meyve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
meyve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ocak 2023 Pazar

KIŞ AYLARINDA SPOR YAPMANIN FAYDALARI NELERDİR?



Sağlığımız yaşamımızın temel değişkenlerinin başında gelmektedir ve sağlıklı bir beden, sağlıklı bir zihin ve ruh daima özen gerektirir. Sağlığımız için yapacağımız en önemli eylemlerden biri harekettir. Kategorize etmeden ve az demeden devamlı olarak hareket etmek hepimiz için büyük bir gereksinimdir. Hareketsiz bir yaşam bize sağlıksız bir sonuç doğuracaktır. Örneğin fazla kilo ve obezite, diyabet, kalp damar hastalıklarının ve daha fazlasının temel sorunlarından biri beslenme biri de hareketsiz yaşamdır. Spor ve egzersiz yapmak; öncelikle fiziksel sağlığımız için, formumuzu korumak, kemik ve kaslarımızı güçlü tutmak için her yaşta önemlidir. 

Fiziksel sağlığımızın yanında ruhsal ve zihinsel sağlığımız için de spor ve egzersiz önemli bir fark yaratabilmektedir. Stres, depresyon, kaygı, özgüven eksikliği gibi sağlıksız duyguların ve sağlıksız duygu durumlarına bağlı olarak gelişen hastalıkların da önlenmesinde egzersiz ve spor büyük rol oynamaktadır.

 Hava sıcaklıkları düşmüş olsa da kış aylarında da spor yapmamız fiziksel ve zihinsel olarak dinç kalmamız ve sağlığımızı korumamız için oldukça önemlidir. Havaların soğuması ile birlikte spor yapma isteğinizde de düşüş olmuş olabilir. Ve aynı zamanda beslenmeniz de daha çok kalorili yiyeceklere yönelmişse spor yapmanız kaçınılmaz ve gerekli bir durum olmuş demektir. 


Kış aylarında spor yapmanın faydaları nelerdir?

Kış aylarında spor yapmak vücudu dinçleştirir. Kış ayları ile birlikte spor yapma şevkiniz azalmış olsa da; kendinizi daha enerjik hissetmeniz, vücudunuzu tembelleştirmemeniz ve sağlığınızı korunmanız için spor yapmanız oldukça önemlidir. Soğuk havaların gelmesiyle birlikte virüs ve bakteriler de artmakta ve buna bağlı olarak grip, soğuk algınlığı vb. hastalıklar da yaygınlaşmaktadır. Bunu önlemenin birincil yolu sağlıklı beslenme ise diğer en önemli etken de spor yapmak ve fiziki olarak dinç kalmaktır. Hareket anlamında bir kısıtlama ve sınıflandırma yapılmamalıdır. Açık havada sıkı giyinerek tempolu şekilde yapılan yürüyüşün de, bisiklet sürmenin de, yoga, pilates ve yüzmenin de vücut direnimize faydası büyük olacaktır.


Kış aylarında spor yapmak bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur. Kış aylarında hastalıklar yaygınlaşmakta ve insanlar bağışıklığını desteklemediği takdirde kolayca hasta olabilmektedir. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak, vücut direncimizi yükseltmek için spor ve egzersiz yapmak çok önemlidir. Bağışıklık sistemimiz dışarıdan gelen tehlikelere karşı bizi korumakla sorumlu olan sistemdir. Kış aylarında hastalıklardan korunmamız için de bağışıklık sistemimizin güçlü olması gerekir. İmkan olduğu sürece her gün en az yarım saat yürüyüş yapmak dahi bağışıklık sisteminizin güçlenmesine katkı sağlayacaktır. Bağışıklık sistemini olumlu yönde etkileyen bir etken de düzenli bir uyku ve beraberinde gelen dinlenmiş ve dinç bir beden ve zihindir. Düzenli bir uyku için ise düzenli spor yapmak önemlidir. Eğer uyku problemleriniz varsa ve düzensiz uykudan şikayetçiyseniz; düzenli spor yaparak uykunuzun da düzene girmesini sağlayabilirsiniz.


Kış aylarında spor yapmak, vücutta daha çok yağ yakımı olmasını sağlar. Kış aylarında soğuk havalarla birlikte vücut, yağı depolamaya daha yatkın hale gelmektedir. Yapılan araştırmalar kış aylarında, soğuk havada yapın egzersizin sıcak havada yapılan egzersizden daha çok yağ yaktırdığını ispatlamıştır. Bunun nedeni ise; kış aylarında kişi üşüdüğünde, vücut kalori yakan kahverengi yağ hücrelerinden faydalanmaktadır. Bu sayede hem enerji toplanmış hem de vücutta yağ yakımı gerçekleşmiş olmaktadır.



Kışın spor yaparak aynı zamanda fit bir vücut ile yaza hazır olarak girmiş olursunuz. Yaz aylarında hepimiz fiziğimizin daha iyi görünmesini isteriz. Bunun için de formumuzu korumaya yaz gelmeden, kış aylarında başlamak doğru olacaktır. Her gün, her mevsim spor ve egzersiz yapmak sağlığımız için önceliklerimizden olmalıdır. Kış aylarında spor yapmanız hem fiziki kondisyonunuzu korumaya hem hareket kabiliyetinizi arttırmaya yardımcı olacaktır. Aynı zamanda kış aylarında da spor yaparak yaza fit bir vücut ile girmiş olacaksınız.


SAĞLIKLI BİR BEDEN İÇİN PEMF TERAPİ!

Vücutta biriken toksinler hücrelerin geçiş yollarını tıkayarak hücreler arası enerji geçişine engel olur.  PEMF cihazı ise hücreler arası geçiş yollarını temizler, vücudu zararlı toksinlerden arındırır ve vücuttaki verimliliği artırır. PEMF cihazı bu sayede hem performans artırımı sağlar hem de hafif şiddette hücreleri sarstığı için fizik tedavi, ağrı tedavileri ve spor yaralanmalarında iyileşme sağlar. PEMF cihazı kişiye bütüncül bir sağlık anlayışı sunmaktadır.


14 Kasım 2022 Pazartesi

BETA GLUKAN FAYDALARI NELERDİR?

 


Beta Glukan Nedir?

Beta Glukan; yulaf, buğday, arpa gibi tahıllarda bulunan ve ekmek mayasının hücre duvarından elde edilen çözünür bir diyet lifi türüdür. Çözünür lif diye adlandırılan lif türleri suda çözünür ve kalın, jel benzeri bir madde ortaya çıkarır.

Beta Glukan vücudumuzda doğal olarak bulunmadığı için lif oranı yüksek gıdalar yoluyla ya da takviye yoluyla, Beta Glukan’ın sağlığımıza faydalarından üst düzey yararlanmamız mümkün olacaktır.

Diğer pek çok lif türünün olduğu gibi Beta Glukan’ın da takviye şekli bulunmaktadır.

Beta Glukan’ın Faydaları Nelerdir?

• Beta Glukan kalp sağlığını destekler. Araştırmalar sonucunda Beta Glukan içerikli gıdalar tüketildiğinde, takviyeler alındığında kalp ve damar sağlığını olumlu yönde etkilediği ispatlanmıştır. Beta Glukan etkili besinlerin tüketilmesinin LDL olarak adlandırılan kötü kolesterolü de düşürdüğü bilinmektedir.

• Beta Glukan, vücuda giren şekerin kan dolaşımı tarafından emilimini yavaşlatır. Bu sayede de kan şekerini düzenler ve kan basıncını dengelemeye de yardımcı olur. Yapılan çalışmalar; karbonhidrat içerikli yiyeceklere Beta Glukan ilave edildiği takdirde kan şekeri ve insülin seviyesini azaltacağını ortaya koymuştur. Aynı zamanda, yine yapılan araştırmalar sonucunda Beta Glukan ve diğer tahıl lifleri tüketiminin Tip 2 Diyabet hastalığına yakalanma oranını düşürdüğü açıklamıştır.

• Beta Glukan tüketimi ve takviyesinin bağışıklık sistemini enfeksiyonlara karşı koruduğu, güçlendirdiği ve bağışıklık sistemini uyardığı bilinmektedir. Beta Glukan takviyesi vücudumuzdaki akyuvar hücrelerini daha etkin hale getirmektedir. Böylelikle de bağışıklık sistemi dışarıdan gelebilecek grip, soğuk algınlığı, üst solunum yolu gibi enfekte durumlara karşı bir kalkan oluşturularak korunmaktadır.

Bağışıklık güçlendirme etkisi ile birlikte Beta Glukan’ın kanser hücreleriyle savaştığı da araştırmalarla ortaya konulmuştur.

• Aynı zamanda Beta Glukan içerikli takviyelerin kullanılması cilt sağlığına da iyi gelmektedir. Cilt sağlığını koruyucu etkisi olan Beta Glukan takviyeleri; antioksidan açısından oldukça zengindirler. Bu sayede de cildin yenilenme ve onarılma süresini kısaltır. Cilde nem verme özelliği de olduğundan orta yaşlar itibariyle oluşabilecek ince kırışıklıkları yok etmeye de yardımcı olabilmektedir.

• Beta Glukan, bağırsaklardan geçerken diğer yiyeceklerin geçişini yavaşlatır ve sindirim süresini uzatır. Bu sebeple de daha uzun süre tokluk hissi oluşturur. Beta Glukan bu özelliği sebebiyle zayıflamak ve kilo kontrolü sağlamak isteyen kişiler tarafından da rahatlıkla tercih edilebilmektedir.

Beta Glukan Hangi Besinlerde Bulunur?

• Yulaf

• Buğday

• Arpa

• Çavdar vb. lifli ve tam tahıllı gıdalar

• Deniz yosunu

• Fasulye

• Bezelye

• Mercimek

• Brokoli

• Tatlı patates

• Patlıcan

• Elma

• Çilek

• Kuru erik

Vücudumuz için faydalı bir lif/karbonhidrat türü olan Beta Glukan’ı hem gıdalar yoluyla tüketmeden önce hem de kapsül şeklinde takviye almadan önce mutlaka uzman bir hekime danışmanız ve eksikliğinin, vücudun ihtiyaç duyduğunun kanıtlanmasını sağlanmanız sonucunda doktor tavsiyesi ile kullanmanızı öneririz.


15 Ağustos 2022 Pazartesi

ANTOSİYANİN NEDİR?



Antosiyanin kelime kökeni olarak; Yunanca anthos (çiçek), kyanos (mavi) anlamına gelen iki kelimenin birleşmesiyle oluşmuştur.

Kelime anlamıyla da bağlantılı olarak antosiyaninler; bitki aleminde bulunan bir grup polifenolik pigmentlerdir.

Antosiyaninler; yine anlamıyla bağlantılı olarak bitkilere mavi, mor, kırmızı ve hatta siyah rengini verirler.

Antosiyanin içerikli meyve ve sebzeler hangileridir?

• Vişne

• Kiraz

• Çilek

• Böğürtlen

• Ahududu

• Nar

• Frenk üzümü

• Siyah havuç

• Siyah üzüm

• Kırmızı lahana

• Mor lahana

• Mor kuşkonmaz

• Kırmızı soğan

• Patlıcan

• Kırmızı pancar

• Kırmızı turp

• Tatlı patates

• Mürver

• Yaban mersini

• Mor mısır

Antosiyaninler aynı zamanda bir grup antioksidanlardır. Bu sebeple sebze ve meyvelere renk verme işleviyle birlikte pek çok faydası da bulunmaktadır. Güçlü antioksidan olan antosiyaninler biyotik ve abiyotik stres faktörlerine karşı koruma sağlamaktadır. Antosiyaninin diğer faydaları nelerdir inceleyelim:

• Antosiyaninin faydaları güçlü antioksidan etkileri olmaları temelinde şekillenir. Kısaca antioksidanlar en önemli özellik olarak vücudumuzda serbest radikal üretiminde görev alırlar. Ve bu sayede de pek çok hastalığa karşı bir kalkan oluştururlar. Örneğin; kalp ve damar hastalıkları, nörolojik hastalıklar, kanser, alzheimer...

• Antosiyaninler vücudumuzu virüslere karşı korumada da oldukça etkili maddelerdir. Son yıllarda hepimizin gündeminde olan ve hayatımızı olumsuz etkileyen coronavirüse ve farklı viral hastalıklara karşı kesin bir sonuç olmamakla beraber antiviral özellikleri sayesinde bir koruma sağladığı bilinir.

• Vücudumuzda pankreas salgı bezinin yeterli miktarda insülin üretememesi ya da üretilen insülinin etkili kullanılmadığı takdirde ortaya çıkan ve hayat boyu süren bir hastalık olan diyabete karşı etkili olduğu bilinen antosiyaninler; antidiyabetik etkisi sayesinde sindirilmemiş şekerin kana daha yavaş karışmasını sağlar.

• Dünyada hastalığa bağlı ölümlerin en yaygın sebebi olan ve yaygınlığı çevresel ve genetik faktörlere bağlı olarak günden güne artış gösteren kansere karşı alınabilecek bir önlem de antosiyanin tüketimi olacaktır. Antosiyaninlerin yapılan araştırmalar sonucunda kanser hücrelerini öldürücü etkisi olduğu bilinmektedir.

• Antosiyaninlerin görme problemi olan hastalarda iyileşme kaydedildiği bilinmektedir. Katarakt probleminde de lens saydamlığını arttırdığı bilinir.

• Günümüzün yaygın sorunlarından biri olan ve çocuk, genç, yaşlı herkesin sorunu haline gelen obeziteye karşı da antosiyaninin hormon değeri düzenleyici etkisi olduğu araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır.

 Antosiyaninden ve faydaları olduğundan bahsetmiş olsak da tüketmeden önce bir hekime danışmanızı tavsiye ediyoruz.


18 Temmuz 2022 Pazartesi

PROTEİNLERİN VÜCUDUMUZDAKİ GÖREVLERİ NELERDİR?




         PROTEİNLER

Proteinler aminoasit zincirlerinden oluşan organik bileşiklerdir. Yaklaşık 20 aminoasitten oluşan proteinlerin işlevleri aminoasit dizilimine göre değişkenlik gösterir. Proteinler vücudumuz için oldukça önemli yapı taşlarıdır. Yaşamsal pek çok faaliyetimiz proteinler sayesinde gerçekleşmektedir. Bir kısım proteinler insan vücudunda üretilemez ve besinlerden alınması gerekir. Proteinlerin vücudumuzda çeşitli fonksiyonları vardır ve mutlaka tüketmemiz gerekir.

Proteinlerin vücudumuzdaki görevleri nelerdir bahsedelim:

Proteinler vücudumuzda hasarlı doku onarımı ve yeni doku inşasında görev alır.

Kas gelişimi ve kas dokusunun korunmasında da proteinlerin etkisi büyüktür.

Proteinler çocuk ve gençlerin büyüme ve gelişmesinde önemli rol oynar.

Proteinler bağışıklık sistemini güçlendirmekle beraber virüs ve bakterilerden korunmamıza da yardımcı olur.

Proteinler vücudumuzda taşınması gereken moleküllerin taşınmasında da görev alırlar.

Cilt sağlığı alanında öne çıkan ve bir protein türü olan kolajen vb. yapıların üretimi de proteinler sayesinde olur.

Vücudumuzdaki sistemler için oldukça önemli olduğunu belirttiğimiz proteinler; metabolizmanın düzenlenmesini sağlar.

Proteinler vücudumuzda enerji üretimini de sağlarlar.

Proteinler çeşitli nedenler sonucu oluşan yaralanmaların daha hızlı iyileşmesine katkı sağlar.

Kan şekerini düzenlemeye yarayan insülinin yapısında da protein bulunur.

Proteinler yüksek tansiyon ve kolesterolün düzenlenmesine de yardımcı olmaktadır.

Hemoglobinin yapısında da bulunan proteinlerin kansızlığı önlediği de bilinmektedir.


Vücudumuzda üretilemediği için besinlerden almamız gereken protein hangi besinlerde bulunur?

Proteinlerin en çok bulunduğu besin grubu hayvansal gıdalar olarak bilinir fakat bununla beraber sebze ve meyvelerden de protein almak mümkündür.

Hayvansal proteinler

Yumurta

Süt ve yoğurt

Peynir

Kırmızı ve beyaz et 

Balık

Ton balığı 

Karides 

Bitkisel proteinler

Baklagiller (yeşil mercimek, bulgur...)

Yulaf 

Kinoa

Çiğ badem 

Yer fıstığı

Kabak çekirdeği 

Brokoli

Brüksel lahanası

Fasulye

Bezelye 

Kuşkonmaz

Mısır

Ispanak

Soya fasulyesi


Proteinin vücudumuz için gerekli olduğundan ve tüketmemiz gerektiğinden bahsetmiş olsak da özellikle hayvansal proteinlere karşı duyarlılığı olan kişilerin dikkat etmesi gerekmektedir. Protein içerikli diğer gıdalarda da alerji riski olduğundan kontrollü tüketim herkes için önemlidir.

Bununla beraber gebelikte protein alımı önemli bir konudur. Anne karnındaki bebeğin gelişimi için aşırıya kaçmadan protein kaynaklı besinler tüketmek önemlidir. 

Protein gereğinden fazla tüketildiği takdirde bazı sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Örneğin; kabızlık, kalsiyum ve kemik kaybı, kalp rahatsızlıkları, su kaybı...

Proteinin aşırı alımı zararlı olduğu kadar eksikliğinde de bazı problemler görülebilmektedir. Protein eksikliğinin belirtileri şunlardır: saçlarda kırılma ve dökülme, tırnak kırılmaları, cilt kuruluğu, yorgunluk hissi, uyku problemleri, vücutta ödem oluşumu ve ruhsal değişimler...

Bu belirtiler dikkate alınmadığı ve protein eksikliği devam ettiği takdirde çeşitli hastalıklar da görülebilmektedir. Protein eksikliği sonucu görülen hastalıklar ise şunlardır:

o Marasmus hastalığı: Bu hastalık genellikle çocuklarda, protein eksikliğine bağlı olarak kas, kemik ve yağ dokusu kaybı olarak ortaya çıkar.

o Kwashiorkor hastalığı: bu hastalık da yine çocuk ve gençlerde protein eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkar. Ve tedavi edilmediği takdirde fiziksel ve zihinsel gelişimi etkilemektedir.

o Organ yetmezliği

o Yetişkinlerde kas kütlesi kaybı

o Hormon bozuklukları

o Bağışıklık sisteminde zayıflama


Protein tüketiminde dikkatli olmalı ve mutlaka uzman bir doktora danışmalısınız.




19 Mart 2021 Cuma

Yaşamınızdaki Ağır Metallerin Farkına Varın!


Ağır metaller, yaşamımızda bulunan kimyasallara verilen addır. Aldığımız besinlerdeki metaller biz farkında olmasak da birçok kronik rahatsızlığa sebep olabilir ve vücudumuzda biriken ağır metaller sağlığımızı olumsuz yönde etkileyebilir. Vücutta fazla metal birikmesi sonucu en çok görülen belirtiler; uykusuzluk, anksiyete bozukluğu ve sindirim sorunlarıdır. Bu sorunlardan yola çıkarak farklı hastalıklara da yol açtığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Ağır metaller beyin hücrelerine de zarar verirler. Verdiği zararlar sonucunda hafıza zayıflığı yaşatırlar. Yaşamımızın her alanını etkileyen hafızamız fazla metale maruz kaldığı durumda zarar görebilir. Özellikle kurşun ve cıva nöronlara zarar verip stresi arttıran nörotoksinlerdendir. 

Öncelerde 'meslek hastalığı' olarak adlandırılan ve halk arasında bu şekilde bilinen ağır metal zehirlenmesi şimdilerde çok daha fazla insan için risk oluşturuyor. Ağır metallerden bahsedecek olursak, bunlar ; cıva, bakır,  nikel, kurşun,  çinko, kobalt, krom,  kadmiyum ve arseniktir. İlk önce havaya, sonra toprağa, dolayısı ile bitkilere en sonda insan ve hayvanların vücuduna giren ağır metaller, bunların dışında solunum yoluyla da vücuda girebilirler. Asit yağmurlarının suya ve toprağa karışmasıyla birlikte çok daha büyük kitlelere yayılırlar. Bu şekilde bir yayılmanın engellenmesi oldukça zordur ve özellikle göl ve ırmak sularına karıştığında tehlikeli bir boyuta gelmektedir. 

Ağır metaller ne yazık ki sadece havadan veya topraktan bizlere ulaşmıyor sigara dumanı sebze ve meyveler süt ürünleri ve konserve gıdalar yoluyla da vücudumuza taşınıyor.

Vücudumuza giren bu metaller depolanıp vücutta kalabiliyor. Olması gereken miktarda vücutta bulunan ağır metaller bizim için bir risk teşkil etmiyor. Ancak normalden fazla miktarda alındıklarında beyin ve sinir hücrelerinde zehir etkisi oluşturabiliyor.

Özellikle aldığımız besinlere karışan metaller arasında; cıva, alüminyum, kurşun, arsenik ve kadmiyum vardır. Ne yazık ki bu metaller vücuda en kolay yediklerimiz vasıtasıyla giriyor. Kireçli ve kirlenmiş sular sebebiyle vücudumuza direkt olarak arsenik giriyor, yıpranmış tavalar sebebiyle bakır, kirlenmiş suda yaşayan balıkları yememiz sebebiyle cıva alıyoruz. Gördüğünüz üzere bizler farkında olmadan istemeyerek bu metallere maruz kalıyoruz ve yine gözden kaçırdığımız sağlık sorunlarıyla karşılaşabiliyoruz.

En çok karşımıza çıkan ağır metal zehirlenmesi kurşun zehirlenmesidir. Kurşun, bitkilerin köklerinde, meyvelerin yüzeyinde ve yapraklarında bulunuyor. Bu sebepledir ki meyve ve sebzeleri yemeden önce dikkatli yıkayıp tüketmeliyiz, ancak bu şekilde vücudumuza girmesini büyük ölçüde azaltabiliriz.

Böyle bir duruma maruz kaldığımızda vücudumuzda giren kurşun yaklaşık olarak 30 yıl boyunca vücudumuzda kalıyor ve bizler etkilerini görüyoruz. Özellikle kemiklerde depolanan kurşundan  ömür boyu kurtulmamız zorlaşıyor. Yiyecek ve içecekler ile vücudumuza girip depolanan bir başka metalde kadmiyumdur. Özellikle suya karışan bu metal, zaman zaman toprağa da karışabiliyor. Bizlerde bitkiler yoluyla bu metali vücudumuza alıyoruz. Aynı şekilde suya karışan kadmiyumu yediğimiz balıklar yoluyla da almamız mümkün. 

Vücudumuza giren bu ağır metalleri birkaç test yoluyla tespit etmemiz mümkün. Bunlardan en çok tercih edileni ve ilki sayılan; kan testidir. Vücudumuz, ağır metale maruz kaldığında yüksek ölçüde kanda kalır. Eğer kanda metal belirlenirse yakın bir zamanda maruz kalınmış demektir. İkinci seviye ölçütü saç testidir. Metaller vücuda girdikten birkaç hafta sonrasında saçlarınızda kalır. Bu saç testi vücuttaki mineral dengesizliklerini tespit edebilir. Üçüncü ve son seviye ölçütü kemik testidir. Vücuttaki Kurşun miktarını belirlemek için kullanılır, çünkü kurşun kemiklerde birikir. Kısacası ağır metaller kalp hastalıklarından, parkinsona, hücresel sorunlara, depresyona ve hatta romatizma sorunlarına kadar birçok rahatsızlığa yol açabiliyor. Sağlığımıza her konuda özen göstermemiz gerektiği gibi ağır metaller konusunda da aynı özveriyi göstermeliyiz. Yediğimiz yiyeceklere ve içtiğimiz sulara dikkat etmemiz gerekir. Bol bol temiz hava almalı organik besinler tüketmeliyiz. Ağır metalleri vücuttan dışarı atmamıza yardımcı olabilecek yöntemler vardır. Bunlardan biri ağır metal detoksudur. Sarımsak yemek, düzenli sebze tüketmek, bitki çayı içmek vücudumuzu büyük ölçüde metallerden arındırabilir.




Mora terapi, Health scanner cihazıyla, elektro akupuntur yöntemiyle vücutta ağır metal var mı yok mu tespit etmektedir. Aynı zamanda yapılan şelasyon ile bu ağır metalleri vücuttan uzaklaştırmaya yardımcı olmaktadır. 

Son olarak ise ağır metal detoksu için oldukça önemli besin takviyelerinden bahsetmemiz gerekir.

Aşağıdaki yiyecek ve içecekler, dünya tarafından da bu konuda kabul görmüş, ağır metal zehirlenmesinin etkilerinden korunmak için rutin beslenme planımıza entegre edilebilir:


•        Brokoli

•        Brüksel lahanası

•        Kereviz

•        Kişniş

•        Lahana

•        Mantar

•        Fesleğen otu

•        Havuç

•        Ispanak

•        Pazı

•        Karalahana

•        Maydanoz

•        Narenciye (portakal, greyfurt, limon)

•        Sarımsak

•        Soğan

•        Spirulina

•        Zencefil

•        Zerdeçal


Yukarıdaki tüm besinlerin dahil edilebileceği ağır metal detoksuna yardımcı olabilecek besinlerden oluşan beslenme planı ve şelasyon terapisi ağır metalleri vücuttan uzaklaştırma yöntemlerinden bazılarıdır. Mora Terapi yönteminde ise yapılan elektro akupunktur testi ile vücudunuzda birikmiş ağır metaller tespit edilebilmekte ve ağır metal detoksu terapilerimizle birlikte yapılan şelasyon terapisi ile ağır metaller vücuttan uzaklaştırılabilmektedir. Ayrıca Health Scanner cihazımızla da ağır metal birikimi var mı yok mu rahatlıkla analiz edilebiliyor.  


Herkese ağır metalden uzak, sağlıklı günler!