enfeksiyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
enfeksiyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Şubat 2019 Cuma

KRONİK İNFLAMASYON (ENFLAMASYON)


İnflamasyon (Enflamasyon), daha sık duyduğumuz adıyla yangı veya iltihap, vücudun zararlı bir etkeni durdurmak için verdiği doğal bir cevaptır. Bileğimiz burkulduğunda, elimiz yandığında ya da bir yerimiz kesildiğinde ağrı, sıcaklık hissi, kızarma ve şişme gibi akut (kısa süreli) inflamasyon belirtileri vücudumuzun başlattığı reaksiyonun göstergeleridir.

İnflamasyon aslında vücudun hasar gören bir bölgesinde enfeksiyonu önlemek, doku onarımını başlatmak gibi nedenlerle başlattığı bir süreçtir. Bu gibi akut durumlarla ilişkili inflamasyon aslında hayatımızı kurtaran bir tepkidir. Beyaz kan hücreleri hasarlı bölgeye gelerek ve orada hızla çoğalabilecek ölümcül bakteriler gibi yabancı etkenlerin ortadan kaldırılmasını sağlamaktadırlar.

Akut inflamasyon vücudun savunma sisteminin enfeksiyon oluşumunu engelleyebilmesi için geliştirdiği bir korunma mekanizmasıdır. Ancak vücuttaki inflamasyon durumu kronik hal aldığında sağlık açısından tehdit oluşturmaya başlamaktadır.



Kronik düşük dereceli bakteriyel, viral ve mantar enfeksiyonlar, kronik düşük düzeyde gıda alerjileri veya gıda intoleransları, fiziksel veya duygusal stresin kortizol seviyelerini yükseltmesi, çevreden toksisite (metaller ve su, hava ve diğer kirler), diyetle gelen toksisite (çok fazla yağ, şeker, protein, alkol) vücutta uzun süreli (kronik) inflamasyona neden olmaktadır. Vücut sürekli olarak savaşacak bir şey olduğunu düşünmekte, sürekli olarak savunma hücreleri ve savunma maddelerini kullanmaktadır.

Kronik inflamasyon genellikle sessizdir ve kızarıklık, ağrı, ödem gibi gözle görülür herhangi bir belirti vermeden de ilerlemektedir. Ancak, uzun süreli yorgunluk ve bitkinlik hali, deride gözlemlenen sebepsiz kızarıklıklar veya kaşıntılar, yeni gelişen alerjiler veya sindirim problemleri kronik inflamasyon belirtisi olabilmektedir.

Bu gibi durumlar da risk faktörleri incelenebilmektedir. Aşırı kilo ve obezite, insülin direncinin varlığı, kan kolesterol seviyelerinin yüksek seyretmesi, ileri yaş, alkol-sigara gibi bağımlılıklar ve kötü beslenme alışkanlıkları kronik inflamasyona sebep olabilecek en büyük etkenlerdendir.

Akut inflamasyonun kısa vadede hayat kurtarıcı özelliğine karşılık bu olay süreklilik kazandığında yani kronik duruma geldiğinde uzun vadede pek çok soruna yol açabilmektedir. İnflamasyon süreci sistemik bir hâl aldığında, aylarca ve yıllarca devam ettiğinde beyaz kan hücrelerinin kimyasal silahları, bu defa kronik hastalıkları tetikleyebilmektedir. Bu hastalıklara damar sertliği, kalp hastalıkları, kanser, artrit (eklem iltihabı), metabolik sendrom, yüksek tansiyon, Parkinson, Alzheimer hastalığı, astım, iltihaplı bağırsak hastalığı ve diyabet örnek olarak verilebilmektedir. Belirtilen hastalıkların çoğu obezite ile bağlantılıdır. Fazla kilo ve yağlanma ile birlikte kronik sistemik inflamasyon artmakta, kronik hastalıkların pek çoğuna zemin hazırlamaktadır. Bu süreç aynı zamanda cilt kırışıklıkları dahil dokuların hızla yaşlanmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda sürekli tetikte olan bağışıklık sistemi zaman içerisinde hem güç kaybettiğinden vücudun dış saldırılara karşı savunması zayıflamakta hem de bağışıklık hücreleri kimi zaman vücudun kendi yapılarını düşman unsurlar gibi algılayarak otoimmün hastalıklar dediğimiz bazı tiroid hastalıkları (Hashimoto), bağırsak iltihabı, multipl skleroz, bazı eklem romatizmaları gibi kronik bozukluklara neden olabilmektedir.

Kronik inflamasyonu engelleyebilmek adına yapılabilecek en temel şeylerden birisi tartışmasız sağlıklı beslenmektir. Sadece kilo vermek için değil kronik inflamasyondan da korunmak için rafine şeker, paketli ürünler, tatlandırıcılar, şekerli içecekler ve beyaz ekmek, pirinç ve diğer rafine edilmiş karbonhidrat grubu besinlerin beslenme planından çıkarılması gerekmektedir. Rafine edilmiş karbonhidratların tüketilmesi de inflamasyona, insülin direncine ve obeziteye neden olmaktadır.  Salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş etler, her türlü işlenmiş gıdalar inflamasyona sebep olmaktadır. Aynı zamanda trans yağ ve sağlıksız yağlardan zengin besinlerin aşırı tüketimi de bu konuda ciddi bir risk teşkil etmektedir.

Vücut yanlış beslenme sonucunda vücut inflamasyona açık hale gelmektedir. Bu durum bir enfeksiyon, sigara, alkol, stres, alerjiler, uykusuzluk, aşırı bedensel yorgunluk ve gıda duyarlılıkları gibi çevresel stresler ile birleştiğinde de inflamasyon kaçınılmaz hale gelmektedir.

Beslenme planınıza inflamasyonu engelleyebilecek, antioksidan bakımından zengin besinler eklemek doğru tercih olacaktır. Örneğin, pazı, brokoli, ıspanak, turp, zeytin yağı, yeşil çay, pancar, balık çeşitleri, zerdeçal, kırmızı meyveler, avokado gibi besinleri tercih edebilirsiniz.

Mora Terapi ile yapılan kilo terapilerinde amaç her zaman sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazandırılarak ideal kiloya inebilmektir. Bu şekilde kronik enflamasyona sebep olabilecek birçok etken ortadan kaldırılabilmektedir. Aynı zamanda standart programların içerisinde olan inflamasyon terapileri ile vücutta var olan inflamasyona da müdahale edilebilmektedir. 

25 Ocak 2019 Cuma

MORA PSYCHOBIOPHONIC SES TERAPİLERİ


Mora Nova Cihazı

MORA terapinin mucitlerinden olan Dr. Morell, yetmişli yılların ortalarında damadı Elektronik Mühendisi Eric Rasche ile birlikte, vücudun kendi rezonanslarını kaydedebilen, analiz edebilen, düzeltebilen ve ardından düzenlenmiş salınımları insan vücuduna geri verebilen bir cihaz geliştirmiştir. Bu, klasik Biorezonans metodunun doğuşudur.

Homeopati olarak bilinen ve tüm dünyada hızlı şekilde yayılan bir tamamlayıcı tıp yönteminin, geleneksel Çin tıbbının temel önermeleriyle harmanlanması ve bu bilginin yüksek teknolojiyle birleştirilmesi MORA Terapi’yi yaratmıştır.

Mora NOVA cihazı, Dr. Franz Morell ve Erich Rasche’nin geliştirdiği orijinal biorezonans tedavilerinin hem cihaz hem de yazılım olarak en gelişmiş ve güncel teknoloji kullanılarak üretilmiş, son ve yenilikçi versiyonudur. Mora NOVA dünyada, Bioerzonans cihazları içinde gelişmiş teknoloji uygulamaları, kullanım kolaylığı ve yüksek etkinliği ile bilinmektedir.


Mora Nova Psychobiophonic Ses Terapisi Modülü


Mora Nova cihazı, doktorların teşhis ve tedavide kolaylıkla kullanabileceği ve alanlarında fark yaratmalarını sağlayabilecek birçok modül bulundurmaktadır. Bu modüller gerek sadece tedavi amaçlı gerekse yapılacak tedavilere destek terapi amaçlı kullanılabilmektedir. Mora Nova, içerisindeki çeşitli modüller ve test kitleri sayesinde birçok endikasyonda çalışabilmek için doktorlarımıza ışık tutmaktadır.

Endikasyon yelpazesi oldukça geniş modüllerimizden birisi de Mora Nova Psychobiophonie’dir. Bu modül de 5 Element modülü gibi müziğin terapi gücünden yardım almaktadır. Ancak onu müzik terapilerinden ayıran en önemli özelliği aynı zamanda vücuttaki frekansları düzenlemesidir. El ve ayaklardan cihaza bağlı olan danışanın, seçilen endikasyon çerçevesinde hem vücudundaki doğru olmayan frekanslar teşhis edilerek düzenlenir hem de yine seçilen endikasyona özel ses terapilerinden destek alınmaktadır.

Mora Nova Psychobiophonie modülü, anksiyete ve OKB gibi psikolojik rahatsızlıkları, kalp, karaciğer, sinir sistemi rahatsızlıkları, egzama, dermatit gibi deri problemleri ve sindirim sisteminde meydana gelebilecek akut ve kronik rahatsızlıklarda tedavi etme veya tedaviyi destekleme imkânı sunmaktadır. Aynı zamanda uçak korkusu gibi fobileri olanlarda, jet lag olanlarda da zararlı etkileri ortadan kaldırabilmek için kullanılabilmektedir.

Mora Nova Psychobiophonie modülü, hormon dengesizliklerinde, menapozun istenmeyen etkilerini ortadan kaldırmada, ağrılı menstrual dönem geçiren kadınlarda da tercih edilmektedir. Hipertansiyon, diyabet, alerji, otizm, gıda bağımlılıkları, obezite, uyku bozuklukları, çeşitli akut veya kronik enfeksiyonel hastalıklar gibi birçok alanda destek terapisi olarak fark yaratmaktadır.

Psychobiophonie, programlı olarak en az 6-8 seans uygulandığında danışanlar üzerinde gözle görülebilir düzelmeler sağlamaktadır. Gerek tedavi olarak gerekse yapılan tedavilere destek terapi olarak bu modüle yer vermekte fayda var.