beslenme alışkanlıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
beslenme alışkanlıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ocak 2025 Pazar

Metabolizmanızı Harekete Geçirin: Enerjik ve Fit Bir Yaşamın Sırları!

 



Metabolizmanızı Harekete Geçirin: Enerjik ve Fit Bir Yaşamın Sırları!

Metabolizma, vücudunuzun enerji üretme ve kullanma hızını ifade eder. Gündelik hayatta daha enerjik hissetmek, fazla kilolardan kurtulmak ya da formda kalmak için metabolizmanızı hızlandırmak çok önemlidir. Peki, metabolizmanızı harekete geçirmek için hangi adımları atabilirsiniz? İşte, enerjik ve fit bir yaşam için kullanabileceğiniz etkili yollar!

1. Doğru Besin Seçimleri Yapın

Bazı gıdalar, metabolizmanızı hızlandırmak için birebirdir. Protein ağırlıklı beslenmek, vücudunuzun sindirim işlemleri için daha fazla enerji harcamasını sağlar. Özellikle tavuk, balık, yumurta ve baklagiller gibi protein kaynakları bu anlamda önemlidir. Ayrıca, acı biber gibi baharatlı yiyecekler de metabolizmanızı tetikleyebilir.

İpucu: Yeşil çay ve kahve gibi içecekler, doğal yollarla metabolizmanızı hızlandırmanıza yardımcı olabilir.

2. Düzenli Egzersiz Yapın

Metabolizmanızı hızlandırmanın en etkili yollarından biri fiziksel aktivitelerdir. Kardiyo egzersizleri, kalp atış hızınızı artırarak daha fazla kalori yakmanıza yardımcı olur. Ancak, kas kütlenizi artıracak ağırlık çalışmaları da dinlenme sırasında metabolizma hızınızı yüksek tutar.

İpucu: Haftada en az 3-4 gün, 30-45 dakika orta şiddetli egzersiz yapmaya özen gösterin.

3. Uykunuzu Düzenleyin

Yetersiz uyku, metabolizma hızınızı olumsuz etkileyebilir. Kaliteli uyku, vücudunuzu yenileyerek hormon dengelerinizi korumanıza yardımcı olur. Özellikle gece uykusu, leptin ve ghrelin gibi iştahı düzenleyen hormonların üretiminde kritik bir rol oynar.

İpucu: Her gece 7-9 saat uyumaya dikkat edin ve uyku ortamınızı karanlık ve sessiz hale getirin.

4. Yeterli Su Tüketin

Su, vücut işlemleri için hayati bir rol oynar. Yeterli miktarda su içmek, metabolizmanızın verimli çalışmasına destek olur. Özellikle yemeklerden önce su içmek, hem metabolizma hızını artırır hem de tokluk hissi sağlar.

İpucu: Günlük 2-3 litre su tüketmeye çalışın. Su tüketimini arttırmak için içine limon veya nane ekleyebilirsiniz.

5. Stresten Uzak Durun

Kronik stres, kortizol seviyelerini yükselterek metabolizmanızı yavaşlatabilir. Stresten uzak durmak, vücudunuzun dengede kalması için çok önemlidir. Yoga, meditasyon veya nefes egzersizleri gibi rahatlatıcı aktiviteler, hem zihinsel hem de fiziksel sağlığınıza katkı sağlar.

İpucu: Her gün 10-15 dakika ayırıp sakinleşme teknikleri uygulayabilirsiniz.


Metabolizmanızı hızlandırmak ve daha enerjik bir yaşam sürmek için bu basit adımları hayatınıza dahil edebilirsiniz. Daha kalıcı ve etkili bir destek arıyorsanız, Mora Terapi ile metabolizmanızın çalışma dengesini destekleyerek sağlıklı bir yaşamı benimseyebilirsiniz.

Enerjik, dengeli ve fit bir yaşamın anahtarı sizin elinizde!


*Bu yazı bilgi vermek amaçlı yazılmıştır. Sağlığınız için en doğru bilgilere ulaşmak için uzman bir hekiminize mutlaka danışmanızı öneriyoruz.

6 Ocak 2025 Pazartesi

Kış Aylarında Sağlıklı Beslenmenin 5 Yolu

 



Kış Aylarında Sağlıklı Beslenmenin 5 Yolu

Soğuk havaların kendini hissettirdiği kış ayları, bağışıklık sistemimizin ekstra desteğe ihtiyaç duyduğu bir dönemdir. Bu mevsimde sağlıklı beslenmek, hem vücudumuzu hastalıklardan korumak hem de enerji seviyemizi yükseltmek için çok önemlidir. Ancak, kış aylarında sağlıklı beslenmek, doğru tercihler ve stratejilerle mümkün olur. İşte bu mevsimde dikkat etmeniz gereken sağlıklı beslenme yolları:


1. Mevsimsel Besinleri Tüketin

Kış sebze ve meyveleri, vitamin ve mineral açısından oldukça zengindir. Balkabağı, kereviz, ıspanak, pırasa ve lahana gibi sebzeler; portakal, mandalina, nar ve elma gibi meyveler bu dönemde ön plana çıkar. Bu besinler, hem bağışıklığı destekler hem de vücudun ihtiyacı olan antioksidanları sağlar.

İpucu: Sebzeleri haşlama veya fırında pişirme gibi az yağ kullanan yöntemlerle hazırlayarak daha sağlıklı hale getirebilirsiniz.


2. Probiyotik Gıdalara Yer Verin

Bağışıklığın büyük bir kısmı bağırsak sağlığına bağlıdır. Kefir, yoğurt, turşu gibi probiyotik açısından zengin gıdalar, kış aylarında bağırsak florasınızı düzenler ve enfeksiyonlara karşı daha dirençli olmanızı sağlar.

İpucu: Probiyotiklerin etkisini artırmak için prebiyotik içeren muz, soğan ve sarımsak gibi gıdaları da tüketin.


3. Su Tüketimini İhmal Etmeyin

Soğuk havalarda susuzluk hissi daha az olur, ancak bu vücudunuzun su ihtiyacını karşılamanız gerektiği gerçeğini değiştirmez. Yeterli su tüketimi, toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur ve cilt kuruluğu gibi kışın yaygın sorunların önünü geçer.

İpucu: Gün boyunca yeterli su içemiyorsanız, özellikle kış mevsimine uygun bitki çayları veya bir dilim limon eklenmiş su tüketmeyi deneyin.


4. Başırılı Protein Seçimleri Yapın

Kış aylarında vücudun enerjisini koruması için protein önemlidir. Tavuk, hindi, balık gibi yağsız protein kaynaklarının yanı sıra, baklagiller, ceviz ve badem gibi bitkisel proteinler de diyetinizde yer almalıdır.

İpucu: Haftada en az iki kez omega-3 yağ asitleri açısından zengin olan somon gibi balıkları tüketmeyi hedefleyin.


5. Vitamin ve Mineral Alımına Dikkat Edin

D vitamini eksikliği, kış aylarında özellikle yaygındır. D vitaminini desteklemek için günün erken saatlerinde dışarıda zaman geçirmeye çalışın ya da düzenli balık tüketimi yapın. C vitamini ise bağışıklığı destekleyen önemli bir faktördür; narenciye türlerini daha fazla tüketebilirsiniz.

İpucu: Çinkonun da bağışıklığı destekleyen etkisini unutmayın. Kuruyemişler ve tahıllar çinko içeriği ile öne çıkar.


Kış aylarında sağlıklı beslenmek, sadece fiziksel sağlığınızı değil, ruh halinizi de iyileştirir. Bu süreçte, Mora Terapi ile sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanarak, vücudunuzu toksinlerden arındırabilir ve çok daha enerjik bir yaşam tarzına adım atabilirsiniz.


*Bu yazı bilgi vermek amaçlı yazılmıştır. Sağlığınız için en doğru bilgilere ulaşmak için uzman bir hekiminize mutlaka danışmanızı öneriyoruz.

13 Temmuz 2018 Cuma

SU İÇMEK İÇİN MÜKEMMEL 4 ZAMAN


Gün içinde yapılan egzersizler, kilonuz, yaşadığınız yerin hava durumu ve cinsiyete bağlı olarak günlük su içme miktarı değişmektedir. Bunu hesaplayarak günlük içme miktarınıza bağlı kalarak su içmelisiniz. Ortalama bir hesap yapmak gerekirse; her bireyin günde en az 2,5 litre su içmesi gerekir. Yüksek ateş, ishal ve kusma gibi hastalık zamanlarında ise; ekstra su içmeye önem verilmelidir.
Elbette; susadığınızı hissettiğiniz her zaman su içebilirsiniz. Ancak günün bazı zamanlarında mutlaka su içerek; vücudunuza daha özenli davranmış olursunuz. Sizlere, ‘su içmek için 4 mükemmel zaman’ listesi hazırladık ve bazı püf noktalara değindik.



1.    Uyandıktan sonra
Her insanın güne başlama şekli farklıdır. Belki uyanır uyanmaz kahvaltı edenlerdensiniz, belki güne kahve içerek başlayanlardansınız, belki gözünüzü açar açmaz giyinip çıkanlardansınız, belki de güne erkenden başlayıp beslenmenize dikkat edip spor yapanlardansınız. Sağlıklı bir yaşam ve güne zinde başlamak için vücudun ana yakıt deposu su ile başlamak en doğrusu olur.
Uyandığınızda yarım litre (2 su bardağı) içmek iç organlarınızı harekete geçirir ve sindirim sisteminizde birikmiş toksinleri temizler. Uyanıp su içtiğiniz zaman ile kahvaltı zamanı arasında en az 20 dakika ayırmaya özen gösterin.

2.    Uyumadan önce
Uyumadan önce içilen bir bardak su ile beyin kanaması ve kalp krizi önleniyor. Vücudunuzu dinlenmeye hazırlayan bu bir bardak su ile böylece bazı hastalıklardan da korunmuş oluyoruz.

3.    Yemek yemeden önce
Yemek yemeden yarım saat önce içilen bir bardak su sindirime yardımcı olur. Aynı zamanda; doygunluk hissi vererek aşırı miktarda yemek yemenizi önler ve yemek sırasında susuzluğu önler. Yemek sırasında içilen su şişkinlik yaratacağından dolayı bunu önermiyor ve yemek öncesinde su içilmesini tavsiye ediyoruz.

4.    Duş almadan önce ve sonra
Duş almadan önce içilen bir bardak su; tansiyonun yükselmesini önler. Sodyum ve potasyum gibi mineraller duşta iken buharlaşma nedeniyle kayba sebep olur. Bu nedenle duştan sonra mutlaka su hatta mineralli su içmek gerekiyor.

Mora terapi yöntemiyle yapılan tüm terapilerimiz genel detoks protokolüne dayandığından, danışanlara mutlaka bol su içmeleri önerilir. Danışanlara su içme alışkanlığının kazandırılması tedavinin etkinliğini artırabilmek ve sonrasında daha sağlıklı bir yaşam sürdürebilmelerini sağlamak adına önemlidir.

25 Eylül 2014 Perşembe

Beslenme Çantasından Cevizi Eksik Etmeyin

Okulların açılmasıyla birlikte ailelerin, yaz tatildeyken bazı değişikliklere uğrayan alışkanlıkları tekrar düzene sokmaları gerekiyor. Özellikle besleme bu konuda büyük önem taşıyor.  Çocukların gerek sağlıklı ve düzenli beslenmesi, gerekse okul başarılarını bir basamak üste taşıması için yiyip içtiklerine çok dikkat edilmesi gerekiyor. Kahvaltının çocuklar için en önemli öğün olduğunu söyleyen Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Yeşim Çelik, okul çağı çocuklarda beslenme hakkında bilgi verdi.
Anne-baba çocuğa örnek olmalı
Yaz tatilinde kazanılan yeni alışkanlıklar (uyku saatlerindeki değişiklikler, sabah geç kalkıldığı için kahvaltı saatinin sarkması ya da öğle yemeğinin atlanması, sıvı tüketiminin ve ara öğünlerin azalması) okulların açılmasıyla yerini; yeterli, dengeli ve düzenli beslenmeye bırakmalıdır.  Yetersiz ve düzensiz hale gelen bu beslenme alışkanlıklarını düzenlemede, anne babalara büyük iş düşmektedir. Çocuğu zorlayarak veya ödül-ceza yöntemiyle değil; mantıklı bir şekilde anlatarak ve onlara örnek olarak düzeni sağlamak gerekmektedir. Çocukların duyduklarından ziyade gördüklerini uyguladıkları unutulmamalıdır.
Kahvaltı alışkanlık haline gelmeli
Çocuklar için kahvaltı en önemli öğündür. Sağlıklı bir kahvaltı, çocukların güne zinde başlamasını sağlamakta, gün içerisinde yapılan faaliyetlerin; anlama, algılama, anımsama ve verimli bir şekilde olması açısından büyük önem taşımaktadır. Kahvaltının ebeveynlerin gözetiminde, okula gitmeden yapılması önerilmektedir. Dengeli bir kahvaltının çocukların okul başarısında olumlu etkileri vardır. Kahvaltı yapılmadığı durumlarda yorgunluk, dikkat dağınıklığı, baş ağrısı ve okul başarısında düşmeler gözlemlenir. Bu nedenle kahvaltıyı alışkanlık haline getirmek gerekmektedir.

Beslenme çantasından cevizi eksik etmeyin
Dengeli bir kahvaltıda; peynir, yumurta, tahıllı ekmek, domates, salatalık, maydanoz, biber gibi yeşillikler ile dilimlenmiş taze meyveler mevsimine uygun olarak bulundurulmalıdır. İçecek olarak da taze sıkılmış meyve suyu ve süt tercih edilmelidir. Ceviz, kahvaltılarda olması gereken, içeriğindeki yağ asitleri ile beyin gelişimine yardımcı bir besindir. Pekmez, bal, fındık ezmesi veya reçel de çocukların günlük enerjilerine katkıda bulunabilecek karbonhidratlı besinlerdir. Bazen çeşitlilik sağlamak için çocuklara kahvaltılık gevrekler de verilebilir. Yanına taze sıkılmış meyve suyu, taze dilimlenmiş meyve, ceviz ve fındık eklenirse kahvaltı daha yeterli hale gelecektir. Çocukların sıkılmamaları açısından bazen kahvaltıda peynirli veya sebzeli gözleme, börek veya simit de verilebilir.
Öğle yemeğinin evde hazırlanması önemli
Çocuğun okulda geçirdiği vakitlerde beslenme olanaklarını çok iyi tanımak gerekmektedir. Bazı okullar tabldot seçenekleri sunmakta, bazı okullarda ise fastfood tarzı yemeklere çocuklar çok rahat ulaşmaktadır. Ayrıca toplu beslenme yapılan yerlerde çıkan yemekler, çocukların damak tadına uygun olmayabilir ya da alışkın olmadıkları yemekleri tüketmek istemeyebilirler. Bu konuda çocuk asla suçlanmamalıdır. Aileler, okulda hazırlanan menüleri kontrol ederek, çıkan yemekler konusunda fikir sahibi olabilir ve çocuğun öğle yemeğini tüketmek istemediği durumlarda evden götürmesi sağlanabilir. Bu durumda, tavuklu, peynirli, ton balıklı sandviçler hazırlanabilir; yanına salata, ayran, süt veya meyve suyu gibi alternatifler sunulabilir.
Ara öğün yapmayan çocuklar daha çok abur cubur tüketiyor
Vaktinin büyük kısmını okulda geçiren çocukların beslenme çantasına sağlıklı atıştırmalıklar konulmalıdır. Aşırı yağlı, şekerli, tuzlu yiyeceklerden ve gazlı içeceklerden uzak durulmalı; bunların yerine süt, yoğurt, taze meyve, meyve suyu,  kuru yemiş, kuru meyve, peynirli sandviç, evde yapılmış kek ya da kurabiye gibi atıştırmalıklar tercih edilmelidir. Yapılan araştırmalar, ara öğün yapmayan çocukların abur cuburu daha çok tükettiğini, ana öğünleri de kimi zaman atladıklarını göstermektedir.
Akşam yemeklerinde et ve sebze tercih edilmeli
Akşam yemeklerini çocuğunuzla yemeniz, sadece porsiyonunu doğru ayarlamanız gerekmektedir. Akşam yemeklerinde et ile pişirilen sebze yemekleri; süt grubundan ayran ya da yoğurt; tahıl grubundan ise pilav, makarna ya da ekmek eksik edilmemelidir. Özellikle kalsiyum içeriği fazla olan süt ve süt ürünleri çocuğunuzun kemik ve diş gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Sebze yemeği ile vitamin, mineral ve karbonhidrat ihtiyacı karşılanır. Çocukların sağlıklı beslenmesi için gerekli porsiyon yetişkinlerin ortalama 1/3′ü kadardır. Bunun dışında çocuğa fazlasını yemesi konusunda ısrarcı olunmamalıdır.
Küçük yaşlarda su içme alışkanlığı kazandırılmalı
Çocuklara su içme alışkanlığını küçük yaşlarda kazandırmak çok önemlidir. Okula giderken mutlaka yanlarına su şişesi koyulmalı ve gün içerisinde bunu tüketmeleri konusunda telkinde bulunulmalıdır. Sağlıklı beslenme alışkanlığı, çocuklara okul ve sosyal hayatta zindelik, başarı getirmektedir. Alışkanlıkların değişmesinin zaman aldığı unutulmamalıdır. Yaz boyunca serbestçe yemeye alışan çocuğun, sağlıklı bir beslenmeye geçmesi için zaman gereklidir. Bu konuda ailelere düşen, onlara karşı sabırlı ve destekleyici bir yaklaşım izlemeleridir.
http://www.sagliktayenilikler.com/cocuk-beslenmesine-nelere-dikkat-etmeli/