu dönemde hastanın ilaç tedavisinin yeniden düzenlenmesi gerekebilir. Diğer alerjenlere göre polenlerden kaçınmak biraz daha zordur. Bunun için alınacak bazı tedbirlerle kişinin maruz kaldığı polen miktarı azaltılabilir. İdeal olan kişinin alerjisinin olduğu bitkinin yetiştiği bölgeden başka bir yere taşınması gibi görünse de bir polene alerjisi olan kişi, yeni bir bölgeye taşındığında zaman içinde maruz kaldığı yeni polenlere karşı alerji geliştirebilmektedir.
ASTIM HASTALARI NELERE DİKKAT ETMELİ?Araba ve evlerin pencereleri kapalı tutulmalıdır. Polenler daha çok sabah saat 05.00-10.00 arasında yayıldıklarından ev öğleden sonra havalandırılmalıdır. Hasta mümkün olduğunca sokağa çıkmamalıdır. Dışarı çıktığında yapabiliyorsa polen maskesi kullanmalıdır. Polen mevsiminde açık havada spor yapmak doğru değildir. Dışarı çıkarken gözlerin yanını da örten güneş gözlüklerinin faydası olabilir.

Dışarıdan eve gelindiğinde hemen giysiler değiştirilerek yıkanmalı, mümkünse burun içini dahi yıkayarak banyo yapılmalıdır. Saçların yıkanması da buraya yapışan polenlerin temizlenmesi açısından yarar sağlar. Çamaşırlar dışarıda kurutulmamalıdır, üstlerine polen yapışabilir. Mümkünse polen mevsiminde çamaşır kurutma makinesi kullanılmalıdır. Evde ve arabadaki klimaların polen filtreleri sık sık değiştirilmelidir. Ev içi hava temizleyiciler eve giren polenlerin ortadan kaldırılmasında faydalı olabilir. Polen mevsiminde toz, sigara dumanı, boya kokusu, parfüm gibi irritanlardan uzak durmak, polen alerjisi olan kişinin şikayetlerinin ağırlaşmasını engeller.
Kişi kalıtsal olarak alerjiye eğilimli de olsa, alerji gelişiminde çevrenin rolü yadsınamaz. Alerjiye genetik yatkınlığı olan kişilerin alacağı alerji karşıtı önlemler, alerjik yakınmaların ortaya çıkmasını engeller, ya da geciktirir.
http://www.ntvmsnbc.com/id/24951875

31 Mart 2014 Pazartesi

Alerji Tedavisinde Yan Etki Olmaksızın İyileşmek Mümkün

Günümüzde, gittikçe artış gösteren sağlık sorunlarının başında alerjik hastalıklar gelmektedir. Endüstrileşmeyle birlikte değişen çevresel koşullar, beslenme alışkanlıklarındaki farklılıklar, polenler, evlerdeki toz akarları, küf mantarları, hamam böcekleri, kedi-köpek alerjenleri, çeşitli gıdalar, yoğun ilaç kullanım alışkanlıkları, paketli gıda ürünlerindeki katkı maddeleri başta solunum ve cilt olmak üzere vücuttaki pek çok sisteme ait alerjik reaksiyonları artırmaktadır. Alerjenler, genel olarak insanlar için zararsız partiküllerdir ancak alerji gelişimine yatkın insanlarda alerjik hastalıklara yol açarlar. Alerjik rinitin başlıca belirtileri; burunda kaşıntı, tıkanıklık, akıntı, hapşırma, kuru öksürük ve boğaz kaşıntısıdır. Alerjik astımlı kişilerse duyarlı oldukları alerjenlerle temas etmeleri halinde kuru öksürük, nefes darlığı, göğüste sıkışma, hırıltı gibi şikayetler duyarlar Alerji, astım ve alerjik riniti olan hastalarda sadece solunum şikâyetlerine yol açmaz, aynı zamanda sürekli bir yorgunluk, halsizlik nedenidir. Özellikle kullanılan pek çok ilaç hastalarda halsizlik hatta bazen de sersemliğe yol açar.
Bahar aylarında sıklıkla görülen alerjik hastalıklar enfeksiyon hastalıklarıyla benzerlik gösterdiğinden karıştırılabilir. Yanlış tanı gereksiz ilaç ve antibiyotik kullanımına yol açtığı gibi aynı zamanda doğru bir şekilde tedavi edilmeyen alerjik hastalıkların kronik hale gelmesine de neden olabilir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Avrupa'da 1999-2004 yılları arasında astım vakaları yüzde 5 ile 20 artmıştır. Dünyada yüz milyonlarca kişi de saman nezlesinden mustariptir ve yaklaşık 300 milyon da astım hastası vardır.
Mart ve özellikle Nisan aylarında atmosferde polen sayısının artması ve burun ve ağız yoluyla polenlere maruz kalınması sebebiyle vücut bunları yabancı madde olarak algılar. Bu da alerjik rinite neden olur. Alerjik hastalıkların tedavisindeki en önemli ve ilk yapılması gereken yöntem alerjenden kaçınmaktır. Ancak özellikle polenler gibi çok yaygın olan alerjenlerden kaçınmak kolay değildir. Başta Almanya olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinde özellikle alerji tedavisinde ve daha birçok alanda başarıyla uygulanan bir tamamlayıcı tıp yöntemi olarak Mora Terapi’de deneyimin en fazla olduğu, aynı zamanda en fazla klinik deneyim gerektiren alan alerjidir.
Bu konuda Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Çalık’ın değerlendirmesi şöyle: “Göğüs hastalıkları polikliniğimize başvuran hastaların önemli bir kısmını alerjik nedenlerle gelenler (astım ve alerjik rinit) oluşturmaktadır. Bu hastalardan konvansiyonel antiastmatik ve antialerjik tedaviye ek olarak, Mora Terapi ile alerji tedavi seanslarına girmeyi kabul ve talep eden hastaların sonuçları oldukça yüz güldürücü görünmektedir. Hasta memnuniyeti Mora Terapi ile alerji tedavisi üzerine özellikle Almanya’da ve ayrıca diğer Avrupa ülkelerinde yapılmış çalışmaların sonuçları ile paralellik göstermektedir(başarı veya memnuniyet %80 civarında).  Astım ve alerjide aldığımız bu çok önemli ve yüz güldürücü sonuçlar önümüzdeki süreçte yayınlanacaktır. Mora Terapi’nin başarısı, sanırım bu alandaki tartışmalara ve tedavi protokollerine de yeni bir boyut getirecektir. Bu başarılı sonuçlara ek olarak, tedavinin bilinen bir yan etkisinin olmaması da gelecekte bu tedavinin oldukça yaygınlaşacağına dair önemli bir göstergedir.” 

3 Mart 2014 Pazartesi

Doğadan Uzak Kalmayın


Yakın zamana kadar alerjiye aşırı hijyenin yol açtığı sanılıyordu. Ancak İngiliz bilim insanları, alerji ve bağışıklık sistemiyle ilgili bazı hastalıkların asıl sebebinin, topraktan, doğadan uzak yaşam olduğunu ortaya çıkardı.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25388363

Alerji ve astım, tüm dünyada hızla artıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Avrupa'da 1999-2004 yılları arasında astım vakaları yüzde 5 ile 20 arttı. Dünyada yüz milyonlarca kişi saman nezlesinden muzdarip, 300 milyon da astım hastası var.
Önceden alerjiye aşırı steril ortamlarda büyümenin yol açtığı tahmin ediliyordu. Ancak İngiltere'de yapılan araştırma bu kanıyı çürütecek nitelikle. Londra'da Temizlik ve Tropikal Tıp Okulu ile Ev Temizliği Bilimsel Forumu tarafından yürütülen ortak araştırmaya göre, asıl sebep, doğada bulunan bazı mikroorganizmaların ortadan kalkışı.
Prof. Sally Bloomfield, bunun sebebinin bağışıklık sistemimize katkısı olan mikroorganizmaların, kentleşme ile birlikte azalması, hatta ortadan kalkması olduğunu belirtti. Bloomfield sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar binlerce yıl önce henüz avcılık dönemindeyken, bağışıklık sistemleri oluşurken, çeşitli mikroorganizmalara maruz kaldılar. Bağışıklık sistemleri bu mikroorganizmalarla, mikroplarla birlikte gelişti.”
İnsanları alerjiden ve diğer bağışıklık sistemi hastalıklarından koruyan mikroorganizmalar, kırsal kesimde bulunuyordu. Kentleşmeyle birlikte hastalıklar da tetiklendi. Zira kentlerde yaşayan mikroorganizmalar, kırsal kesimden farklı.
Bilim insanları, sadece alerjinin değil, diyabet, MS ve kronik inflamasyon hastalıklarındaki artışı da bu eski mikroorganizmaların yokluğuna bağlıyor.
Hangi mikroorganizmaların yokluğunun alerjiye ve astıma yol açtığının henüz tespit edilemediğini belirten bilimciler, bunlar ortaya çıkarılıncaya kadar temizlikten taviz verilmemesi gerektiğini belirtiyor.