besinler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
besinler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Haziran 2022 Pazartesi

BESİN ALERJİSİ NEDİR ?



 


 Besin alerjisini vücudumuzun bağışıklık sistemi yoluyla çeşitli gıdalara karşı verdiği tepki olarak tanımlayabiliriz.

Besin alerjisi ve besin intoleransı aynı şey değildir. Besin intoleransında söz konusu besinin içindeki bir maddeye karşı sindirim sistemi onu sindiremeyip reaksiyon verirken; besin alerjisinde, söz konusu besin bağışıklık sistemi tarafından kabul edilemez ve bağışıklık sistemi reaksiyon verir.

 Bağışıklık sistemi aracılığıyla duyarlılık oluşturan besin, aralıklarla da olsa tüketilmeye devam edildiğinde aynı etkileri gösterecektir. Bu etkiler ciddi sağlık sorunları ve reaksiyonlar olmakla beraber; gıda alımı arttıkça etkiler de çoğalacaktır. Bu sebeple besin alerjisi, dikkat edilmediği takdirde sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri olan bir rahatsızlıktır.

Besin alerjisi görülme sıklığı son yıllarda, tüm dünyada artış göstermektedir.

Besin alerjisi genellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde tespit edilir. Bunun sebebi ilk gıda tadımlarının bu yaşlarda yapılıyor olmasıdır. Daha sonraki dönemlerde de besin alerjisi görülmesi olasıdır.


  BESİN ALERJİSİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

 Besin alerjisinin oluşması ve reaksiyon görülmesi için söz konusu besinin sindirim sisteminde işlenmiş olması gerekir. Besin alerjisinin hafif belirtileri olmakla beraber ciddi belirtileri de görülebilmektedir. Bu belirtiler şunlardır:


Kurdeşen

Mide bulantısı, kusma

İshal, kanlı dışkı 

Ciltte döküntü ve kaşıntı

Mide spazmı

Nefes darlığı 

Solunum sıkıntısı

Göğüs ağrısı

Dil, boğaz ve gözlerde şişme


Vücut alerjik maddeyle karşılaştıktan sonra savunma mekanizması olarak antikor üretir.


   BESİN ALERJİSİ TEŞHİSİ NASIL KONUR?

 Besin alerjisi için kişinin belli gıdayı her tükettiğinde yukarıda bahsettiğimiz belirtilerin görülmesi gerekir. Hastanede yapılan kan ve alerji testlerinin pozitif reaksiyonla sonuçlanması halinde de besin alerjisi kesinleşmiş olur.

Alerji oluşturan besin tam olarak tespit edilemediğinde ise şüpheli gıda önce az miktarda verilerek arttırılarak kişiye tattırılır. Reaksiyon görüldüğü takdirde de alerji saptanmış olur.


ALERJİ RİSKİ YÜKSEK OLAN BESİNLER NELERDİR?

Yumurta

İnek sütü ve süt içeren her gıda

Balık (levrek, somon, alabalık) ve diğer deniz ürünleri (karides. yengeç, ıstakoz, midye)

Soya

Buğday ( unlu gıdalar, bulyon tabletler ve sütlü tatlılar ve bira da tüketilmemelidir.) 

Yer fıstığı, fındık, ceviz gibi kuruyemişler

Baklagiller

Bal

Susam 

Şeftali, kayısı gibi sert çekirdekli meyveler

Dikkat edilmesi oldukça önemli olan besin alerjilerinde atlanmaması gerekilen bir husus da paketli veya kutulu olarak alınan her ürünün içeriğinin alınmadan önce okunmasıdır. Kişinin alerjisi olan besini ve türevini eser miktarda da olsa içeren besinler reaksiyonlara yol açabilecektir. Alerjisi olan kişinin, bu kişiler çocuk ise ailesinin son derece dikkatli olması gereklidir.


BESİN ALERJİSİNDE MORA TERAPİ 

 Besin alerjisinden kurtulmak için yapılması gereken en önemli şey, o gıdayı tüketmekten kaçınmaya çok dikkat etmektir. Alerjen besin tüketilmediğinde yakınmalar ve sağlık sorunları olmayacağından, tüketmekten kaçınmak önemli ve en basit adımdır.

 Temelde vücuttaki normal olmayan işleyişi normal ve sağlıklı haline getirmek olan Mora Terapi alerji terapisinden başarılı sonuçlar elde edilir. Klasik tıpta alerji çoğu zaman kesin tedavisi mümkün olmayan bir durumdur. Hastaya alerjisine neden olan durumlardan uzak durulması tavsiye edilerek, ilaçlarla alerjik durumu baskı altına alınmaya çalışılıyor. Tamamlayıcı tıp yöntemi Mora Terapi cihazları ise alerjiyi reaksiyonlara neden olan sebep yerin sonuç olarak algılar ve alerjiye neden olan asıl sebebi bulup onu ortadan kaldırmaya yöneliyor.


 Mora  Terapi alerji tedavisinde hastanın vücudundaki alerjiye neden olan maddeyle birlikte ağır metal yükü ve elektromanyetik yük gibi diğer toksik yükler de temizleniyor. Seansların ardından hastanın vücudunda birikmiş alerjen yük temizlenmiş oluyor ve hastanın vücudu kalıcı bir şekilde, doğal, sağlıklı durumuna geri dönüyor. Herhangi bir yan etkisi olmayan, hastalıktan önce vücutta olmamış olumsuz bir belirti ortaya çıkartmayan Mora Terapi alerji tedavisiyle hastalarının psikolojik durumunda da olumlu değişim göze çarpıyor.


3 Eylül 2019 Salı

BEYİN BAĞIRSAK BAĞLANTISI, NEDEN BÜTÜNSEL&TAMAMLAYICI TEDAVİLERİN SİNDİRİM RAHATSIZLIKLARINI HAFİFLETTİĞİNİ AÇIKLIYOR


Gözünüzde beyinden bağırsaklara, bağırsaklardan da beyne giden bir ok olduğunu canlandırın. Evet çünkü aynı bu şekilde.

20. Yüzyıl boyunca tıp bilimi, vücudun farklı sistemlerini, onları daha iyi anlamak adına, bölümlere ayırmakta çok başarılı oldu. Ancak, bugün anlıyoruz ki, kimi bölümleri birbirlerinden izole etmek, o bölümlerin tek başlarına çalışma sistematiğini anlamak açısından yeterli değil. Beyin-bağırsak bağlantısı da izole edilmemesi gereken bölümlere verilecek güzel bir örnek olarak başı çekiyor.

Öncelikle beyin-bağırsak bağlantısının anatomisi nedir oradan başlayalım; Beyin ve bağırsak arasındaki ilişki tam olarak nasıldır?

Beyin, sindirim veya gastrointestinal sisteme “sempatik(kaç&savaş) sinir sistemi” ve “parasempatik(dinlen&sindir) sinir sistemi” vasıtasıyla sinyaller gönderir. Bu gelen sinyallerin dengesi hangi gıdaların sindirim sistemine hangi hızda alınacaklarını, besinlerin emilimini, mide özsuyunun salgılanmasını ve sindirim sistemindeki enflamasyon oranını etkiler.






Sindirim sistemi ayrıca kendi sinir sistemine, içinde ve çevresinde bulunan yaklaşık 100 milyona yakın enterik sinir sistemine de sahiptir. Enterik sinir sitemi sempatik ve parasempatik sistemden gelen sinyalleri alır ancak bunlardan bağımsız olarak da ayrıca fonksiyon gösterir.

Enterik sinir sitemi bir taraftan milyonlarca bağışıklık (immun) hücresiyle birbirine bağlıdır. Bu hücrelerin sindirim sistemi üzerinde araştırma yapıp bilgileri beyne iletme görevleri vardır; mide şişkin mi?, gastrointestinal kanalda bir kanama var mı? ya da kan akışı yetersiz mi? vs. Yani Beyin birden fazla yolla gastrointestinal sistemle iletişim halindedir.

Peki stres ve olumsuz duyguların bağırsaklar üzerindeki etkileri nelerdir?

Öncelikle bilmeliyiz ki, yukarıda anlattığımız beyin-bağırsak bağlantısı nedeniyle stres, endişe, üzüntü, depresyon, korku, öfke gibi çeşitli olumsuz duygular gastrointestinal sistemimizi etkileyebilir. Gastrointestinal kanalın hareketlerini hızlandırabilir veya yavaşlatabilir, sindirim sisteminde şişkinliğe veya ağrıya duyarlı hale gelmesine neden olabilir. Bakterilerin bağırsak zarından kolayca geçmelerini sağlayarak immun sistemi aktive edebilir, bağırsaklardaki enflamasyonu arttırabilir veya ve hatta bağırsak mikrobiyotasını değiştirebilir. Bunların tamamını yapacak şekilde tetikleyici rol oynayabilir. Bu nedenle stres ve benzeri olumsuz duygular enflatuar bağırsak hastalığı ( Crohn hastalığı ve ülseratif kolit), huzursuz bağırsak sendromu, gastroözofageal reflü (GÖRH), besin alerjileri ve intoleransları gibi çeşitli gastrointestinal hastalıkların oluşmasına neden olabilir veya var olanları kötüleştirebilir.

Ayrıca gastrointestinal sistemdeki negatif değişiklikler beyne geri bildirim vererek, beyin ve gastrointestinal sistem arasında kısır bir döngünün oluşmasına da neden olur. Yeni yapılan çalışmaların gösterdiği üzere, bağırsak enflamasyonunun çokluğu veya sindirim sistemindeki mikrobiyotanın değişmesi yorgunluk, depresyon ve kardiyovasküler hastalıkların oluşumlarına büyük oranlarda katkı sağlayabiliyor.

Peki Zihin-beden bütünlüğünü baz alan tamamlatıcı yöntemlerin gastrointestinal hastalıklardaki etkisi nedir?

Güçlü bir beyin bağırsak bağlantısının varlığı göz önüne alındığında, stres ve olumsuz duyguları azaltan veya ortadan kaldıran tüm tamamlayıcı terapilerin (meditasyon, yoga, hipnoterapi, nefes egzersizleri, homeopatik veya elektrohomeopatik duygu durum ilaç tedavileri vb), gastrointestinal semptomların iyileşmesine yardımcı olduklarını öğrenmek şaşırtıcı olmamalı. Tüm bu tedavi ve terapiler sempatik sinir sistemini bastırıp, parasempatik sinir sistemini yükselterek vücudun stres tepkilerini ve enflamasyonu azaltırlar.

Diğer bütünsel-bütüncül yaklaşımlar nelerdir?

Öğrendik ki, kimi yiyecekler hassas kişilerin bağırsaklarında bazı reaksiyonları tetikleyebilmekte. Bu tür durumlarda özel diyetler kullanmak kesinlikle semptonların azalması için çok önemli. Örneğin düşük asitli gıdalarla beslenmek, fermente edilmiş gıdaların beslenmeden çıkarılması vb. Beslenme şeklinin bağırsak mikrobiyatası üzerinde inanılmaz büyük etkisi var. Sebze ağırlıklı, karbonhidrat oranı düşük, az kırmızı et tüketiminin yapıldığı veya beyaz et, balık ve deniz mahsullerinin tercih edildiği diyetler daha sağlıklı bir bağırsak mikrobiyatasının oluşmasını sağlıyor. Ve bu ve benzeri beslenme değişiklikleri de bağırsak enflamasyonlarında azalmaya ve depresyon, yorgunluk ve kardiyovasküler hastalıklara yakalanma risklerinde düşüşe yol açıyor.

Her ne kadar her kişinin durumu kendine özelse de, ben tamamlayıcı&bütünsel tedavilerin gastrointestinal semptomlarını azaltmak üzere sağlıklı bağırsaklar ve sağlıklı bir zihin için harika birer yardımcılar olduğuna inanıyorum.

Kaynak: Dr. Michelle Dossett, PhD, MPH, Harward Health, 11 Nisan 2019 tarihli Makalesi