bağımlı olmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bağımlı olmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mart 2023 Pazartesi

KUMAR BAĞIMLILIĞINA KARŞI NELER YAPILABİLİR?



KUMAR BAĞIMLILIĞI NEDİR?

Bağımlılık, kişide zevk, rahatlama benzeri duyguları meydana çıkaran her türlü alışkanlığın devamlı olarak tekrarlanması ve kontrol edilememesi olarak tanımlanan bir durumdur.

Kişinin kontrolünü kaybederek madde, gıda, aktivite gibi şeyleri tekrarlayarak tüketmesi veya uygulaması doğrultusunda gelişen bağımlılık; kontrolsüzlük sebebiyle olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir.

Kişiye maddi ve manevi, psikolojik, ruhsal ve fiziksel hasar veren bir bağımlılık türü de kumar bağımlılığıdır.

Kumar bağımlılığını yenilgi, hırs veya kazanma durumlarından biri veya birkaçının ağırlıklı olarak etki etmesi sonucunda, sürekli ve kontrolsüz şekilde kumar oynama davranışı olarak tanımlayabiliriz.

Kumar bağımlılığı kişiye ve çevresine maddi ve manevi olarak büyük zararlar verebilecek bir bağımlılık türüdür. İleri boyutlardaki kumar bağımlılıklarında aile içinde yaşanan huzursuzluklar artmakta ve hatta aile yapısı ve birliği bozulabilmektedir.


KUMAR BAĞIMLILIĞI NASIL OLUŞUR?

Kumar bağımlılığı günümüzde daha genç yaşlarda da görülmeye başlanmıştır. Kumar oynamaya uygun yer ve ortamlar, gelişen teknolojinin olumsuz getirisiyle internet sitelerinde rahatlıkla erişilebilen kumar oyunları vs. kumar bağımlılığının oluşmasındaki fiziki etkenlerdir. Bu etkenler kumar bağımlılığının yaş ortalamasını düşürmekte ve yaygınlığını arttırmaktadır. Kumar oynamak doğrudan doğruya maddiyat gerektiren bir bağımlılık olmasına karşın, ekonomik durumu iyi olmayanların da kumar bağımlısı olduğu görülmektedir.

Her yaş ve gelir grubunda görülebilen kumar bağımlılığı; daha çok 45-50 yaş arasında erkeklerde görülmektedir.

Kumar bağımlılığının başlama nedenlerinin başında heves ve hırs ile para kazanma isteği gelir demek mümkündür. Heves ile kumar oynamaya başlayan ve para kazanan/para kaybeden bir kişi daha çok kazanma/kaybettiğini geri alma hırsı ile kumar oynamayı sürdürür ve bu durum kumar bağımlılığına dönüşür. Kumar bağımlılığının oluşmasındaki nedenleri şu şekilde maddeleyebiliriz:

• Yüksek kâr veya başarısızlıkla sonuçlanan kumar deneyimlerinden sonra bir oyun ya da birkaç oyun düşüncesiyle tekrar oynama isteğini bastıramamak,

• İlgi odağını ve konsantrasyonunu tamamen kumar oynama üzerine çevirmek ve oyunu zihinde de tasarlamak,

• Kumar oynamayı bırakmayı tasarlamak ve bu düşünce ile huzursuz olmak,

• Kâr ile sonuçlanan kumar oyunlarında duyulan haz ile tatmin olamamak,

• Günlük ve genel yaşantıda karşılaşılan olumsuz durumlar neticesinde stres, kaygı, üzüntü, öfke gibi duygularla baş edemeyerek bu ruh halinden çıkmak için kumar oynamaya yönelmek,

• Kumar oynayıp zarar edildiğinde bu durumun kimseyle paylaşılamaması ve devamlı olarak zararını kapatmaya çalışmak gibi pek çok neden kumar bağımlılığını oluşturur ve bu bağımlılıktan kurtulmayı da zorlaştırır.


KUMAR BAĞIMLILIĞINA KARŞI NELER YAPILABİLİR?

Kumar bağımlılığı kişinin isteği ve çabası doğrultusunda kolayca uzaklaşabileceği bir bağımlılıktır.

Kumar bağımlılığından kurtulmak için mutlaka yapılması gerekenler şunlardır:

• Öncelikle kumar oynayan kişi maddi ve manevi olarak kaybettiklerinin farkında olarak kumar bağımlılığından kurtulmayı gerçekten istemelidir.

• Kumar bağımlılığından kurtulmak isteyen kişi kumar oynanan yerlerden uzak durmalı ve kumar bağımlılığı olan kişilerle de iletişim kurmaktan kaçınmalıdır.

• Bağımlılıktan kurtulmak isteyen kişi, kumar oynamayı aklına getirmemek için odağını başka aktivitelere vermeli ve kendisine yeni, oyalayıcı uğraşlar bulmalıdır.

• Kumar bağımlılığı olan kişi ve/veya etrafında, ailesinde bu kişinin bağımlılığının farkında olan kişiler mutlaka bağımlılıkla mücadele için bir kuruma ya da uzmana başvurmalı ve destek almaktan kaçınmamalıdır.

• Kumar bağımlılığı olan kişi bu durumu saklamamalı ve güvendiği biriyle paylaşmalıdır.

• Maddiyat ile doğrudan ilişkisi olduğunu bildiğimiz kumar oyunlarından kopmak için kişinin üzerinde ihtiyacı kadar miktarda para taşıması ve mecbur kalmadıkça kredi banka kartı kullanmaması faydalı olacaktır.

• Kumar bağımlılığı beraberinde alkol ve madde bağımlılığı da sık görülen problemlerdir. Bu sebeple bağımlılıktan kurtulmak isteyen kişi tamamen yaşam tarzın değiştirmelidir. Fiziksel aktiviteler zihinsel bir dinginlik ve rahatlama da sağlayacaktır. Bununla beraber beslenme ve uyku düzeni için de kişinin çaba sarf etmesi önemlidir.


BAĞIMLILIKLA MÜCADELEDE MORA TERAPİ

Duygu durum bozuklukları ve sağlıksız duygular çeşitli bağımlılıkların sebebi olabilmektedir.

Psikolojik ve ruhsal olarak sağlıklı bir yapıda olmak zararlı alışkanlıkların bırakılması hususunda önemlidir.

Mora Bach Çiçekleri terapisi sağlıksız duygu durumları, duygu kontrolü ve beraberinde mutlu ve dingin bir zihin için çalışır. Mora Terapi Bach Çiçekleri Terapisi, kişinin zihnindeki tüm olumsuz duygu düşüncelerden kurtulmasına yardımcı olur. Bu duygular örneğin; mutsuzluk, öfke, ilgi eksikliği, çaresizlik, öfke, nefret vb.dir. Dr. Bach araştırmaları sonucunda doğadaki çiçekler ile duygularımız arasında bir bağ olduğunu keşfetmiştir. Ve çiçeklerin homeopatik özelliklerini kullanarak duygu durumları üzerinde değişiklik yapmayı başarmıştır. Dr. Bach, insanda toplam 38 adet negatif duygu durumu ve davranış özelliği bulunduğunu ve bu duygu hallerini sağlıklı hale getirecek uygun çiçekler olduğunu belirlemiştir.

Kumar bağımlılığından kurtulmak için destek almak çok önemlidir. Bu desteği bir uzmandan almanızı tavsiye edebiliriz.

Uygulanan terapiler ve Mora cihazı hakkında bilgi almak için;

 📞+90 216 405 14 52 ya da

 📞+90 533 814 50 11 numaralarımızdan bize ulaşabilirsiniz.



23 Kasım 2018 Cuma

MORA TERAPİNİN ALKOL BAĞIMLILIĞINDA KULLANIMI


Alkol tıpkı diğer bağımlılık türleri olan sigara ve uyuşturucu gibi bir denemeyle ya da arkadaş ortamında başlayabilen bir bağımlılık türüdür. İçki olarak tüketilen alkol birçok hastalığa neden olabilmektedir. Bunun yanında alkol iradeyi zayıflatmakta, kişinin kontrol kaybı yaşamasına neden olmakta ve uyuşturucu maddelerin kullanımına da zemin hazırlamaktadır. Araştırmalara göre uyuşturucu kullananların yüzde 57’si alkol kullanmaktadır. Bu nedenle alkolden uzak durmanın diğer madde bağımlılıklarından korunma noktasında önleyici bir role sahip olduğu söylenebilmektedir.



Dünyada alkol kullanan 2 milyar kişinin 76 milyon kadarı alkol bağımlısıdır. Yılda 1 milyon 800 bin kişi bu nedenle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde ilk tüketim yaşı 11’e kadar inmiştir. İlk kullanım yaşının düşmesi ise ileriki yaşlarda bağımlı olma riskini artırmaktadır.

Alkol bağımlısı olunduğunun belirtilerine ise; kişi tarafından alışkın olduğu etkinin sağlanabilmesi için kullanılan alkol miktarının giderek artıyor olması yani alkole karşı toleransın artması, kişinin kullandığı alkolün miktarını azaltması ya da alkolü bırakması sonucunda yoksunluk belirtisi dediğimiz bir takım ruhsal ve bedensel sıkıntılar içerisine girmesi ve yoksunluk belirtisi hisseden kullanıcının alkol alması ile rahatlama hissetmesi, alkol sağlamak, alkol kullanmak ya da alkolün etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcanması, alkol kullanımı yüzünden önemli toplumsal, mesleki etkinliklerin ya da boş zamanları değerlendirme etkinliklerinin azaltılması ya da bırakılması, alkol kullanımını bırakmak için başarısız girişimlerin varlığı ve kişinin alkolden zarar gördüğünü bilmesine rağmen alkol alımına devam etmesi örnek olarak verilebilmektedir.

Alkolün vücuda ve dolayısıyla duygu duruma birçok olumsuz etkisi bulunmaktadır. Yemek borusu, gırtlak, mide ve pankreas kanserleri, doğru düşünme, karar verme ve hareket etme gibi beyin işlevlerinin bozulması, uyku bozuklukları, baş ağrısı, göz tahribatı, kalp ve kan dolaşımı hastalıkları ve karaciğerde ağır hasar bunlardan sadece birkaçıdır.

Alkolün fizyolojik olarak kişide meydana getirdiği hasar dışında da birçok zararı bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütünün, içinde Türkiye’nin de bulunduğu 30 ülke üzerinde yürüttüğü bir araştırmada; işlenen cinayetlerin %85’inin, tecavüz ve şiddet olaylarının %50’sinin, trafik kazalarının %60’ının ve kadına şiddet olaylarının %70’inin sebebi ve en etkili unsurunun alkol olduğu sonucuna varılmıştır. 

Kilo kontrolü, zayıflama, duygu durumu düzenleme, alerji ve pek çok durumlarda etkili ve kalıcı çözümler sağlayan bütünsel tıp yöntemi olan Mora Terapi cihazları, alkol bağımlılığı konusunda da başarılı sonuçlar elde etmektedir. Alkol bağımlısı olan kişilerdeki alkol alma isteğini azaltarak kişinin alkolü tamamen bırakmasını amaçlamaktadır. Kişinin bağımlılık derecesine göre uygun seanslarla bağımlılık ortadan kaldırılabilir ya da klasik yöntemlere entegre edilebilmektedir.

Tüm seanslarımızda olduğu gibi alkol bağımlılığı seansları sırasında de danışanın vücudunda detoks işlemi gerçekleştirilmektedir. Alkolün yıllardır vücudunda biriktirdiği toksinler yerinden oynatılıp, 72 saat içerisinde ter, idrar ve sindirim sistemi yoluyla vücuttan uzaklaştırılması sağlanmaktadır. Bunu hızlandırmak için ise hastanın bol su içmesi, sık sık duş alması ve ter atmaya çalışması önerilmektedir. Terapiler 4 gün ara ile yapılır ve ardı ardına yapılan 3 seans ilk planda yeterlidir. Daha sonra destek olarak bir veya birden fazla seansın gerekip gerekmeyeceğine kişinin ilk 3 seans sonrası durumuna ve kişisel özelliklerine bakılarak karar verilmektedir.

Mora terapi ile yapılan alkol bağımlılığı seanslarında alkol frekanslarının silinmesiyle isteksizlik oluşturma ve detoks işlemlerinin yanı sıra kişinin duygu durumunun da düzenlenmesi adına renk terapileri ve Bach çiçekleri terapilerinden de mutlaka yardım alınmaktadır. Bu gibi durumlarda Bach çiçeklerimizden Agrimony (Duygularımı neşeli bir tavrın arkasına saklarım, tartışmaktan hoşlanmam ve sürtüşme olmaması için sıklıkla diğerlerinin isteklerine razı olurum, kendimi kötü hissettiğimde gıda, alkol, uyuşturucu, ilaçlar, vs. başvururum.) özellikle tercih edilmektedir. Kişinin bağımlılık durumuna göre uzman kontrolünde klasik tıptan da destek alınabilmektedir.

Tüm bu terapilerden sonra kişi bedensel olarak daha önce hiç alkol kullanmamış gibi hissettiğini ifade edebilmektedir ve aynı zamanda yoksunluk belirtilerini de yaşamamaktadır. Kişi psikolojik olarak da kurtulmaya hazırsa mutlu bir şekilde alkolden kurtulabilmektedir. İhtiyaç duyulması halinde bu terapiler tekrarlanabilmektedir. 

10 Nisan 2016 Pazar

Mora Terapi’de Diyabet tedavisi


Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, pankreasın yeterli insülin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan ömür boyu devam eden kronik ve insülin üreten hücrelerin azalması ile devam eden bir hastalık türüdür.

Günlük yaşamda gerekli aktiviteleri sürdürebilmemiz için vücudumuz, glukoz denilen bir tür şekere ihtiyaç duyar. Glukoz, tükettiğimiz gıdalarla özellikle de nişastalı ve şekerli olanlarla alınır. Sindirim işlemi sayesinde bu gıdalardaki nişasta ve şeker glukoza çevrilerek kana karışır. Ancak, kandaki glukozun enerji olarak kullanılabilmesi için bir işlem daha gereklidir. Bu işlem vücutta pankreas adı verilen bir organın sağladığı insülin tarafından gerçekleştirilir.

Sağlıklı işleyen bir metabolizma da besinler, vücudun başlıca yakıtı olan glukoza (şeker) dönüşmek üzere bağırsaklarımızda parçalanırlar. Parçalandıktan sonra bu glukoz bağırsaklardan kana geçer ve kandaki şeker düzeyi yükselmeye başlar. Sağlıklı bireylerde kana geçen glukoz pankreastan salgılanan insülin hormonu yardımıyla hücrelerin içine taşınır.

Şayet insülin hormonu vücudumuzda olmazsa ya da etkisi bozulmuş ise şeker hücrenin içine taşınamayacağı için, glukoz kanda artarak şeker hastalığı dediğimiz kan şekeri yükselmesi (Hiperglisemi) gelişmiş olur. Bu kan şekeri yüksekliği sürekli olarak devam edecek olursa organlarımızda (sinir, göz, kalp, böbrek vs) zaman içerisinde ciddi bozukluklara neden olur.

Mora Terapi

Herkeste ve her yaş grubunda teşhis edilebilir olan diyabete ailesinde diyabetli kişiler olanlar, kilolu kişiler ve stres altında yaşayan kişilerde rastlanma oranı daha yüksektir. Sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, cilt yaralarının geç iyileşmesi, kuru ve kaşıntılı bir cilt, el ve ayaklarda uyuşma belirtilerinin olduğu diyabet tedavisinde yan etkisi olmayan bütünsel tıp yöntemi Mora Terapi ile başarılı sonuçlar elde edilir. Mora Terapi’nin diyabette kullanımı ve başarısı Mora Terapi’nin bağımlılık tedavilerindeki başarısında saklıdır. Tedavi başarısı birçok bağımsız test ile kanıtlanmış Mora Terapi’de, hastaların genelinde var olan karbonhidrat bağımlılığı ve aşırı kalori alımına neden diyabetin oluşum süreci en önemli faktördür. Hastalara Mora Terapi ile uygulanan seanslar sayesinde ekmek, un, şeker, çikolata ve diğer bağımlılıklar tedavi edilir ve kişinin aşırı kalori alma isteği ortadan kaldırılır. Hastada Postprandial Hiperglisemi atakları engellenip insülin direncine giden süreç sekteye uğratılır.



1 Nisan 2015 Çarşamba

Mora Terapi, Öğretmenim Dergisi 81. Sayısında


Öğretmenim Dergisi'nin 81. sayısında Genel Müdürümüz Dilşad Çelebi, bir biorezonans yöntemi olarak Mora Terapi'yi anlattı. Aşağıdaki bağlantılarla dergiye ulaşabilirsiniz.

http://www.mora.com.tr/basin.aspx#!prettyPhoto[gallery1]/0/
http://www.ogretmenimdergisi.com/dergi/sayi81/

6 Haziran 2014 Cuma

Neden Alkol Bağımlısı Oluyoruz?

Amerika Birleşik Devletleri’nde yetişkinlerin %90’ının yaşamlarının her hangi bir döneminde alkol kullandıkları ve erkeklerin %10’unda kadınların %3-5’inde alkol bağımlılığı gelişme riski olduğu saptanmıştır. Ülkemizde yapılan araştırmalarda, alkol ile karşılaşma ve alkol kullanımı ile ilişkili bozukluk geliştirme olasılığının benzer olduğu görülmektedir.

Alkol kullanım sorunu olanlar zamanlarının büyük bir kısmını alkolle geçirirler, almadıklarında yoksunluk belirtileri gösterirler (sıkıntı, titreme, huzursuzluk, sinirlilik vb,) alkolün kendilerini etkilemediğini belirterek giderek alkol dozunu artırırlar. Aile, iş ve ekonomik sorunlar yaşamaya başlarlar. Yakınlarının uyarılarına –ben bağımlı değilim- şeklinde yanıt veren bu insanlar bilmezler ki sosyal içici olarak başladıkları alkol, beyin hücrelerinde biyokimyasal değişiklikler yaparak –bağımlılık hatalığını- geliştirmiştir. Artık keyif almak için daha çok içmek zorunda olmalarının ve bırakmaya çalıştıklarında çeşitli bahanelerle alkole geri dönüşlerinin sebebi işte budur.

“Neden bazılarımız alkol bağımlısı oluyoruz da bazılarımız olmuyoruz” şeklinde bir soru aklınıza gelebilir. Genetik olarak yatkınlığı olan bireylerde bağımlılık riski artmaktadır. Birinci derece akrabalarında alkol kullanım bozukluğu olan kişilerde bağımlılık geliştirme oranının daha yüksek olduğu bilinmektedir.

Uzun süreli alkol kullanımı beynimizdeki –bağımlılıkla ilgili bölgedeki –hücrelerin normal çalışma şekillerini bozar. Bozulan hücreler artık alkolün küçük miktarlarıyla yetinemeyen hücreler haline gelerek sürekli talep eden anormal yapılar haline gelirler. Ve alkol alınmadığında sorun çıkarmaya başlarlar. Sinirlilik, huzursuzluk, titreme, konsantrasyon bozukluğu, hatta bilinç bulanıklığı gibi alkol yoksunluğu belirtileridir bunlar. Onları susturabilmek ve bu rahatsız edici durumdan kurtulabilmek için yeniden alkol alma zorunluluğu hissederiz. Ve bu kısır döngü sürer gider. Genetik yatkınlığı olan bireylerin hücrelerinde alkolün yarattığı etkinin daha belirleyici olduğu bilinmekle birlikte genetik yatkınlığı olmayan bireylerde de aynı mekanizma ile bağımlılık gelişme riski olduğu unutulmamalıdır.

Depresyon, panik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, kişilik bozuklukları gibi psikiyatrik problemleri olan kişilerde alkol bağımlılığı gelişme riskinin yüksek olduğu da bilinmektedir. Bu kişiler depresyona ait mutsuzluk, uykusuzluk gibi yakınmalarını ya da panik atağın huzursuzluk ve ölüm korkusu gibi belirtilerini alkolle tedavi etmeye çalıştıklarından zamanla bağımlı hale gelebilmektedirler. Bu nedenle alkol kullanım bozuklukları ele alınırken, eşlik edebilecek diğer psikiyatrik bozuklukların iyi araştırılması ve tedavi planının sadece alkol kullanım bozukluklarına değil aynı zamanda eşlik eden diğer psikiyatrik bozukluklara yönelik olarak planlanması gereklidir.

Dr. Oya Bozkurt
http://www.ntvmsnbc.com/id/24962818/