sağlıklıyaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sağlıklıyaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Haziran 2025 Pazartesi

Sigaraya Elveda: Mora Terapi ile Destekli Bırakma Süreci

 





Sigaraya Elveda: Mora Terapi ile Destekli Bırakma Süreci

Sigara bağımlılığı, hem fiziksel hem de psikolojik boyutları olan karmaşık bir alışkanlıktır. Birçok kişi defalarca bırakmayı dener, ancak çoğu zaman stres, tetikleyiciler veya fiziksel yoksunluk belirtileri süreci zorlaştırır. Peki, bu zorlu süreç daha kolay ve daha sağlıklı bir şekilde nasıl desteklenebilir? İşte bu noktada Mora Terapi devreye giriyor.

Sigara Bağımlılığına Farklı Bir Yaklaşım

Geleneksel sigara bırakma yöntemleri genellikle nikotin yerine koyma ürünleri, ilaçlar ya da irade gücüne dayanır. Ancak Mora Terapi, tüm bu yöntemlerden farklı olarak non-invaziv bir yaklaşımla çalışır ve vücudu kimyasal madde kullanmadan desteklemeyi hedefler. Bu yöntem, vücudun doğal frekanslarını dengelemeye odaklanır ve sigaraya karşı olan isteği azaltmaya yardımcı olabilir.

Mora Terapi Süreci Nasıl İşler?

Mora Terapi’de vücudun verdiği elektromanyetik sinyaller özel bir cihaz yardımıyla analiz edilir. Sigaraya karşı vücudun verdiği tepki kodlanarak bu frekanslar ters çevrilir ve cihaz aracılığıyla vücuda geri verilir. Bu işlem sırasında, kişi sigaraya karşı isteksizlik, hatta tiksinti hissi duyabilir. Seans süreci tamamen ağrısız ve kimyasal madde içermez.

Mora Terapi ile Desteklenen Sigara Bırakma Sürecinde Neler Olur?

  • İlk seanstan itibaren değişim başlar: Danışanların büyük çoğunluğu ilk seansın ardından sigaraya karşı isteğin azaldığını, bazıları ise tamamen ortadan kalktığını belirtmektedir.

  • Vücut doğal dengeye döner: Bağımlılığa neden olan alışkanlıkların kökünde yatan frekanslar dengelenmeye başladıkça, vücut yeni bir dengeye geçer.

  • Psikolojik destek artar: Kişinin bırakma sürecine olan inancı artar ve “ben bu kez gerçekten bırakabilirim” duygusu güçlenir.

  • Yoksunluk belirtileri hafif geçer: Vücut daha sakin ve dirençli bir şekilde bu süreci atlatabilir.

  • Günlük yaşam konforu geri gelir: Merdiven çıkarken ya da kısa bir yürüyüşte bile nefes nefese kalınmaz; kişi kendini daha hafif, daha enerjik ve sağlıklı hisseder.

Mora Terapi Neden Tercih Edilmeli?

  • Non-invazivdir, yani vücuda herhangi bir fiziksel müdahale ya da ilaç uygulanmaz.

  • Hızlı sonuç verebilir, bazı kişiler tek seansta dahi etkili sonuçlar alabilir. 

  • Bağımlılığa neden olan kök frekanslarla çalışır, semptomları değil sebebi hedef alır.

  • Yan etkisiz bir destek yöntemidir.

  • Aynı zamanda stres, yeme alışkanlıkları, alkol gibi diğer bağımlılık türleri üzerinde de destek sağlayabilir.

Unutmayın…

Sigarayı bırakmak bir karardır; Mora Terapi ise bu kararın arkasında duran güçlü bir destek olabilir. Sağlıklı bir yaşam, temiz bir nefes ve kendinize verdiğiniz değerin bir göstergesi olarak bu süreci destekleyecek alternatiflere bir şans vermek, büyük bir fark yaratabilir.

Siz de “Ben artık sigarayı bırakmak istiyorum” diyorsanız, Mora Terapi ile yeni bir başlangıca adım atabilirsiniz. Çünkü her sağlıklı nefes, gelecekteki kendinize sessiz bir “Seni seviyorum” demektir.



*Bu yazı bilgi vermek amaçlı yazılmıştır. Sağlığınız için en doğru bilgilere ulaşmak için uzman bir hekiminize mutlaka danışmanızı öneriyoruz.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Manyetik Alan Terapisinin Uygulama Alanları Nelerdir?



Manyetik alan terapisi, modern tıbbın sunduğu en etkili doğal tedavi yöntemlerinden biridir. Özellikle elektromanyetik dalgaların vücut üzerindeki iyileştirici etkileri uzun yıllardır araştırılmakta ve kullanılmaktadır. Mora Terapi’nin de temelini oluşturan biorezonans teknolojisi, manyetik alan terapisiyle birleşerek vücudun enerji sistemini dengelemeye ve doğal iyileşme süreçlerini hızlandırmaya yardımcı olur. Bu yazıda, manyetik alan terapisinin kullanım alanlarını ve Mora Terapi ile nasıl bütüncül bir sağlık yaklaşımı sağladığını inceleyeceğiz.

1. Ağrı Yönetimi ve Kronik Ağrılar

Manyetik alan terapisi, kas ve eklem ağrılarında oldukça etkilidir. Özellikle bel, boyun, diz ağrıları gibi kronik ağrıları hafifletmek için kullanılır. Mora Terapi ile bu süreç desteklenerek, biorezonans teknolojisi yardımıyla vücudun enerji frekansları düzenlenir. Ağrının kaynağındaki enerji blokajları kaldırılarak, hızlı ve kalıcı bir iyileşme sağlanabilir.

Örnek: Kronik bel ağrısından mustarip bir kişi, manyetik alan terapisi ile ağrıyı hafifletebilirken, Mora Terapi ile bu ağrının altında yatan enerji dengesizliklerini çözerek uzun vadeli rahatlama elde edebilir.

2. Stres ve Anksiyete Yönetimi

Manyetik alan terapisi, vücutta enerji akışını dengeleyerek stres ve anksiyetenin azalmasına yardımcı olur. Mora Terapi, bu süreci destekleyerek zihinsel ve duygusal dengeyi yeniden sağlar. Biorezonans cihazları, vücuttaki elektromanyetik frekansları düzenleyerek stres seviyelerini düşürür ve kişinin daha sakin hissetmesini sağlar.

Örnek: Yoğun stres altında çalışan bir birey, manyetik alan terapisi ile rahatlayabilir, Mora Terapi ile de stresin neden olduğu enerjik dengesizlikleri giderip daha huzurlu bir yaşam sürebilir.

3. Uyku Düzeni ve İnsomnia

Manyetik alan terapisi, uyku sorunlarını hafifletmek için kullanılabilir. Elektromanyetik dalgalar, vücudun doğal biyolojik saatini düzenleyerek daha kaliteli bir uyku sağlar. Mora Terapi, vücudun enerji dengesini yeniden kurarak uykusuzluk problemlerine uzun süreli çözüm sunabilir.

Örnek: Uykuya dalmakta zorluk çeken bir birey, manyetik alan terapisi ile rahatlayarak uykuya geçişini hızlandırabilir. Mora Terapi ile ise uzun vadeli uyku kalitesini artırarak kronik uykusuzluğu çözebilir.

4. Bağışıklık Sistemini Güçlendirme

Manyetik alan terapisi, hücre yenilenmesini hızlandırarak bağışıklık sistemini güçlendirir. Mora Terapi ile birlikte kullanıldığında, vücuttaki toksinler biorezonans teknolojisiyle temizlenir, bağışıklık sistemi daha etkili çalışmaya başlar. Vücut kendi iyileşme gücünü harekete geçirir.

Örnek: Sık sık hastalanan bir kişi, manyetik alan terapisi ve Mora Terapi kombinasyonu ile bağışıklık sistemini destekleyerek hastalık sıklığını azaltabilir.

5. Detoksifikasyon ve Toksinlerden Arınma

Biorezonans teknolojisi, vücuttaki zararlı maddelerin frekanslarını tespit ederek bu maddeleri nötralize eder. Manyetik alan terapisi ile kombine edildiğinde, vücuttaki toksinlerden arınma süreci hızlanır. Mora Terapi, özellikle zararlı gıda ve kimyasallara karşı isteksizliği artırarak vücut için doğal bir detoks sağlar.

Örnek: Kimyasal maddelere veya kötü alışkanlıklara maruz kalan birey, Mora Terapi ve manyetik alan terapisi sayesinde bu maddelerin etkilerini ortadan kaldırabilir, temiz ve dengeli bir bedene kavuşabilir.

6. Romatizmal Hastalıklar ve Eklem Sağlığı

Romatizma ve eklem rahatsızlıkları, manyetik alan terapisi ile tedavi edilebilen diğer önemli alanlardır. Mora Terapi’nin biorezonans teknolojisi, romatizmal hastalıkların temelinde yatan enerji dengesizliklerini giderir. Vücudun frekansları düzenlenerek eklem iltihapları ve ağrıları hafifletilir.

Örnek: Romatoid artrit hastası bir birey, manyetik alan terapisiyle ağrılarını hafifletebilirken, Mora Terapi ile hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir ve hareket kabiliyetini artırabilir.

Sonuç

Manyetik alan terapisi ve Mora Terapi gibi bütüncül yöntemler, vücut üzerindeki etkili tedavi süreçlerini daha güçlü hale getirir. Mora Nova, Mora Beauty Wellness, PEMF Terapi Cihazları gibi gelişmiş cihazlar, biorezonans ve manyetik alan terapilerinin birlikte kullanılmasına olanak tanıyarak vücudun doğal iyileşme süreçlerini hızlandırır.

Sağlıklı bir beden için Mora Terapi ile tanışarak vücudunuzun enerji dengelerini yeniden kazanın!

16 Nisan 2020 Perşembe

NAZİK, ŞEFKATLİ ve HOŞGÖRÜLÜ OLMAK NEDEN ÖNEMLİ?


Nezaket aslında bir sevgi göstergesidir. Şefkatli olmak da sevgi dolu olmakla, sevecenlikle eşdeğerdir. Hoşgörü, başkalarının düşünce ve kanılarını özgürce dile getirmelerinden rahatsız olmama durumudur.

Nezaket’in kelime anlamı: Başkalarına karşı incelikli, saygılı, dikkatli, özenli davranmaktır.
Şefkat ise kökeninde merhamet, sevgi ve yardım duyguları barındırır ve koruyarak sevme, sevecenlik anlamına gelir.

Özellikle böylesine sıra dışı, tarihsel, zor bir sürecin içerisinden geçtiğimiz Koronavirüs günlerinde nezaket, şefkat ve hoşgörü gibi benzer değerlerin önemi artıyor.  

İşte size konuyla ilgili kimi düşünceler;

Aslında hem nezaket, hem şefkat hem de hoşgörü tüm bunları kendimize verebildiğimiz zaman başkalarına verebileceğimiz hediyelerdir.

Kendinizle ilgilendiğiniz, kendinize zaman ayırdığınız zamanlar başkalarına da aynı şekilde iyi davrandığınızı, daha olumlu bir tutum içinde olduğunuzu hiç fark etmiş miydiniz?
Oysaki yemek yiyecek, doğru düzgün uyuyacak kadar bile zamanınızın olmadığı, sürekli var olan işlerin koşuşturmasında, yapılacak işlerin arasında sıkışıp kaldığınız zamanlara bir bakın. Farkına varmadan da olsa, çabuk sinirlendiğinizi, daha az hoşgörülü ve daha kolay strese girer  ve çevrenizdekilere karşı da daha duyarsız ve aldırmaz olduğunuzu göreceksiniz. Çünkü aynı şekilde kendinize karşı da duyarsız ve aldırmazsınızdır aslında, o zamanlar.

Yanlış yaptığınızda kendinize karşı nazik olun, bu herkesin başına gelir. Kendimize güvenmek demek aynı zamanda, başkalarına kendimiz hakkında hissettiğimiz öfke, hayal kırıklığı veya hoşgörüsüzlüğü yansıtmamak ve aslında kendimize duyuyor olduğumuz kızgınlığı başkalarına yüklememek demektir. Bu üzen ve yoran duyguları kendimiz dışındakilere yönlendirmek en başta rahatlatıcı gibi görünse de uzun vadede kendimize olan güveni sürekli zedeleyen bir sürecin içerisine alır bizi. Buradaki anahtar nokta kendimize karşı şefkat, hoşgörü ve nezaket göstermektir. Bunu yapabildiğimiz zaman kolaylıkla sorunun içerisinden çıkıp, çözüm için gerekli sorumluluğu da alabiliriz.



Liderlik ederken şefkatli olmak, takip ederken de nazik olmak önemlidir
Herkesin hayatı zorluklarla dolu. Bir konuda problem çıkaran bir kişinin sizin bilmediğiniz çok farklı bir sorun yüzünden o davranışı yapmış olduğunu öğrenseydiniz ona karşı eleştirilerinizde yine de o kadar acımasız olur muydunuz? Yoksa tam tersi o kişiyi anlayışla karşılar ve o sorunu için kendisine yardımcı mı olmayı isterdiniz?

Ancak şefkatli olabildiğimiz zamanlar paylaşılan insanlık durumlarını kabul edebiliyor, anlayışla karşılayabiliyoruz. Şefkat bizi nazik olmaya iter. Hatta bazen yanlışları insanların suratına direkt söylemek yerine susmayı tercih ederiz. Ve karşımızdaki kişiye, her şeyin yolunda olup olmadığına dair sorular sormak ve destek olabileceğimiz bir şey var mı öğrenmek için özel zamanlar yaratırız. Nezaket işte bu zamanlarda öne çıkar. Küçük nazik bir kahve ikramı veya yapacağımız küçük de olsa bir güzellik karşımızdaki ile bağımızı mutlaka kuvvetlendirecek, birbirimize karşı anlayışımızı geliştirecektir.

Başkalarına hizmet ettiğimiz, başkalarına nazik davrandığımız zamanlar bizi daha mutlu hissettiren zamanlardır.
Son yıllarda yapılan araştırmaların birinde katılımcılar, rastgele seçilerek 2 gruba ayrılmışlar. İlk gruptan 7 gün boyunca tanıdıkları yakınlarına veya hiç tanımadıkları kişilere karşı özellikle her zaman nazik olmaları istenmiş ve bu 7 gün boyunca nezaketten hiç taviz vermemeleri istenmiş. İkinci gruptan ise, 7 gün boyunca özellikle nezaket içeren her davranışa dikkat etmeleri ( kendilerinde veya çevrelerinde) ve bu davranışları gözlemlemeleri istenmiş.  

Ve çalışmaya katılan her iki gruptan kişilerin, çalışmanın gerçekleştiği bu 7 günün öncesinde ve sonrasındaki mutluluk hislerini derecelendirmeleri istenmiş. Sonuçta, araştırma, sadece aktif bir şekilde nazik davranan grupta değil, kendilerinde veya çevrelerindeki nezaket davranışlarını gözlemleyen gruptaki kişilerde de hatırı sayılır oranda mutluluk hislerinde artış olduğu sonucuna varmış.
Bu deneyi kendiniz için yapabilirsiniz. Kendinize 7 gün boyunca nazik olma ve çevrenizdeki nezaketi gözlemleme görevi verin ve sonra mutluluk hissinize bir bakın ne oluyor.

Seçiminiz her zaman nazik olmaktan yana olsun.
Kontrolü tam olarak sağlayabildiğimiz yegane kişi kendimiziz. Her zaman. Başka kimse konusunda böyle bir kontrol gücümüz yok. Çocuklarımız veya en yakınlarımız dahil. O zaman lütfen şunu bir düşünün; “Benim en iyi halim” demek ne demek? En iyi halimizi yaşamayı seçtiğimizde otomatik olarak daha nazik, düşünceli, başkalarına karşı daha hoş görülü ve şefkatli olduğunuzu göreceksiniz. Çok klişe ama bir o kadar da doğru, değişim kendimizle başlar.

Hizmet etmeyi, yardımı ve vermeyi, karşılığında bir şey almak için yapmayın
En saf haliyle nezakette bir izleyici veya bir beklenti yoktur. Nezaketi yaptığımız kişiyi kontrol altına almak veya karşılığında bize borçlu bırakmak gibi bir düşünce art niyet de yoktur.  Ve aslında nazik olduğumuzda, karşılığında hiçbir şey almasak dahi ödüller çok daha fazla doyurucudur. Yukarıdaki araştırma örneğindeki sonuçlar gibi. Kendimizle ilgili mutluluk hissindeki artış mesela. Üstelik karşımızdaki kişilerin de hayata, dünyaya bakışını olumlu yönde etkileyebilir, daha güvende hissetmelerini, daha barışçıl yaşamalarını sağlayabilir bu beklentisiz nezaket davranışları.

Nazik olma davranışımızı sürekli uygulama ile ancak geliştirebiliriz.
Antik Yunan’dan hikaye anlatıcısı Ezop’un “ Ne kadar küçük olursa olsun, hiç boşa giden bir nezaket eylemi yoktur” sözü durumu ne güzel açıklıyor. Rastgele yapılan kibarlıklar konusunda kendinizi iyi hissetmiyorsanız, bir de şunu deneyin; seçtiğiniz bir kişiye, küçük de olsa her gün bir kibarlık, iyilik yapın. Sonrada birkaç gün geçtikten sonra bunun sizin üzerinizdeki etkisine dikkat edin. İyilik ve nezaket konusunda daha fazla fırsatlar mı çıkıyor önünüze veya onları daha mı çok fark etmeye başladınız? Kendinizi daha hafif, daha nazik, daha hoşgörülü, daha şefkatli ve daha iyi hissetmeye başladınız mı?

Nezaket daha fazla nezaketi yaratır
Nasıl bir zorbalar grubu veya zorba bir patron veya lider genel olarak zorba davranışların artmasına ve çoğalmasına, zorba davranış kültürünün büyümesine neden oluyorsa, tam tersi de doğrudur. Kibar, nazik bir grup veya nezaketi ilke edinmiş bir lider, patron da genel olarak nezaketin yayılmasına ve nezaket kültürünün oturmasına neden olabilir. Sonuçta her birimizin içinde yaşadığımız kültürden etkileniyor olduğumuz bir gerçek. Birbirimize bakarak öğreniyor ve var olanı geliştiriyoruz. Neden cömert bir biçimde nezaketin, hoşgörünün ve sevecenliğin artmasına katkımız olmasın?

Nezaket her zaman kalıcı izler bırakır
Bir düşünün; Sizin yıllar sonra bile hatırladığınız, illa tanıdık bir kişi ile ilgili değil ama sizi iyi hissettiren anılarınız neler? İçlerinde kesinlikle birilerinin içten yardımı, desteği, güzel bir sözü veya sizi yüreklendiren, iyi hissettiren bir davranışı vardır.
E o zaman? Neden biz de aynılarını çevremizdekilere yapmayalım? Neden bunun bir kültür olarak yayılmasına katkı sağlamayalım? Siz de birinin sizi dudaklarında gülümsemeyle hatırlamasını istemez misiniz?

Kendimize, çevremize daha nazik, hoşgörülü, şefkatli ve sevecen davrandığımız sağlıklı günler dileklerimizle.

Not: MEd Melissa Brodrick, Nisan 2019 Harward Health’deki “The Heart and Science of Kindness” makalesinden esinlenilmiştir.

30 Mart 2020 Pazartesi

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ NASIL GÜÇLENDİRİRİZ?


Genel olarak diyebiliriz ki bağışıklık sistemi hastalıkların oluşumunda birincil koruma kalkanımızdır. Gelişmiş, güçlü bir bağışıklık kalkanı oluşturmak için kimi yaşam değişiklikleri yapmak çok iyi bir fikirdir.

Öncelikle unutmamak gerekir ki, bağışıklık sistemi tam da adının işaret ettiği şekilde bir sistemdir. Tek bir organı veya bölgeyi işaret etmez. Hala bilim adamlarının bağışıklık tepkileri ve sistemin birbirine bağlı unsurları arasındaki etkileşimleri konusunda bilmediği çok fazla şey var. Ancak diğer taraftan araştırılmış ve etkileri kanıtlanmış şeyler de çok.

Araştırmacılar, hem hayvanlarda, hem de insanlarda diyet, egzersiz, psikolojik stres ve diğer faktörlerin bağışıklık sistemi üzerine etkilerini uzun zamandır araştırıyorlar. Bu ve benzeri genel yaşam değişikliği stratejilerinin bağışıklık sistemimiz üzerine olumlu etkileri olacağı su götürmez bir gerçektir.

En temel değişiklikler;

-Sigarayı bırakmak

-Düzenli egzersiz yapmak

-Sağlıklı bir kiloda olmak, sağlıklı gıdalarla beslenmek

-Ölçülü alkol tüketimi yapmak

-Yeterli ve kaliteli uyku uyumak

-Elleri yıkamak ve enfeksiyonlardan kaçınmak (Şu Korona günlerinde enfeksiyondan nasıl korunacağımızı sıkça duyduk ve öğrendik. Ben bu yazıyı Korona günleri öncesinde planlayıp, bilgi topladığım için ve bu süre zarfında zaten konuyla ilgili bilgi bombardımanına uğradığınızı düşünüyor ve ek açıklama yapmamayı uygun görüyorum. Bu tür enfeksiyonlardan nasıl korunacağımızı biliyoruz artık ve mutlaka önlemlere dikkatlice uyalım).

-Stres ve kaygıyla iyi bir şekilde baş edebilmek


Unutmayın, sağlıklı bir bağışıklık sistemi, vücudumuza giren patojenlerle savaşıp onları yenebilir.




Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için mineral, vitamin ve eser elementlerce zengin bir beslenme biçimi esansiyeldir. Az yemek değil ama daha çeşitli ve zengin içerikli besinleri yemeyi mutlaka ihmal etmemeliyiz. Obezite de ne yazık ki kronik hastalıklara kapı açtığından, obez olacak kadar işlenmiş ve vücudumuza zarar veren kötü gıdaları tüketmememiz önemli.

Özellikle D, C vitaminleri, B, A, E grubu vitaminleri ve çinko, selenyum, demir, bakır, folik asit gibi eser elementleri alabileceğimiz besinleri tüketmeyi ihmal etmeyelim. Özellikle şu zorlu Korona virüs döneminde D ve C vitaminlerinin koruyu etkisinden sürekli bahsediliyor. Ek takviye olarak da almakta sakınca yok.

Stresin bağışıklık üzerindeki olumsuz etkisini hepimiz biliyoruz. Sanırım bir sonraki yazımız belirsizlikle ve stresle baş etme yöntemleri üzerine olacak.
Ayrıca ılımlı düzeyde yapılan düzenli egzersizin de kardiyovasküler sağlıktan, hormon salınımını düzenlemesine kadar pek çok faydası olduğunu biliyoruz. Bunlar da bağışıklık sisteminin güçlü olmasına katkıda bulunan bileşenlerdir.

Biliyorsunuz ki Mora Terapi’nin bağımlılık, kilo kontrolü ve strese yönelik Bach Çiçekleri ve Renk Terapileri ile yapılan duygu durum bozuklukları tedavileri tam da yukarıda saydığımız önlemlere yönelik. Mora Terapi biorezonans yöntemi ile tüm tedavilerde vücudun sağlıklı ve sağlıksız frekans bilgisi filtrelenip, vücudumuzdaki sağlıklı frekans bilgisi arttırıldığından zaten otomatik olarak bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor. Ayrıca  bağışıklık sistemini güçlendirmeye yönelik  özel programlarımız da ekstra cihazlar içinde mevcut, doktorlarımız tarafından kullanılıyor.  İlaveten tüm tedavilerimizde sağlıklı yaşam alışkanlıkları değişimi destekleniyor. Yukarıda saydığımız gibi sağlıklı beslenme, egzersiz, mineral, vitaminlerin vücutta yeterli olup olmadığı sağlık profesyonellerimiz tarafından sorgulanıyor, gerektiği durumlarda destek takviyeler öneriliyor. Kronik hastalığı olanlar, kronik hastalık tedavilerimizle güçlendiriliyorlar. Bu yüzden bu dönemde, sağlığınız için iyi çözümlerden biri olduğu konusunda aklınızın bir kenarında mutlaka bulunsun. Sizi ve sağlığınızı önemsiyoruz.

Kısacası bütünsel sağlığınızı önemsiyoruz. Toplum olarak, bu zorlu dönemi en kısa, en hasarsız, en sağlıklı şekilde atlatmak dileğiyle.

Yeterli miktarda su içmeyi ve uyku kalitesine dikkat etmeyi de lütfen unutmayalım.
Sağlıklı, mutlu nice günler, yıllar dileklerimizle.

6 Aralık 2019 Cuma

5 ELEMENT MÜZİK TERAPİSİNİN FAYDALARI


Müziğin terapatik amaçlarla kullanıldığını uzun zamandır biliyoruz. Duyguları hemen etkilemesi nedeniyle özellikle duygu durum bozukluklarında, stres ve depresyonu azaltmak veya önlemek amacıyla kullanılmaktadır.

Müziğin vücuttaki doğal endorfini de arttırdığına dair çalışmalar mevcuttur. Dolayısıyla aslında müzik terapisinin dünyanın pek çok yerinde uygulanması ve rehabilitasyon programlarına dahil edilmesi hiç şaşırtıcı değildir.

Ancak 5 Element Müzik terapisinin klasik batı müziği terapisinden çok farklı olduğu yönler vardır. Çin’in ilk tıbbi metinlerini içeren “The Yellow Empiror’s Clasical Medicine” kitabında 2300 yıl önce müziğin terapi olarak kullanıldığı yazar. Yani Çin Tıbbı’nın ilk zamanlarından beri müzik terapisi kullanılmaktadır. TCM içerisindeki müzik terapisinin rolü, 5 Element Teorisi ile doğrudan ilişkilidir.

5 Elementli Müzik terapisi vücut sistemleri içerisindeki değişimleri tanımlar, yani bir sistemler teorisidir. Vücut sistemlerindeki değişim, doğadaki 5 element ile sembolize edilir: Ağaç, toprak, ateş, metal ve su. Her bir element renkler, iç organlar, tatlar, mevsimler, iklimsel durumlar, duygular ve bir spesifik nota ile ilişkilendirilir.





İlginç olan, klasik Çin müziğinin de 5 element teorisinde geçen sadece bu 5 nota ile bestelenmekte olmasıdır. Bu notalar; gong, zhi, jiao, yu ve shang’tır. Genellikle klasik Çin enstrümanları olan gong, davul ya da flüt gibi enstrümanlarla icra edilirler. Dolayısıyla aslında klasik Çin müziği de 5 Element Müzik Terapisini kendiliğinden yapmaktadır.

Elementler ve karşılık geldiği durumlar şu şekildedir;
AĞAÇ:
Ağaç yeşil ve mavi renklerine mevsimlerden ilkbahara, rüzgara ve öfkeye karşılık gelir. Organ sistemlerindeki karşılığı safra kesesi ve karaciğerdir. Yani bu organ sistemlerini iyileştirir.
“Jiao” ağaçla ilgili notadır. Batı müziği sistemindeki “mi” notasına benzer. Bu nota depresyonu tedavi eder ve vücut enerjisi “qi”’nin düzgün şekilde işlev göstermesine yardımcı olur.
TOPRAK:
Bu element renklerden sarı, mevsimlerden yaz sonu, dalgın düşünceli duygu durumu ve nem ile ilişkilidir.  “Gong”, toprak elementiyle ilgili notadır. Klasik batı müziğinde “do” notasına karşılık gelir. Bu nota dalak ve böbrek organlarını güçlendirir.
ATEŞ:
Ateş elementi, kırmızı renge, mevsimlerden yaza, sıcağa ve neşe duygusuna karşılık gelir. Notası “zhi”’dir. Klasik batı müziğinde “sol majör” notasıyla örtüşür. Bu nota kalbi ve ince bağırsağı güçlendirir, besler.
METAL:
Metal elementi renklerden beyaz, mevsimlerden sonbahar, kuruluk ve keder duygusu ile ilişkilidir. Notası “shang”’tır. Klasik batı müziğinde bu “re” notasına karşılık gelir. Kalın bağırsak ve akciğeri koruma ve beslemeye yardımcı olur.
SU:
Su, siyah renge, soğuğa, kış mevsimine ve korku duygusuna karşılık gelir. Ayrıca böbrek ve mesane organlarıyla bağlantılıdır. Böbrekleri besleyip korurken, akciğerin ateşini azaltır. Notası “yu”’dur ve klasik batı müziğinde “la” notasıyla örtüşür.

5 Element müzik terapisinin sağlığa faydalarını araştıran çeşitli klinik çalışmalar mevcuttur. Kısaca 4 ana başlıkta bu faydalar şu şekilde özetlenebilir;
1-      Kanser Hastalarının yaşam kalitelerini arttırmaya yönelik faydaları vardır.

Konuyla ilgili 2013 yılında Çin’de bir grup hasta üzerinde bir araştırma yapıldı. Çalışma için 170 hasta 3 gruba ayrıldı. 5 Element Müzik terapisi alan 68 hasta, Klasik batı müziği terapisi alan 68 hasta ve hiç müzik dinlemeyen 34 hasta şeklinde.
Müzik grupları günde 30 dakika haftanın 5 günü ve toplamda 3 hafta boyunca müzik dinlediler. Araştırmacılar hastaların müzik tedavi öncesi ve sonrası Karnofsky Skoru ve Yaşam Kalite Indekslerini (Hostice Quality Life Indeks) değerlendirdiler. 5 Element Müzik terapisi dinleyen grubun her iki puanı da diğer gruplardan anlamlı derecede daha iyiydi.


2-      Mevsimsel affektif bozukluklarda etkilidir.

Mevsimsel Affektif Bozukluk (MDB) mevsimlerle birlikte nükseden duygu durum bozuklukları veya depresyon olarak da bilinir.  Bu durumdaki kişiler kötü bir halinden fazlasını yaşarlar. Majör depresyonun mevsimsel örüntüye bağlı olarak görülme halidir. Genellikle üzüntülü ruh hali ve düşük enerji ile karakterizedir. Ağlama eğilimi, yorgunluk, halsizlik, konsantrasyonda zayıflık, günlük aktivitelerde azalma, karbonhidrat ve şeker tüketimini arttırma gibi durumlar görülür.
Yine Çin’de 2014 yılında yapılmış bir çalışmada 5 Element Müzik terapisinin MDB’li yaşlı hastaları iyileştirmeye yardımcı olduğu bulundu. Toplamda 50 hasta seçildi. Bunun yarısı 5 Element Müsik Terapisi grubuna diğer yarısı da müzik dinlemeyen kontrol grubuna alındı. Element Müzik Terapisi grubu üyeleri 8 hafta boyunca haftada 1-2 saat kadar müzik dinlediler. Sonuçta 5 Element Müzik Terapisinin iç huzuru arttırdığını ve MDB rahatsızlığının yarattığı duygu durum bozukluklarını azalttığı sonucunu buldular.

3-      Depresyonu azaltıyor.
Klinik depresyon günümüz toplumlarında özellikle batı ülkelerinde neredeyse nüfusun %10’unu etkileyecek kadar fazla sayıda görülmektedir. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklerdekinin 2 katı kadardır. Depresyon hastaları genelde suçlu, umutsuz, öfkeli, huzursuz ve değersiz hissetmektedirler. Depresyon ayrıca ne yazık ki bağışıklık sistemini zayıflatmakta, sıklıkla diğer kronik hastalıklara kapı açmaktadır.
Amerika’da yapılan bir çalışmada 5 Element Müzik terapisinin depresyon bulgularını hayli azalttığı tespit edilmiştir. Bu çalışma 71 depresif öğrenci üzerinde yapıldı. 31’i 5 Element Müzik terapi grubuna alınırken 40 tanesi kontrol grubunda kaldı.
Araştırmacılar öğrencilerin tükürük kortizol seviyelerini ölçtüler. Ayrıca Ergenler için hazırlanmış olan “Depresyon Raporu Envanteri” kullanılarak katılımcılar değerlendirildi. Zaman içinde 5 Element Müzik grubunda olan katılımcılardaki tükürük kortizol seviyeleri ve test öncesine göre Envanter raporu puanları önemli ölçüde düştü.

4-      Kronik Yorgunluk Sendromunu azaltıyor
Kronik yorgunluk Sendromu, 6 aydan uzun süren şiddetli yorgunluk olarak tanımlanır. Rahatsızlığın diğer semptomları iştahsızlık, çabuk yorulma, depresyon, anksiyete, konsantre olma güçlüğü, uyku sorunlarıdır.
2015 Yılında Çin’de yapılan bir araştırmada toprak (gong) ve ahşap(jiao) notalarının birleşiminden oluşan lixujieyu tarifinin kronik yorgunluık sendromu semptomplarını belirgin bir biçimde azalttığı tespit edildi. Bu tedavi aynı zamanda hastalardaki kas eklem ağrılarını da hafifletti.
Çalışma için günde 2 kez (toplam 45 dak), haftanın 5 günü 5 Element Müzik terapisi uygulandı.

Özet olarak biliyoruz ki klasik batı müziği terapilerinin de Alzheimer veya Parkinson gibi hastalıkların tedavilerinde olumlu etkileri var. Dolayısıyla Müzik Terapilerini bütüncül bakış açısı içerisinde her zaman kullanmak hastalara fayda sağlıyor..

Kesin olan şu ki; 5 Element Müzik terapisi yapılan çalışmalardan gördüğümüz kadarıyla kanser hastalarının yaşam kalitesini arttırmak, Mevsimsel Affektif Bozukluk ve depresyonu azaltmak ve kronik yorgunluk sendromunu hafifletmek gibi önemli katkıları var.

Hazırlayan: Dilşad Çelebi

Kaynaklar:
Jon Yaneff, Doctor Health Press, CNP, 18.05.2017
Gong, C., “Musical Therapy in Chinese Medicine,” The Edge Magazine, August 1, 2014; 
http://www.edgemagazine.net/2014/08/musical-therapy-in-chinese-medicine/.
“Music Therapy and the Five Elements,” Be Well with QiGong, December 15, 2008; 
http://bewellqigong.blogspot.ca/2008/12/music-therapy-and-five-elements.html.
Liao, J. et al., “Effects of Chinese medicine five-element music on the quality of life for advanced cancer patients: a randomized controlled trial,” Chinese Journal of Integrative Medicine, October 2013; 19(10): 736-740, doi: 
10.1007/s11655-013-1593-5.
Liu, X. et al., “Effects of five-element music therapy on elderly people with seasonal affective disorder in a Chinese nursing home,” Journal of Traditional Chinese Medicine, April 2014; 34(2): 159-161, doi: 
10.1016/S0254-6272(14)60071-6.
Chen, C.J. et al., “The effects of Chinese five-element music therapy on nursing students with depressed mood,” International Journal of Nursing Practice, April 2015; 21(2): 192-199, doi: 
10.1111/ijn.12236.
Zhang, Z. et al., “Effect of Lixujieyu recipe in combination with Five Elements music therapy on chronic fatigue syndrome,” Journal of Traditional Chinese Medicine, December 2015, 35(6): 637-641, doi: 
10.1016/S0254-6272(15)30152-7.
Zhang, Y., “The Mysteries of Five Element Music Therapy,” Macho Zapp, November 19, 2016; 
http://www.machozapp.com/blog0/2016/11/19/the-mysteries-of-five-element-music-therapy, last accessed May 15, 2017.