nefes darlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nefes darlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Nisan 2021 Pazar

Nefesinizi doğru şekilde alıyor musunuz?



Nefesinizi doğru şekilde alıyor musunuz?

Şehir hayatında yaşadığımız sorunlardan en önemlisi maalesef ki hava kirliliğidir. Kısa vadede bu problemin ne derecede önemli olduğunu anlayamayız ancak uzun vadede sağlığımız büyük ölçüde tehdit altındadır. Yaşadığımız kalabalık şehirlerde, doğadan uzakken aldığımız her nefeste ne yazık ki temiz hava soluyamıyoruz. İçimize çektiğimiz kirli hava akciğerler vasıtasıyla vücudumuza girer ve kan akışıyla tüm vücudumuza yayılarak sağlığımızı tehdit etmeye başlar. Bilimsel araştırmalara göre hava kirliliği, henüz dünyaya gelmemiş bebeklerden yaşlılara kadar toplumun her kesimini olumsuz etkilemektedir. Sağlık örgütleri tarafından en önemli sağlık tehditlerinden biri olarak sayılan hava kirliliği, alerjilerden astıma hatta öğrenme bozukluğuna bile yol açabiliyor. Taze oksijenin, temiz bir havada yaşamanın sağlıklı bir beden için önemi tartışılamaz.




 Şehir hayatında ortaya çıkan kirli havada bulunan gazlar, toksin maddeler ve tozlar gözle görülmezler ancak soluduğumuz hava sebebiyle vücudumuza girip sağlığımızı tehdit ederler. Temiz hava, taze oksijen astım alerji gibi rahatsızlıkların oluşmasını önler. Kirli hava akciğerlerimizi kirletirken temiz havada tam tersi olarak ciğerlerimizi temizler. Temiz hava aldığımızda akciğerde bulunan toksin maddeler azalır. Kan akışı hızlanır ve temiz hava vücudun her yerine dağılır. Hava kirliliği sadece solunum sistemini olumsuz etkilemez. Doğru çalışmayan bir solunum sistemi aynı zamanda sindirim sistemini de kötü etkiler. Sindirim sistemimiz aldığımız gıdayı parçalara ayırmak için oksijene ihtiyaç duyar. Bundan sebeptir ki taze oksijen sindirim sisteminin düzgün çalışmasını sağlar. Kirli hava sadece beden sağlığımızı olumsuz etkilemiyor ne yazık ki. Ruh sağlığımız da kötü havadan olumsuz yönde etkilenmektedir. Mutluluk hormonu olan serotonin hormonu sağlıklı bir insanın ihtiyacı olan temel bir salgıdır. Temiz havada vakit geçirdiğimiz ve taze oksijen bedenimize girdiği zamanlarda kendimizi daha iyi hissederiz. Bunun sebebi de temiz hava ile birlikte serotonin salgılanmasıdır. Kirli hava anksiyete bozukluğu ve depresyona neden olabilir. Vücudumuzda bulunan mikroplarla savaşan beyaz kan hücrelerinin görevini yerine getirebilmesi için de temiz oksijene ihtiyaç vardır. Sağlıklı ve uzun bir yaşam için temiz oksijen  çok önemlidir. Bu yüzden bol bol temiz havada vakit geçirmeye çalışmalıyız



Taze oksijen ve temiz havanın bir başka önemli unsuru da beyin fonksiyonlarını güçlendirmesidir. Beyin, ihtiyaç duyduğu enerjiyi temiz havadan karşılar. Vücudumuza giren oksijenin %20'si beyin tarafından kullanılır. Taze oksijen öğrenmeyi kolaylaştırıp beynin görevini doğru yerine getirmesini sağlar. Oksijene vücudumuzun yakıtı diyebiliriz. Bu yüzden tüm organlarımızın sağlıklı ve doğru çalışabilmesi için vücudun bol ve temiz oksijene ihtiyacı vardır. Oksijenin sağlığımıza fayda sağlayan bir başka özelliği de yağ yakımını hızlandırmasıdır. Araştırmalara göre açık havada yapılan spor, kapalı alanlarda yapılan spora oranla daha fazla yağ yakımı sağlamaktadır. Kısaca temiz hava sağlığımız için her açıdan önemlidir. Hem elimizden geldiği kadar hava kirliliğinin önüne geçmeli hem de doğada, oksijeni bol olan alanlarda daha çok vakit geçirmeye çalışmalıyız. Aynı zamanda doğru nefes almak da hayatımızda büyük bir önem arz etmektedir. 





Günde 20 binden fazla nefes alıyoruz. Doğru nefes almak, bedenimizin ihtiyacı olan oranda oksijen alması ve beynin tazelenmesi demektir. Gerekli ölçüde oksijen alamadığımızda kana yeterince oksijen gitmeyecektir. Doğru nefes almamak, daha fazla yorgunluk yaşamaya kandaki karbonhidrat miktarının artmasına neden olur. Alınan doğru nefes kadar verilen nefeste vücut dengesi için önemlidir. Bu yüzden nefes egzersizi yapmak ve doğru nefes almak sizlere büyük ölçüde fayda sağlayacaktır. Yorgun ve stresli hissettiğiniz zamanlarda şimdi bahsedeceğimiz egzersizi yaparsanız kendinizi rahatlamış hissedeceksiniz. Dik oturun ve öncelikle nefesinizi tamamen boşaltın. Sonra burnunuzdan derin bir nefes alın. Bu sırada karnınız ve diyaframınız şişecektir. Ardından sırtınızı genişleterek nefes alıp verin. Daha sonra aldığınız nefesi 'sss' sesi ile kesik şekilde vermeye çalışın. Gün içinde birkaç kez tekrar edebilirsiniz. 


21 Aralık 2018 Cuma

MORA TERAPİNİN ASTIM TEDAVİSİNDE KULLANIMI


Astım, havayollarını yani akciğerlere hava taşıyan bronşları etkileyen bir hastalıktır. Havayolları mikrobik olmayan sebeplerden dolayı iltihaplanıp hassaslaşarak polen, soğuk hava/su, stres ve hormonlar gibi bazı etkenlerden kolaylıkla tahriş olarak tepki vermeye hazır hale gelmektedir. “Tetikleyici” olarak da adlandırılan bu etkenler; havayolu duvarının şişerek ödemli hale gelmesine yol açmaktadır. Bu şişme, zaman zaman hava akımını engelleyerek solunum sıkıntısına neden olabilmektedir. Bu dönemlere de astım nöbetleri denmektedir.

İlerleyen iltihapla birlikte havayolu duvarında kalınlaşma meydana gelmektedir. Aynı zamanda havayollarındaki salgı bezlerinden hava akışını önleyen yapışkan bir salgı olan mukus salınımı başlamaktadır. Verilen bu tepkiler solunum yollarının daralmasına ve kişinin nefes alıp vermesini zorlaştıran astım belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.



Astım, hava yollarının tıkanmasına bağlı ataklar şeklinde kendini göstermektedir. Astım belirtileri genellikle; öksürük, nefes darlığı, hırıltılı nefes alıp verme ve göğüste sıkışma hissidir. Astım belirtilerinin astım tanısı konulmasına yardımcı olabilmesi için; tekrarlayıcı olmaları, gece ve sabaha karşı ortaya çıkmaları, bazı alerjen maddelere maruz kalınması veya egzersiz sonrası tetiklenmeleri gerekmektedir. Astım hastaları atak geçirmedikleri sürece kendilerini iyi hissetmektedirler.

Astım tanısı, detaylı hasta öyküsü, muayene bulguları ve solunum fonksiyon testleri ile konulabilmektedir. Genel astım belirtileri ise şöyledir; genellikle kuru denebilecek ve gece uykudan uyandıracak şekilde kuvvetli öksürük, hırıltılı solunu, göğüste tıkanıklık ve sıkışma hissi, soluk alıp verirken ıslık sesi ve nefes darlığıdır.

Astımı tetikleyen nedenleri; ev tozu akarları, ev hayvanları, hamam böcekleri, küf mantarları ve polen gibi allerjenler, mesleksel etkenler, sigara kullanımı, ev içi ve dışı hava kirliliği, enfeksiyonlar, nezle, sinüzit, burun polibi gibi üst solunum yolu hastalıkları, gastroözofagial reflü (GÖR), psikolojik faktörler, ilaçlar, obezite ve bazı besinler şeklinde sıralamak mümkündür.

Mora terapi yönteminin solunum yolunu etkileyen alerjilerde ve astımda kullanımı sonucu hasta semptomlarında gözlemlenebilir derecede azalma ve ilaç kullanımında tatmin edici şekilde bir azalma söz konusudur.

Tüm terapilerde olduğu gibi astım ve alerjiye de bütünsel yaklaşıldığında; lenfatik drenajın yetersizliği vücudun toksik kirlenmesinin ana nedenlerindendir ve buna bağlı olarak hücreler arası sıvının akışkanlığı azalmaktadır. Akışkanlığın azalması toksik kirlenmenin artışına, yani hücre metabolizması sonucu oluşmuş atık maddelerin, proteinlerin ve diğer kimyasal madde ile ağır metallerin birikmesine yol açmaktadır. Bu nedenle hücreler fonksiyonlarını yerine getiremez hale gelmektedir. Tedavi öncesi genel detoksifikasyona mutlaka yer verilmelidir.

Vücudun en önemli immünolojik organlarından olan lenfatik ve bağırsak sistemlerinin fonksiyonlarını bozacak yüklerin bulunması, bağırsaklar üzerinde çeşitli mantarların –özellikle de Candida yükünün- yoğun olması gerek alerjik rahatsızlıkların gerekse de kronik birçok hastalık tablosunun tedavilere direnç göstermesinin ana nedenlerindendir. Vücudun ve özellikle bağırsakların Candida yükünün olması vücudun bağışıklık sistemini önemli oranda baskıladığı için Candida’ ya yönelik temizleme işlemi, alerji tedavisi ile eşzamanlı hatta daha önce yapılmalıdır.

Obezite ve sigara kullanımı astım hastalarını olumsuz etkilediğinden, bu tip danışanların tedavisinde Mora kilo terapileri ve Mora sigara bırakma terapilerine mutlaka yer verilmelidir. Ayrıca hastaların herhangi bir besin veya çevresel alerjenlere alerjisi olup olmadığı test edildikten sonra astımı tetikleyebilecek sebepler ortadan kaldırılacak şekilde tedavi planı oluşturulmalıdır. Özellikle polen alerjisinde mümkün olduğu kadar geniş bir spektrumda polen tozunu tedaviye dâhil etmek gerekmektedir. Bu konuda hastayla iyi bir iletişim kurulup, bahçeden veya ormandan gerekli polenler temin edilebilmektedir. Bütün yıl devam eden solunum alerjilerinde (astım, allerjik rinit), küf mantarları ve toz akarları düşünülmeli ve özellikle yatak odasından, dolapların üzerinden ve banyo gibi nemin fazla olduğu mekânların duvarlarından elektrikli süpürge ile alerjen temin edip, tedaviye eklemek alerji ve astım tedavilerinde başarıyı artıracak uygulamalardır.