İnsan sağlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İnsan sağlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Eylül 2022 Pazartesi

KARACİĞER YAĞLANMASI NEDEN OLUR?







 Karaciğerin Vücudumuzdaki Görevleri Nelerdir?

Karaciğer; vücudumuzda sağ kaburganın hemen alt tarafında bulunan ve kahverengi, süngerimsi yapıda olan bir organımızdır. Karaciğerimiz ince bağırsak ve safra kesesine bağlı olarak bulunur.

Vücutta sağlıklı işleyişin sağlanabilmesinde, her organımız gibi karaciğerin de rolü büyüktür. Sağlığımız için oldukça önemli olan karaciğerimizi sorunla karşılaşmaması ve sağlıklı kalması için korumamız ve çok dikkat etmemiz gerekmektedir.

Peki sağlığımız için oldukça önemli olan karaciğerimizin vücudumuzdaki görevleri nelerdir?

• Karaciğerin en önemli görevi, vücudumuza giren besinleri kandan ayırmasıdır. Karaciğer süngerimsi yapısı ve filtreleyici yapısı sayesinde vücuda giren zehirli ve toksik besinleri (alkol gibi) emer ve vücuttan atılmasını sağlar. Ayrıca yediğimiz yiyecekleri vücudumuzun kullanabileceği besinler haline getirir.

• Karaciğerin bir diğer önemli özelliği ise hormonların birçoğunun karaciğerden salgılanmasına imkan vermesidir. Ve sağlıklı bir karaciğer, hormonların düzenlenmesinde büyük rol oynar.

• Karaciğer aynı zamanda safra üretiminde bulunur ve üretilen bu sindirim sıvısı safra kesesinde depolanır. Safra sıvısı; yemek yenildiğinde ve sindirim olayında on iki parmak bağırsağına salgılanır. Safra sıvısı sayesinde sindirimde yağlar suda çözünür ve yağların ince bağırsağa erişip emilmesi sağlanır.

• Vücudumuzun olmazsa olmazlarından olan karbonhidrat, yağ, şeker, protein ve vitaminler karaciğerde depolanır ve lazım olduğunda kullanılır.

• Pek çok önemli proteinin sentezi de karaciğerde gerçekleşir. Örneğin; albümin, transferrin, seruloplazmin, haptoglobulin vb.

• Ve karaciğer kan şekerini ve vücut ısısını dengelemeye yardımcı olmaktadır.


Karaciğer Yağlanması Neden Olur?

Vücudumuzda önemli fonksiyonları bulunan karaciğerin her daim sağlıklı şekilde çalışması önemlidir. Karaciğerin sağlığının zarar gördüğü bir durum da karaciğer yağlanmasıdır.

Karaciğer yağlanması ya da diğer adıyla hepatik steatoz; karaciğer dokusunda beslenme ve hareketsizlik kaynaklı yağ birikmesi olayına verilen addır.

Karaciğerde belli ve düşük oranda yağ bulunması normal karşılanmakla birlikte, bu oran yükseldiğinde karaciğerin sağlığı bozulmaya başlar.

Vücudumuzda sindirim olayında ve zararlı maddelerin ayıklanmasında görevli olduğunu söylediğimiz karaciğerde, fazla yağ birikmesi karaciğer dokusunun iltihaplanmasına ve ilerleyen süreçte yara oluşmasına neden olabilmektedir.

Modern yaşantı ve onun getirileri olarak hareketsiz ve fiziksel aktiviteden uzak bir beden ve sağlıksız, zararlı yiyecek ve içeceklerin tüketiminin artması ile karaciğer yağlanması ve çeşitli kalp-damar rahatsızlıkları görülme oranı artmıştır.

Karaciğer yağlanması asemptomatik bir rahatsızlık olsa da ilerleyen evrelerinde cilt rahatsızlıkları ile kendin gösterebilmektedir. Karaciğer yağlanmasının belirtileri şunlardır:

• İştahsızlık

• Kilo kaybı

• Halsizlik ve yorgunluk

• Mide bulantısı ve kusma

• Sarılık

• Karın ağrısı ve şişlik

• Ciltte döküntü

• Kaşıntı

Karaciğer yağlanması çoğunlukla belirtisiz ilerleyen ve siroza çevrilen bir hastalıktır. Karaciğer bu belirtileri vermeye başladığında hastalık siroza evrilme yoluna girmiş olabilmektedir.

Karaciğer yağlanmasının ve ilerlediği takdirde sirozun ilaçla tedavisi mümkündür. Ve düzenli-sağlıklı beslenmeyle birlikte, hareket ve egzersiz de destekleyici faktörlerdir.

Karaciğer yağlanmasına karşı alınabilecek bazı önlemler ise şunlardır:

- Günde en az 30 dakika yapılan tempolu yürüyüş

- Ağırlıklı egzersiz ve kas egzersizi

- Rafine gıda tüketiminden kaçınma

- Alkol tüketiminden kaçınma

- Fazla yağlı gıdaları tüketmemek

- Sindirim sistemini zorlayacak ağır yiyecekler tüketmemek

- Metabolizmayı düzenleyecek Akdeniz tipi beslenme modelini uygulamak


27 Haziran 2022 Pazartesi

UYKU PROBLEMİNE MORA TERAPİ’DEN SAĞLIKLI ÇÖZÜMLER

 



Uyku, her insanın fiziksel ve zihinsel dinlenmesi için yaşaması gereken biyolojik bir süreçtir.

İyi ve kaliteli bir uyku sakin ve dinlenmiş bir beyin ve beden sunduğundan gündelik yaşamımızda da bizi davranışsal ve fiziksel olarak pek çok yönden etkilemektedir. Kendimizi daha iyi, mutlu hissetmemizi ve verimli bir gün geçirmemizi sağlayacak iyi bir uyku için bizim dikkat edebileceğimiz noktalar vardır.


   Daha İyi Bir Uyku İçin Öneriler

Düzenli beslenmek ve düzenli yaşamak mutlu bir hayatın anahtarıdır. Daha iyi bir uyku için de uykunun düzenli olması önemlidir. Biyolojik dengenin bozulmaması için her gün aynı saatte uyuyup uyanmak önemlidir. Her sabah aynı saatte uyanmak uyku düzeninin olmasını sağlar. 

Uyku öncesi uykuyu bozacak yiyecekleri tüketmekten kaçınmak önemlidir. Uykuya dalma süresini uzatan kafein içerikli çay, kahve ve nikotin içeren sigara gibi maddeler uyanık kalmayı sağlayacağından bunların tüketiminden kaçınmak uykuya daha kolay geçmenizi sağlayacaktır.

Kahve, sigara gibi maddelerin yanında alkol de bilinenin aksine uykuya geçmekle yardımcı olmayıp, uyku kalitesini bozabilmektedir. 

Yatak odasının aydınlatması da uykuya geçiş süresini ve uyku kalitesini etkileyen faktörlerden biridir. Uyku esnasında salgılanan melatonin hormonu yalnızca karanlıkta aktif olduğundan uyumaya çalışırken gece lambası da açık olmamalıdır. Uykuya hazırlık sürecinde yatak odasının karanlık, loş olmasını sağlamak daha çabuk uyumanıza yardımcı olacaktır.

Radyasyon yayan telefon, televizyon, bilgisayar gibi elektronik aletler uykuyu etkileyeceğinden yatak odasında bulundurulması ve yatakta bu cihazlara bakılması uyku problemine sebebiyet vereceğinden bu davranışlardan kaçınılması doğru olacaktır. 

Oda sıcaklığı da uyku problemine sebep olabilmektedir. Uykuya dalmak için uygun oda sıcaklığı 21-22 derecedir.

Fiziksel aktiviteler yapmak sağlığımız için oldukça önemli olmakla beraber uyku öncesi ağır fiziksel aktiviteler yapmak da uyku problemine neden olacaktır. 

Uyku sırasında salgılanan melatonin hormonunun salınımı 21.00-23.00 saatleri arasında artmaya başlar. Bu nedenle bu saatler arasında uykuya dalmış olmak önemlidir. Gece 02.00-04.00 saatleri arasında da melatonin hormonunun salınım seviyesi üst düzeye ulaşır.

Yatağa yattıktan sonra uyku problemi olanların yatakta en fazla 45 dakika kalması doğrudur. 45 dakikada uykuya geçilemediği takdirde yataktan kalkıp sakin bir kitap okumak ya da hareketli olmayan yavaş bir müzik dinlemek uyku problemine çözüm olabilecektir.

Kişinin geçmişte yaşadığı olaylar, travmaları ve güncel olarak yaşadığı bazı olaylar psikolojik olarak onu etkileyebilmektedir.

Kaygı, depresyon, bipolar bozukluk gibi duygu durum bozuklukları kişiyi ruhsal ve fiziksel olarak pek çok yönden olumsuz etkilemektedir. Duygu durum bozuklukları aynı zamanda uyku problemine de sebep olabilmektedir.

Sağlıklı bir zihin ile uyku problemlerinden kurtulabilmek mümkündür.

 

DUYGU DURUM BOZUKLUKLARININ TEDAVİSİNDE MORA BACH ÇİÇEKLERİ TERAPİSİ 

  Mora Terapi Bach Çiçekleri Terapisi, kişinin zihnindeki tüm olumsuz duygu düşüncelerden kurtulmasına yardımcı olur. Bu duygular örneğin; mutsuzluk, ilgi eksikliği, çaresizlik, öfke, nefret vb.dir. 

Zihnin ve ruhun sağlıklı olmadığı bir durumda bütünsel sağlık düşünülemez. Mora Terapi Bach Çiçekleri Terapisi de tam bu noktada daha sağlıklı, mutlu ve dingin bir zihin ve ruh için çalışır. Ayrıca Mora Terapi seanslarında kişiden olumsuz düşüncelerin uzaklaştırılmasının yanı sıra sağlıklı beslenmeye de yöneltme yapılır. Bu sayede kişi ruhen ve bedenen sağlığına kavuşur ve bütünsel olarak bir denge sağlanmış olur.


5 Mart 2021 Cuma

Hareketsiz Yaşamın İnsan Sağlığına Zararları


HAREKETSİZ YAŞAMIN İNSAN SAĞLIĞINA ZARARLARI

Yaşamımızın en temel değişkenlerinden olan sağlığımız, sürekli dikkat ve özen gerektirir. Kötü alışkanlıklardan  uzak durmak, dengeli ve düzenli beslenmek, düzenli egzersiz ve spor yapmak sağlığımızı korumamızın başlıca gerekliliklerindendir. 

Peki hareketsiz yaşamın sağlımızı ne ölçüde etkilediği konusunda yeterli bilgiye sahip miyiz? Ne yazık ki sağlımızı etkileyen baş faktörlerden biri; hareketsizliktir. Günümüzde, teknolojinin değişmesi ve gelişmesinin sağlamış olduğu konfor tüm insanları uzun süren bir hareketsizliğe sürükledi. Hareketsizlikle birlikte insanlarda hem motivasyon kaybı hem de sağlık sorunları ortaya çıkmaya başladı. 

Fiziksel aktivitenin eksikliği hem kendi sağlığımızı hem de toplumun genel sağlık düzeyini kötü etkilemektedir. Özellikle masa başında çalışan kişiler için,  hem iş yoğunluğu hem de zamansızlık  hareketsiz yaşama kapılarını açıyor diyebiliriz. Yıllar önce makineleşme yokken insanoğlu kas gücünü kullanarak hayatını idame ettiriyordu. Ancak günümüzde tabiri caizse her şeyin her işin bir kolayı var. 

Günlük yaşamımızda ihtiyacımız olan birçok şeyi teknolojinin bize sağladığı imkanlarla çok daha kısa sürede gerçekleştirebiliyoruz. İyi anlamda hayatımızı fazlasıyla kolaylaştıran bu makineler, kötü anlamda bizleri tembelleştiriyor. Buna bağlı olarak da hareketsizlik, sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor.

Yaptığımız düzenli egzersizlerin insan vücuduna ve sağlığına olan etkisi bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Düzenli egzersiz yapmanın kas, kemik gelişiminden, solunum sindirim sistemine sayamayacağımız kadar çok katkısı vardır. Dünya olarak büyük bir salgına mücadele ettiğimiz şu günlerde ne yazık ki baş düşmanımız olan hareketsizlik, istemesek de bir çoğumuzun hayatına yerleşti bile.

Hareketsizlik, kas gücümüzü zayıflatıp vücut direncimize ve dayanıklılığımızı düşürür.  Özellikle bel kaslarından başlayan zayıflama, kamburlaşmayı da beraberinde getirir. Duruş bozuklukları, baş, boyun ve bel ağrılarının çoğu yetersiz fiziksel aktiviteden kaynaklanmaktadır. Bu ağrılarla birlikte direncimizi kaybedip, günlük rutin işlerimizi bile çok zor gerçekleştirir hale geliriz. Hareketsiz yaşam sadece yaşam kalitemizi düşürmekle kalmaz, vücudumuzdaki  oksijen seviyemizi de düşürür. Bu durumda kalp daha yavaş atmaya başlar ve kalp kası güçsüzleşir. 

Düzenli egzersiz yapmak görüldüğü üzere kalbimiz için de çok büyük bir önem arz ediyor. Hayatımıza hareket katarak, egzersiz yaparak kalbimizi güçsüz düşmekten kurtarabilir, kalp atış hızımızı arttırabilir, güçlü kalp damarlarına sahip olabiliriz. Hareketsiz ve yavaş tempolu bir hayat aynı zamanda strese de neden olabilir. Uzun süre oturmak ve uzanmak bacak sağlığımız içinde risklidir. Hareketsizlik, bacaklarımızdaki kan dolaşımını yavaşlatıp varis oluşmasına sebep olur. Özellikle 50 yaş üstü insanlarda bu duruma sıkça rastlanır. 

Hareketsiz yaşamın insan sağlığına kötü etkilerinden biri de sindirim sistemimiz için bir tehdit unsuru oluşturması. Uzun süreli hareketsizlik bağırsak hareketlerimizi yavaşlatır ve sindirim sorunlarını ortaya çıkarır. Bununla birlikte yediğimiz besinlerin vücuttan atılması zorlaşır. Bu da fazla kiloya ve uzun vadede  obeziteye sebep olur. 

Yine hareketsiz yaşam, kemik erimesi, diyabet gibi sağlık sorunlarının da başında gelir. Hareketsizliği bir yaşam biçimi haline getirenler, sağlıklarını ne şekilde bir tehlikeye attıklarının farkında değiller. Tüm yaş gruplarından bireyler zamanlarının büyük bir kısmını televizyon, telefon, tablet, bilgisayar başında geçiriyor.  Ve çoğu insanda bu durum bir bağımlılık haline geliyor. Öğrenme çağında olan çocuklar için bu oldukça tehlikeli bir unsur. O yaşlarda edinilen alışkanlıklar küçük yaşlardan itibaren hareketsizliğe ve sağlıksız yaşama sebep oluyor. Sokaklarda yaşıtlarıyla birlikte vakit geçirmesi oyun oynaması gereken çocuklar, teknolojinin kurbanı olup tüm günlerini ellerindeki tabletlerle geçiriyor.  Yine ergenlik çağında veya 20’li yaşlarda ki kişilerde sosyal medyanın etkisi altında kalıp zamanlarını teknolojik cihazlarla heba ediyorlar. 

Teknolojinin büyüsüne kapılıp sağlımızı riske atmamalı mutlaka her gün 1 saat yürüyüş veya yavaş tempolu egzersiz yapmalıyız. Örneğin; kısa mesafe gideceğimiz yerlere araçla değil yürüyerek gitmeyi tercih etmeliyiz. Telefonlardan tabletlerden uzak, biraz kendimize zaman ayırmalıyız. Unutmamız gereken en önemli şey, alışkanlıkların tekrarlarla kazanıldığı ve erken yaşlarda edindiğimiz her olumlu alışkanlığın ileri ki yaşlarda bizlere kolaylık sağlayacağıdır.