31 Aralık 2021 Cuma

OFİS ÇALIŞANLARININ KARŞILAŞTIĞI SAĞLIK SORUNLARI NELERDİR?

 



OFİS ÇALIŞANLARININ KARŞILAŞTIĞI SAĞLIK SORUNLARI NELERDİR?

Günümüzde pek çok kişi bütün gün ofiste, masa başında çalışmaktadır. Yalnızca ofis çalışanları da değil, öğrenciler de aynı durumu yaşamaktadır. Tüm gün masa başında olan kişiler, yaşamını olumsuz etkileyen pek çok rahatsızlıkla karşılaşmaktadır. Özellikle bir de bilgisayarla işini yapıyorsa rahatsızlığın boyutu artmaktadır. Ofis çalışanlarının karşılaştığı sorunlardan kısaca bahsedelim:

Boyun, Sırt-Bel ve Omuz ağrıları

Masa başında fazla zaman geçiren, ortopedik bir sandalye veya koltukta oturmayan kişiler boyun, sırt ve omuz ağrılarından muztarip olmaktadır. Ayrıca postürü bozacak yanlış oturuş şekilleri, boynu öne doğru eğme gibi hareketler bu ağrıların başlıca sebeplerindendir. Bilgisayar başında boynu sürekli öne eğmek kambur duruşa meyillenmeye ve boyun eğriliği gibi boyun rahatsızlıklarına yol açar. Boynun öne doğru eğik olması aynı zamanda omuzları da öne doğru düşürür. Bu durum beraberinde kamburlukla birlikte çeşitli postür bozukluklarını ve sırt ağrılarını getirir. Başı sürekli öne eğmek iskelet yapısında bozulamaya yol açtığı gibi boyundaki kasların  sertleşmesinden ve yapısının bozulmasından ötürü boyun fıtığı gibi ciddi rahatsızlıklara da sebep olur. Boynu
n yapısındaki bozulma sırt ağrılarıyla da doğrudan ilgilidir. Sırt ağrılarının da temel nedenleri başı öne eğip, omuzları da düşürmekle meydana gelen kambur duruş ve ergonomik bir sandalyede veya koltukta oturmamaktır. Ayrıca hareketsiz oturulan süre de önemlidir. Çünkü hareketsiz şekilde aynı pozisyonda -ki bu pozisyon çoğunlukla yanlıştır- oturmak hem kaslarda sıkışmaya hem de vücudun farklı yerlerinin uyuşmasına sebebiyet verir. Örneğin kollar, bilekler, bacaklar ve ayaklar bu uzuvlardan birkaçıdır. Ofis çalışanlarının çoğu bilgisayar karşısında oturmakta ve kolunu mouse veya klavyeye uzatarak bu şekilde uzun zaman geçirmektedir. Bu durum kolların, bileklerin ve parmakların sinir sıkışması yaşayarak uyuşmasına neden olabilmektedir. Aynı durum bacaklar ve ayaklar için de geçerlidir. Günümüzde çalışma sürelerinin uzunluğu ve yoğun temposu sebebiyle uzun süre oturulmakta olduğundan hareketsiz kalan bacak ve ayaklar da uyuşabilmektedir. 

Farklı bölgelerde meydana gelen bu ağrıların zamanla kronikleşmesi de çok olasıdır. Ve boyun düzleşmesi, bel-boyun fıtığı gibi bazı rahatsızlıklar uzun vâdede tedavi edilmekle beraber kalıcı hasarlar da bırakabilmektedir.

Bu ağrıları hafifletmek ve önlemek için yapılabilecek bazı egzersizler de mevcuttur. Fakat ofiste çalışsın veya çalışmasın, toplumda büyük çoğunluk çalışma sürelerinin uzunluğu ve beraberinde gelen yorgunluk-halsizlik nedeniyle egzersiz, spor ve yürüyüş gibi aktiviteler yapmaya zaman bulamamaktadır.

Ofis çalışanları sadece fiziksel rahatsızlıklarla değil psikolojik problemlerle de karşılaşmaktadır. Daha önce de bahsettiğimiz gibi çalışma saatlerinin günde ortalama 8 saat gibi uzun bir süre olması başta olmak üzere, çalışılan rahatsız ortam ve daha pek çok neden kişilerde stres, bunalım, depresyon gibi bazı psikolojik rahatsızlıklar da ortaya çıkarmaktadır.

Bunların yanı sıra yoğun iş temposunun ofis çalışanlarına ve diğer çalışanlara getirdiği başka bir sorun da beslenme düzenin bozulması hatta yok olmasıdır. Zaman kısıtlılığından ve hazır, işlenmiş gıdaların yaygınlığından, çalışanlar düzensiz ve bozuk beslenmeye mecbur ve de meyilli olabiliyorlar. Örneğin çok önemli bir öğün olan sabah kahvaltısını doymuş yağ oranı çok yüksek poğaça, simit, börek gibi hamur işi gıdalarla ve paket meyve suları gibi şeker deposu bir eşlikçi ile geçirebiliyorlar. Diğer öğünler de eğer atlanmıyor ise -ki bu büyük bir sorundur- yine dışarıdan işlenmiş, yağ ve şeker oranı yüksek yiyecekler ile geçiştiriliyor. Aynı zamanda bolca kafein ve gazlı içecek de bu düzensiz beslenmenin ana faktörleri olmaktadır. Hem hazır gıda alışkanlığının önüne geçmek hem de sağlıklı yaşamak için bu beslenme türü  yerine evde hazırlanan tahıl, meyve-sebze ve bakliyat ağırlıklı yiyeceklerin tercih edilmesi oldukça önemlidir. Uzun süren beslenme düzensizliği sindirim ve boşaltım sistemi başta olmak üzere pek çok organa zarar verir.

Hem kişilerin yaşamını olumsuz etkileyen tüm bu fiziksel rahatsızlıklar hem de psikolojik problemler için çözüm yollarından biri de PEMF terapi cihazlarıdır.

HER HÜCRESİ DAHA SAĞLIKLI BİR BEDEN İÇİN PEMF TERAPİ CİHAZI

Japon bilim adamı Dr. Kyochi Nakagawa'nın insan bedeninin düzgün ve sağlıklı bir şekilde gelişmesi için manyetik alanın önemini savunmasıyla ortaya çıkan ve 200 yılı aşkın bir süredir insan bedeni üzerindeki olumlu etkileri gözlemlenen ‘elektro manyetik alan ve hücre ilişkisi’ yeni bir boyut kazanmıştır. PEMF terapi cihazı da bedende enerji akışı ve hücreler arası ilişkiyi düzenlemek amacıyla geliştirilmiştir. Enerji; bedenimizde her hücre arasında transfer edilir ve depolanır. Enerjinin hücreler arasında dolaşmak için kullandığı yollar zamanla toksin biriktirip tıkanabilmektedir. Tam da bu noktada, hücrelerin rejenerasyonu  ve yolların temizlenmesi için PEMF terapi cihazı kullanılmalıdır.

PEMF TERAPİ CİHAZI HANGİ RAHATSIZLIKLARDA KULLANILIR?

  • Kanserli hücrelerin geriletilmesinde
  • Alzheimer hastalarında
  • Sporcu yaralanmaları
  • Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS hastaları)
  • Bilek burkulmaları
  • Arthritis (Eklem iltihabı)
  • Blepharitis (Göz kapağı enfeksiyonu)
  • Kemik kırıkları
  • Kronik bronşit
  • Kalp rahatsızlıkları
  • Diş sorunları
  • Depresyon
  • Dermatisis (Egzama)
  • Diyabet
  • Kas yırtılmaları
  • Boyun tutulması
  • Sinir hücresi hasarları
  • Parkinson hastalığı
  • Uyku bozuklukları
  • Tüberküloz
  • Ülser
  • Üriner problemler
  • Yara iyileştirme
  • Yaralı yada iltihaplı hücrelerin yenilenmesi


13 Aralık 2021 Pazartesi

Bütünsel Sağlık ile Dengeli Yaşam Nasıl Sağlanır?


Bütünsel Sağlık Nedir ?

Bütünsel sağlık; insanın var oluşunun 3 ana unsuru olan fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığın bir bütün olarak uyum içinde işlediği ve sürdürüldüğü yaşam şeklidir diyebiliriz. Bu üç temel unsur birbirine bir zincirin halkaları gibi bağlıdır. Dolayısıyla dengeli bir yaşam için hiçbirinde sorun olmaması gerekmektedir. 

Aslında insanın bedeni, zihni ve ruhu bir bütündür. Ve bu üçünden herhangi birinde bir problem olduğunda kendimize tam anlamıyla sağlıklı dememiz doğru değildir. Birinde meydana gelen bir bozulma veya problem farkında olamasak da diğerini de etkiler. Ve bütünsel sağlık da tamamlanmamış olur.

Dengeli yaşamanın temel kuralı da bütünsel sağlıktır. 


Peki Bütünsel Sağlık İçin Neler Yapılabilir?




BESLENME 

Hepimizin bildiği gibi sağlıklı bir yaşam için her şeyden önce beslenme gelir. Sağlıklı beslenme sporla da desteklenirse iyi bir fiziksel görünüş, sağlıklı bir zihin ve de yine bazı şeylerle desteklendiğinde sağlıklı bir ruhu beraberinde getirir. 

Sağlıklı beslenmeden kastedilen ise ağırlıklı olarak sebze, meyve ve baklagiller tüketmektir. Ve tabi bol su içmek çok önemlidir. Günümüzde temiz beslenme zor da olsa bizim için oldukça gerekli. Paketlenmiş, işlenmiş, konserve vb. gıdalar sağlığımızı olumsuz etkiler.

Yeni bir beslenme modeline geçmek istiyorsanız Akdeniz beslenme şeklini uygulayabilirsiniz. Bu beslenme şekli sebze-meyve tüketiminin yoğun, işlenmiş gıdalar ve süt ürünlerinin az olduğu ve uzmanlarca önerilen bir beslenme şeklidir. Sağlıklı beslenerek bütünsel sağlığı sağlayabilir, dolayısıyla dengeli yaşama adım atmış oluruz.






 SPOR

Sağlıklı ve dengeli bir yaşam için çok önemli diğer bir şey de spordur. Fiziksel olarak iyi hissetmek için bedenimizin esnemeye, güçlenmeye ve rahatlamaya ihtiyacı vardır. Günümüzde oldukça fazla insan gününü masa başında sürekli oturarak veya aynı pozisyonda kalarak geçiriyor. Bu durum beraberinde çeşitli kemik ağrılarını ve başka sağlık problemlerini getiriyor. Ve çoğunlukla spor yapmaya vakit bulunamıyor veya spora başlamak için harekete geçmekte zorlanılıyor. Fakat başlanıldığı ve devamlılık sağlandığı takdirde, bedensel güçlenmenin, artan özgüvenin ve ruhsal iyileşmenin farkına varılması kaçınılmazdır. Böylece bütünsel sağlığın içinde olması gereken fiziksel sağlık korunmuş olur.







RUHUMUZ İÇİN MEDİTASYON

Meditasyon; ruh, zihin ve beden bütünlüğünü sağlamaya yarayan, kısa süreliğine de olsa zihinsel, ve ruhsal bir yolculuk yapmamızı sağlayan aynı zamanda kendimizi daha iyi hissetmemizi, daha özgüvenli ve kendimizle barışık olmamızı sağlayan bir aktivitedir.

Meditasyon içinde nefes egzersizlerini, doğru nefes alıp vermeyi de barındırır.

Meditasyon ruhsal huzurun dışında zihinsel ve bedensel bir rahatlama da sunar. Böylelikle bütünsel sağlığın bir kısmı tamamlanmış olmaktadır.

Bütün bunlar yapıldığı takdirde bütünsel sağlık sağlanmış olur. Ve bu durum doğrudan dengeli bir yaşam sürme ile de ilgilidir. Dengeli yaşam ise farkında olmasak da hepimizin ihtiyacıdır. Vücudumuz fiziki, ruhî ve zihnî olarak bir bütün içinde sağlıklıysa biz de gerçekten sağlıklıyızdır. Organlarımız zihnimizin yönetimi dahilinde sağlıklı bir şekilde işliyorsa, ruhumuzu besleyebiliyor aynı zamanda eğitebiliyorsak, fiziki olarak da güçlüysek bütünsel sağlık ile dengeli bir yaşam sürüyoruz diyebiliriz.

Bütünsel sağlık dengeli yaşam sunduğu için, sağlıklı yaş almak da mümkün olmaktadır. Yani kişinin önce bireysel yaşantısı sağlıklı olur ve sonra sosyal hayatında da sağlıklı bir birey olur.

Bütünsel sağlık için fonksiyonel tıp bütünsel sağlık hekimliğinden danışmanlık almak mümkündür. Bütünsel tıpta hekimler Mora Nova cihazını kullanmaktadır.






Daha sağlıklı bir zihin ve ruh için Mora Bach Çiçekleri Terapisi 

Mora Bach çiçekleri Terapisi, İngiliz Tıp doktoru Edward Bach tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bu tedavinin başlıca ortaya çıkış nedeni Edward Bach’ın araştırmaları üzerine, Bach çiçekleri terapisinin insanların ruh sağlığı üzerinde olumlu etki bırakmasıdır. Bach Çiçekleri Terapisi; kişinin ruhsal dengesini korumasını sağlar ve bazı hastalıklardan kurtulmaya da yardımcı olur. Bu terapi tüm dünyada uygulanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü; sağlığı bir bütün olarak ele alır. Mora Terapi Bach Çiçekleri Terapisi de tamamen bu mantıkla ilerleyerek, kişinin zihnindeki tüm olumsuz duygu düşüncelerden kurtulmasına yardımcı olur. Bu duygular örneğin; mutsuzluk, ilgi eksikliği, çaresizlik, öfke, nefret vb.dir. 

Zihnin ve ruhun sağlıklı olmadığı bir durumda bütünsel sağlık düşünülemez. Mora Terapi Bach Çiçekleri Terapisi de tam bu noktada daha sağlıklı, mutlu ve dingin bir zihin ve ruh için çalışır. Ayrıca Mora Terapi seanslarında kişiden olumsuz düşüncelerin uzaklaştırılmasının yanı sıra sağlıklı beslenmeye de yöneltme yapılır. Bu sayede kişi ruhen ve bedenen sağlığına kavuşur ve bütünsel olarak bir denge sağlanmış olur.

2 Aralık 2021 Perşembe

SU İÇEMİYORUM DİYORSANIZ...




SU İÇEMİYORUM DİYORSANIZ...

Su; vücudumuz, sağlığımız ve yaşamımız için en gerekli ve önemli maddedir. İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için oksijenden sonra ihtiyacı olan bir diğer şey de sudur. İnsan vücudunun yaklaşık %60'ı sudan oluşmaktadır. Aynı zamanda kan, tükürük, idrar ve mide salgısı gibi birçok vücut sıvıları büyük oranda su içermektedir. Bu yüzden her genç ve yetişkin günde en az 1.5 litre su içmelidir, çocuklarda bu oran düşebilir. Özellikle sabah uykudan uyanıldığında hem organları da uyandırmak için hem de geceden gelen susuzluğu gidermek için güne bir bardak ılık suyla başlamak önemlidir.

VÜCUDUMUZ İÇİN SUYUN ÖNEMİ

-Su, besinlerden alınan vitaminler ve mineralleri dağıtma göreviyle taşır.

-Metabolik işleyiş için de çok önemli olan su, vücutta sağlıklı işlevi bulunmayan toksinlerin idrar ve dışkı yoluyla atılmasını sağlar.

-Hücre ve dokulara nüfuz eden su, cildin daha sağlıklı ve canlı görünmesini sağlar.

-Böbrek taşı gibi ciddi rahatsızlıkların önlenmesi için de su içmek oldukça önemlidir.

-Gebeler ve emziren anneler için de çokça gerekli olan su, anne sütünün artmasına yardımcı olur.

-Özellikle yaz aylarında hava sıcaklığından ötürü terle kaybedilen suyu tekrar vücuda almak gerekmektedir.

Kısacası hayatta kalmak için suya ihtiyaç duyarız ve vücudumuzda sağlıklı bir işleyiş olması için de yeteri kadar su tüketmek zorundayız.

NEDEN AZ SU İÇERİZ?

Bazen vücudumuz su eksikliğinin sinyallerini bize vermeyebilir. Ve bu durum bizim ihtiyacımız

olandan daha az miktarda su içmemize neden olabilir.

Pek çok insan ‘su içemiyorum, midem bulanıyor’ şikayetine sahiptir. Ve bu nedenle yeteri

kadar su içmemektedir. Bu durum bazı farklılıklarla düzelmeye açıktır.

Günümüzde oldukça fazla kişi hayatını çok yüksek tempoda çalışarak geçirdiğinden su içmeyi

unuttuğundan yakınır ve az su içer.

Dışarıda kafe, restoran gibi yerlerin çokluğu insanları hazır gıdalara yönlendirmektedir.

Özellikle kutu içecek ve kahve benzeri şeylerle sıvı ihtiyacını karşıladığını sanan insanlar az su içmektedir.

Peki su içemiyorum diyorsanız su içmeyi nasıl kolay hale getirebilirsiniz:

Öncelikle tüketmemiz gereken suyun temiz içerikli olmasına dikkat edilmelidir. Ve suyun yerine içeriği temiz olmayan gazlı içecekler, kahve, çay gibi diğer sıvıları koymaya çalışmaktan olabildiğince kaçınılmalıdır çünkü bu sıvılar bilinenin aksine vücuttan su atılımına sebep olur.

SUYUNUZU TATLANDIRABİLİRSİNİZ!

Su içmeyi daha keyifli ve kolay hale getirmek için suyunuza birkaç damla limon sıkabilirsiniz.

Suyunuzu görsel olarak da çekici kılmak için içerisine dilimlenmiş meyve (elma, salatalık, ananas, limon vb.) ve kabuk tarçın, nane gibi şeyler koyabilirsiniz.

SU İÇMEYİ KENDİNİZE HATIRLATABİLİRSİNİZ!

Eğer günlük hayatın tempo ve koşuşturmasında su içmek aklıma gelmiyor, unutuyorum diyorsanız; telefon, bilgisayar veya akıllı saat gibi cihazlara alarm kurarak kendinize su içmeyi hatırlatabilirsiniz.

FİZİKSEL BİR AKTİVİTE YAPMAYA BAŞLAYARAK SU İÇMEYİ ARTTIRABİLİRSİNİZ!

Spor, yoga, pilates gibi aktiviteler de insan bedeni ve ruhu için oldukça faydalıdır. Aynı zamanda yapılan bedensel aktiviteler su kaybına yol açar ve dolayısıyla bedende su içme ihtiyacı uyandırır.

SUYU MEYVE VE SEBZELERDEN DE ALABİLİRSİNİZ!

Suyu olduğu gibi içmekte zorlanıyorsanız vücuda su almanın bir başka yolu da içerisinde yüksekoranda su barındıran çeşitli meyve ve sebzeleri tüketmektir. Örneğin karpuz, salatalık, çilek gibi besinler içerisinde fazlaca su oranı olan yiyeceklerdir.

GÜNLÜK SU TÜKETİMİNİ BİR HEDEFE BAĞLAYABİLİRSİNİZ

Yeteri kadar su içemiyorum diyorsanız, kendinizi daha motive ve istekli hissetmek için su içmeyi bir

hedefe dayandırabilirsiniz. Bu yöntem su içmeyi unutmanıza da engel olabilir. Ayrıca koyduğunuz

hedeflere ulaşmak sizi daha mutlu hissettirir ve hedefiniz zamanla daha çok su içmenizi sağlar.

UNUTMAMALISINIZ Kİ HAYATINIZI SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE GEÇİRMEK İÇİN HER HÜCRENİZ

SUYA MUHTAÇTIR. 

16 Kasım 2021 Salı

Düzenli spor alışkanlıklarının bedeninimizde yaptığı değişimler nelerdir?

 Düzenli spor alışkanlıklarının bedeninimizde yaptığı değişimler nelerdir?




Hepimiz stresli günler yaşayabiliriz ve stresin önüne geçmek için bir çok yol deneyebiliriz. Araştırmalar gösteriyor ki spor yapmanın sadece bedene değil ruh dengesinin de sağlanmasında önemli bir rol alıyor. Düzenli spor alışkanlığınız sayesinde zihinsel gerginliğiniz azalmış olur. Bu sayede daha mutlu ve pozitif adımlar atarsınız. Spor yaptığınız da attığınız her adım pozitif düşüncelere atılan birer adım diyebiliriz. Yoga yapmak, yürüyüşler yapmak, koşu yapmak ya da fitness yapmak spor için harika başlangıçlar diyebiliriz.... 


Düzenli spor alışkanlıklarının bedeninizde yaptığı değişimlerden biri de bağımlılıklara karşı kontrol sağlar. Hayır diyemediğiniz zararlı gıda alışkanlıkları, sigara ve alkol gibi bağımlılıklara karşı bir direnç sağlarsınız. Bağımlılıklara karşı bir isteksizlik oluşturur ve sağlıklı bir bedene her yönden kavuşmuş olursunuz.


Uyku düzeniniz bozuksa düzenli spor alışkanlıkları aynı zamanda uyku kalitenizin de artmasını sağlar. Vücudunuz fiziksel olarak sporla çalıştırıldığı için vücudun oluşturduğu ve spor düzeni sayesinde sabahları uyanamadığınız alarmlara adeta doğal bir alarm gibi bedeniniz kendiliğinden uyanır ve sağlığına kavuşur. Gece uyku vaktinde ise spor düzeninizin oluşmuş olması sayesinde düzenli saatlerde uyku uyumak isteyeceksiniz.


Düzenli spor alışkanlıklarının bedeninimizde yaptığı değişimler tabiki saymakla bitmiyor. Düzenli spor alışkanlıklarının bedeninimizde yaptığı en önemli değişimlerden biriyse bedeninize ve ruhunuza enerji verir. Haftada 3 ya da 2 gün boyunca orta derecede yaptığınız bir egzersiz bile size yüksek oranda enerji verecektir. Özellikle fiziksel aktiviteden uzakta masa başı çalışıyorsanız hayatınıza düzenli sporu ekleyerek değişimi hissedebilirsiniz.


Düzenli spora başlangınçta öncelikle uzman bir hekim ya da uzman bir spor hocasından destek almanızı tavsiye ediyoruz. Özellikle arkadaş tavsiyesi spor hareketleri, internet araştırmaları sonucunda elde edilen egzersiz hareketleri sakatlanmalara ya da hasarlara sebep olabiliyor. Bu nedenle öncelikle bu konuda uzman birinden destek almak ve kendinize uygun bir spor programı oluşturmak sağlığınız için daha faydalı olacaktır.





Gücünüze Güç Katın: Mora Terapi PEMF ile performansınızı artırın!

Vücutta biriken toksinler hücrelerin geçiş yollarını tıkayarak hücreler arası enerji geçişine engel olur.  PEMF cihazı ise hücreler arası geçiş yollarını temizler, vücudu zararlı toksinlerden arındırır ve vücuttaki verimliliği artırır. PEMF cihazı bu sayede hem performans artırımı sağlar hem de hafif şiddete hücreleri sarstığı için fizik tedavi, ağrı tedavileri ve spor yaralanmalarında iyileşme sağlar.  PEMF cihazı kişiye bütüncül bir sağlık anlayışı sunmaktadır.


26 Ekim 2021 Salı

Wellness Nasıl Yapılır?

 




Özellikle günümüz koşullarında ruhen ve bedenen kendinizi çok yorgun, bitkin hissedebilirsiniz.

Wellness, sağlıklı ve huzur verici bir yaşam biçimine adım atmaktır. Wellness, stresi iyi yönetebilme, negatif duygularla başa çıkabilme, keyifli anları en iyi hissedebilme olanağı sağlar.

Wellness'ın bir çok çeşidi vardır. Çeşitlere ayrılmasıyla birlikte en önemli odak noktası hedeflenen amaca pozitif şekilde ulaşmaktır. 


Karamsarlık, hedeflenen amaçlardan uzaklaşmanıza ve başaramama korkusuna bürünmenize sebep olur. Dolayısıyla negatif düşüncelerle dolu olursunuz ve bunu pozitife çevirmek oldukça güç gelecektir. Ancak Wellness sayesinde bu durumu pozitif yönelimlerle kolayca aşabilirsiniz. Örneğin; sigarayı bırakmak ve sağlıklı bir yaşama adım atmak isterken bir yandan da kendinizi “Niçin yapıyorum?” diye sorgulayabilir ve pes etme dürtüsü içerisinde olabilirsiniz. Wellness ise; sigarayı bırakmak istiyorsanız size bir amaç sunar ve düşünce yapısının değişmesi ile sigarayı bırakmanız kolaylaşır sonrasında da bu kalıcı hale gelir ve sağlıklı bir yaşama adım atmış olursunuz. 


Peki Wellness Nasıl Yapılır?

Wellness'in bir çok çeşidi vardır. Sizler için fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal wellness düşünme ve yönetme biçimini anlatıyoruz...


Fiziksel Wellness

Hareketli bir yaşama sahip olmak ve hareketsiz bir yaşama veda etmektir. 

Düzenli ve sağlıklı beslenme alışkanlığına sahip olmak, 

Düzenli uyku uyumak,

Belirli bir spor rutini oluştumak ve düzenli spor yapmak,

İdeal kiloya ulaşmak ve korumak,

Vücudumuzun sağlıklı olması için kendimize değer vermek,

Kendi vücudumuzun ihtiyaçlarının farkında olmak,

Sağlıklı ve dengeli beslenmek,

Zararlı maddelerden uzak durmak gibi hedefleri olan bir wellness çeşididir.


Duygusal Wellness

"Ben her şeyi kafama takarım ve karar veririm ama uygulayamam diyorsanız" artık bu düşünceden kurtulmanızı sağlayan wellness çeşididir. Zihinsel ve duygusal olarak kendinizi dinlemelisiniz. Bulunduğunuz ruh halini kabul edip, paylaşmalı ve oto kontrolü sağlamalısınız.

Başkalarının duygularına ve değerlerine saygı duymak,

Öz farkındalığı yaşatmak,

Olaylara olumlu yönlerden bakabilmek,

Karşındakini iyi anlamak, dinlemek ve empati kurabilmek,

Bazen de tıpkı bir Mevlana gibi hoşgörülü olmak,

Stresle başa çıkmayı öğrenmek gibi hedefleri olan bir wellness çeşididir.


Zihinsel Wellness

Sürekli geçmişe takılmadan geleceği şekillendirebilmek ve geleceğe odaklanmak,

Yeni yetenekleri keşfedip kendini geliştirmek,

Yeni fikirler edinmek ve araştırmacı olmak gibi hedefleri olan wellness çeşididir.

Ne demiş Auguste Comte, "Bilmek, ileriyi görmek; ileriyi görmek, güçlü olmaktır."


Sosyal Wellness

Konu toplum ve ilişki olunca işler daha karmaşık ve depresif hale gelebilir. Bu nedenle sosyal wellness sizin için biçilmiş kaftan...

Bağımsız bir birey olduğunun farkına varmak,

Toplumdaki bireylere güven duymak,

Topluma katkı sağlayıcı hedefler ve planlar yapmak,

Kültürel değerlere saygı duymak ve kişisel düşünceleri ifade etmek,

Toplumdaki diğer kişilere karşı empati duymak ve diğer canlılara saygı duymak Sosyal Wellness'in olmazsa olmaz maddeleri diyebiliriz.


Wellness ve Mora Terapi

Mora Terapi cihazlarımızdan olan Mora Beauty, bağımlılık terapilerinde, kilo kontrol terapilerinde kullanılan aynı zamanda rahatlama, detoksifikasyon, stres azaltma ve yeniden canlanma, selülitin giderilmesi, cilt, sac, tırnaklar ve gözler için birçok uygulamayı barındırabilen bir wellness cihazıdır. Mora Terapi fiziksel ve duygusal wellness açısından kişiyi destekler. Mora Terapi yöntemi ile yapılan tüm tedaviler gibi burada da amaç bütünsel olarak sağlıklı olabilmektir. 


10 Ekim 2021 Pazar

DOYMUŞ YAĞIN ZARARARLARI


DOYMUŞ YAĞIN ZARARARLARI


Öncelikle tüketilen yağların insan vücudu için öneminden bahsetmemiz gerekir. Yağlar insan vücudu için enerji kaynağıdır ve vücut insan organizmasında hücrelerin yapısında yer alırlar. Sağlıklı bir vücudun günlük aldığı toplam enerjinin %25i kadarı yağlardan sağlanmaktadır. 


Sağlık açısından yağsız beslenmek ya da sıfır yağ ile beslenmek sanıldığı gibi vücut yararlı değil aksine zararlı sonuçlar vermektedir. Genelde kilo verebilmek ve fit kalmak için bu yönteme başvurulsa da uzman hekimlerce tavsiye edilmemektedir. Çünkü yağ vücut için adeta bir yakıt görevi görür ve sağlıklı şekilde tüketildiği takdirde vücut fonksiyonlarının en sağlıklı şekilde çalışmasını sağlarlar. Tabi ki de kulladığınız yağ oranının vücut endeksinize göre en doğru oranda ve ölçülü olmalıdır aksi takdirde sağlıklı olduğunu bilip daha fazla tüketmek kilo alımına sebebiyet verebilir.


Yağlar, bulundukları veya elde edildikleri besinlere göre bitkisel veya hayvansal olarak ayrılırlar. Örneğin; mısırdan üretilen yağ bitkiselken hayvandan üretilen yağlar hayvansal yağlardır. Doymuş yağ ise margarin, palm yağı, hayvanların derisi, kakao yağı, peynir, süt gibi gıdalarda bulunur. 


Her şeyin fazlasını tüketmek zararlı olduğu gibi doymuş yağlar vücutta kötü kolesterol olarak bilinen LDL'nin artmasına ve damarlarda birikmesine neden olur. Damarlarda biriken kolesterol ise kan akışını azaltarak kalbi yorar ve kalp krizi riskini arttırır. Aynı zamanda damar sertliğine de sebep olur. Bu yüzden doymuş yağların aşırıya kaçmadan tüketilmesi gerekir.  


Doymuş yağ içeren besinler ; kırmızı et, hazır krema, hazır paketlenmiş cips, margarin, salam, sosis, jambon, sucuk, sütlü tatlılar, hamburger, sert peynirler vb...


Sağlıklı bir beslenme alışkanlığı edinmek ve sağlıklı bir bedene kavuşmak istiyorsanız uzman bir hekime danışmanızı tavsiye ederiz.


Beslenme Danışmanlığı ve Mora Terapi

Mora Terapi'nin en önemli amaçlarından biri, kişinin sağlıklı bir şekilde kilo vererek ideal kilosuna ulaşmasını sağlamaktır. Bunu da uzman bir hekim tarafından düzenli seans aralıklarıyla sağlar. Terapilerin dışında danışanlarımıza sağlıklı gıdalardan oluşan yemekleri yemeleri konusunda destek verip düzen kurmalarına, bu şekilde de sağlıklı beslenmeyi bir alışkanlık, yaşam tarzı haline getirmelerine yardımcı oluruz. 

Mora Terapinin bu tedavideki amacı, fazla kilo problemli yaşayan kişilerin sağlıklı şekilde kilo verip ideal kilolarına ulaşmalarını sağlamaktır. Daha sağlıklı bir yaşam için Mora ailesi her zaman yanınızda. 


Sağlıklı günler dileriz.


Daha detaylı bilgi için;

📞 +90 216 405 14 52 ya da 

📞+90 533 250 11 26 numaralarımızdan bize ulaşabilirsiniz...

www.mora.com.tr 




21 Eylül 2021 Salı

Bağırsak Sağlığını Korumak İçin Neler Yapabiliriz?






Bağırsaklarımızın sağlığı vücut sağlığı için çok önemlidir. Amaç bağırsak sağlığını korumaksa öncelikle bağırsaklarınıza iyi bakmanız gerekir. Bağırsaklarınıza iyi bakmak için ise; en öncelikli şey sağlıklı beslenmedir. Sağlıklı beslenme rutini ve hayat standardı oturtmanız için öncelikle hayatınıza prebiyotik, probiyotik ve fermante gıdaları katmanız gerekir. Bu gıdalar bağırsak ile dost olduğu için tüketilebilir. 

 

Prebiyotik, probiyotik ve fermante gıdalara örnek vermemiz gerekirse de; 

Prebiyotik gıdalar ; muz, bakliyatlar , sarımsak, yulaf,  pırasa gibi besinleri sayabiliriz.

Probiyotik; Lahana turşusu, kore yemeği kimchi, kamboçya çayı, kefir olarak sayabiliriz

Fermante gıdalar; yoğurt, kombu çayı, salatalık turşusu, kefir olarak sayabiliriz. 

 

Bağırsak florası ya da bağırsak mikrobiyolojisi olarak adlandırılan bağırsak bakterileri, vücutta birçok önemli fonksiyonu yerine getirirler. Probiyotikleri ve prebiyotikleri dengeli miktarlarda tüketmeniz, bu sağlıklı bakterilerden doğru miktarda sahip olmanıza bu da sağlınızı geliştirmeye yardımcı olur.

 

Bağırsaklarımızın sağlığı ruhsal ve fiziki durumumuzu etkiler. Araştırmalara göre duygu bozukluğu durumunda bağırsak sağlığının önemli bir etkisi olduğu ortaya çıkmıştır. Bağırsakların sağlıksız oluşu  duygusal durumunuzu etkiler. Duygusal yeme bozukluğu nedeniyle de sağlıksız besleniriz ve bu da bağırsaklarımızı etkiler. Hal böyle olunca da bu kısır döngüyü kırabilmek için dolayısıyla bağırsak sağlığı için doğru beslenme şekillerini tercih edilmelidir.

 

Bağırsak Sağlığında Mora Terapi

Mora Terapi yöntemi ile yapılan bağırsak terapilerinde, şimdiye kadar bağırsağı tehdit etmiş olan besinlerin frekansları vücuttan silinerek bu besinlere karşı isteksizlik oluşturulur. Bu besinler olmaksızın verilen diyeti böylelikle kişiler rahatlıkla uygulayabilirler. Mora frekans tedavileri ile bağırsaklarda çeşitli sebeplerle meydana gelmiş olan hasar onarımı başlatılır ve birikmiş olan toksinlerin vücuttan uzaklaştırılmaları sağlanır. Üç aylık karbonhidrattan  kısıtlı ve basit şeker içermeyen bir beslenme protokolüyle sağlıklı beslenme davranışı oluşturulur. Aynı zamanda bu beslenme planı, kefir, yoğurt gibi probiyotik besinlerden zengindir ve bu şekilde bağırsaklardaki flora desteklenmiş olur. Bağırsak florasının tam olarak onarılması için dışarıdan probiyotik takviyesi de önerilmektedir. 



Daha detaylı bilgi için;

📞 +90 216 405 14 52 ya da

📞+90 533 250 11 26 numaralarımızdan bize ulaşabilirsiniz...

www.mora.com.tr 

3 Eylül 2021 Cuma

Elektromanyetik kirlilik nasıl zarar veriyor?






Günümüzde teknolojik cihazlara maruziyet git gide artmakta. Sosyal medyanın da son

zamanlarda sosyal hayatı, iş hayatını yüksek oranda kaplaması nedeniyle teknolojiyle

kopamaz hale geldik. Hal böyle olunca maruz kaldığımız elektromanyetiklerin farkına

varamıyoruz. Hayatımızı kolaylaştırdığını düşündüğümüz teknolojik aletler, temizlik robotları,

akıllı robotlar, akıllı telefonlar, radyo ve tv vericileri, mikro dalga fırın ve aklınıza gelebilecek

diğer tüm ürünler bu kirliliğe sebep olmaktadır. Elektromanyetik dalgalar vücuttaki dokularda

kimyasal değişimlere yol açarak zarar verirler.


Elektromanyetik kirlilik;

Kalitesiz uykuya,

Bağışıklık sisteminin zayıflamasına,

Baş ağrılarına,

Kalp ritminin bozulması,

Yüksek tansiyon,

Troid hormonun yükselmesi,

Dikkat azalması gibi problemlere sebep olmaktadır.

Vücut bu zararlı frekanslara maruz kaldıkça toksite oluşur ve vücutta birikir. Bu toksit

maddelerden arınmak için bir çok tedavi ya da detoks uygulanabilinmektedir. Bilinen ve

etkinliği kanıtlamış tedavi ise Mora Terapi Tedavisi’dir.


Mora Terapi tedavisi sayesinde vücudunuzda biriken tüm zararlı maddelerin vücuttan  arındırılarak sağlıklı bir bedene kavuşması sağlanır. Mora terapi’nin elektro akupunktur ölçümleri veya Mora Terapi merkezlerinde kullanılan Health scanner cihazlarıyla, vücutta elektromanyetik kirlilikten kaynaklı yük var mı yok mu tespit edilebilmekte ve Mora Terapi cihazlarıyla bu yükler temizlenebilmektedir. Cep telefonları, wifi hatları, elektronik aletlerden kaynaklı vücudunuzdaki elektromanyetik kirliliği temizlemeniz ve daha sağlıklı bir yaşama merhaba demeniz mümkün.

21 Ağustos 2021 Cumartesi

Aç kalmadan zayıflamak mümkün mü?





Aç kalmadan zayıflama isteği kilo vermek isteyen bir çok kişinin isteğidir. Fazla kilonun altında yatan sebeplerden biri vücudun esas ihtiyacı olan besinlerden fazlasını tüketmek ve normalinden fazla olan iştah artışıdır. Kişi ne kadar iştahlı olursa ve gıdalara karşı bağımlılık duyarsa uyguladığı diyetlerin çoğu başarısız olur. Çünkü duygusal yeme problemi yaşayan kişiler yeme bozukluğu yaşarlar ve uyguladıkları diyetlerde başarısız olurlar. Bu nedenle kişiler çok fazla yemek yemedikleri diyetleri uygulamaya çalışırlar ve diyetleri bıraktıkları anda verdikleri kiloların daha fazlasını sağlıksız olarak geri alırlar. Bazı zamanlarda da doktora giden arkadaşların diyet listesini kullanmaya çalışırlar ve bu son derece sağlıksız bir yöntemdir. 


Konu “Aç kalmadan zayıflamak” olunca “Bu mümkün mü ki?” dediğinizi duyar gibiyiz. Eğer böyle bir soru işareti aklınıza geldiyse öncelikle sizi çok fazla yemeye iten sebeplerin, Uzman bir hekim tarafından psikolojik ve fizyolojik olarak ele alınması gerekir. Farkında olmadan yaşadığınız bu durumun tespiti sağlınızın açısından kaliteli bir yaşam sürdürmenizi sağlar. Bütünsel Sağlık ve Fonksiyonel Tıp alanının günümüzde daha yaygın şekilde uygulandığı Mora Terapi seansları kişiye aç kalmadan zayıflamayı mümkün kılmaktadır. Biorezonans cihazıyla ve belirli seans aralıklarıyla uygulanan bu tedavi kişinin kilo kontrolünü sağlar ve aç kalmadan zayıflamasını mümkün kılar. Çünkü; iştah kontrolü sağlar ve duygu durum bozukluğunu düzenler. 


Mora Terapi cihazları homeopatik ilaç frekanslarını kullanabilen cihazlardır. Mora Terapi Bach Çiçekleri; 38 duygu durumu (korku, belirsizlik, ilgi eksikliği, yalnızlık, dış etkilere ve fikirlere hassaslık, umutsuzluk, çaresizlik hissi gibi) için 38 farklı çiçek kürü tanımlanmıştır. Mora Terapi uygulamalarından biri olan Bach Çiçekleri Terapisi vücudun çevresine yaymış olduğu bozuk elektromanyetik sinyaller filtreliyor ve vücudun elektromanyetik titreşimlerini dengeliyor. 


Bu tedavi sayesinde vücudunuzun esas ihtiyacı olan kiloya dönmüş olursunuz. İştahınız kontrol altına alınır ve bağımlısı olduğunu hissettiğiniz zararlı gıdalara karşı isteksizlik oluşturulur. Ekmek, şeker, karbonhidrat vb. gıdalara karşı isteksizlik oluşur. Bu sayede sadece acıktığınızda ve esas ihtiyaç duyduğunuz kadar porsiyonlar tüketmiş olursunuz. Tükettiğiniz küçük porsiyonlar sayesinde sağlıklı kiloya dönmüş olursunuz.


Bu tedavi kişinin ihtiyacına göre seans aralıklarıyla yapılmaktadır.


Unutmayın! Eğer kilo veremiyorsanız bunun sebebi sadace uyguladığınız diyetler değildir. Öncelikle sebeplerin ve çözümlerinin uzman bir hekim tarafından tespit edilmesi gerekmektedir.


İzlemek için tıklayabilirsiniz

Dr. Asuman Kentli Biorezonans ile kilo verme tedavisini sizler için anlatıyor...






6 Ağustos 2021 Cuma

Duygusal Yeme Nedir?

 DUYGUSAL YEME NEDİR?




Vücudunuzun esas ihtiyacı olan porsiyonlardan daha büyük porsiyonlara eliniz gidiyor ve gereğinden fazla yiyorsanız, moraliniz bozulduğunda çareyi yemek yemekte arıyorsanız, bunun nedeni yaşadığınız psikolojinin etkileri olabilir.  Genellikle yemek saatleri dışında, ruh hallerinizin değişimleri  sonucunda aniden ortaya çıkan bu durum sağlığınızı olumsuz olarak etkilemektedir.

Yaşam koşulları, kişiyi psikolojik bir bunalıma sokmaya başladığı anda kendinizi sorunlarla yüzleşmek ve iyileşmeye çalışmak yerine kontrolsüzce yemek yerken bulabilirsiniz.

Yapılan araştırmalar sonucunda kişileri aşırı yemeye iten sebeplerin kaynağı, ruh hallerini değiştirmek için yedikleri olmuştur.

Duygusal yeme bozukluğu yaşanılıyorsa öncelikle bu sorunun tespiti yapılmalıdır.

Dürtüsel olarak aşırı yeme bozukluğu yaşayan kişiler, genellikle negatif duygularla başa çıkabilmenin yolunu bir şeyler yemek olarak görürler.

Duygusal yeme bozukluğu yaşayan kişiler, her aşırı yeme atağından sonra kendilerini suçlu ve depresif hissedebilirler. Kontrolden çıkan bu yemek alışkanlığından sonra suçlu hissederek psikolojilerinin bozulmalarına sebep olurlar.

Özellikle son yıllarda yemek bağımlılığı oldukça sık karşımıza çıkan bir kavramdır. Araştırmacılar özellikle yağ, şeker ve tuz oranı yüksek besinlerin tüketiminin tıpkı diğer bağımlılık yapıcı maddelerde olduğu gibi beyinde farklı reaksiyonlara neden olabileceğini belirtiyorlar.


Bu durumda neler yapabilirsiniz?

- Psikolojik destek alın

Psikologlar, yemek yeme bağımlılığınız üzerinde bir inceleme yaparak yemek yemeye sizi iten esas sebeplere odaklanırlar ve duygusal yemeye iten sebepleri araştırırlar. Farkında olmadan yaşadığınız bu süreçte en büyük destekçiniz hale gelirler.


-  Çevrenizi değiştirin

Her zaman yemek yediğinizin yerin şeklini ya da yemek yerinizi değiştirin. Eski alışkanlıklarınızı değiştirmek, kendinizi değiştirmek adına güzel adımlar olabilir.


-Zorlayıcı diyetlerden kaçının

Günümüzde popüler olan ve halen de yararlı mı zararlı mı diye tartışılan diyetlerden kaçınmalısınız. Yeme bozukluğu yaşarken verdiğiniz mücadelenin içerisine bir de diyet zorluğunu eklemek, psikoloijik olarak sizi daha da olumsuz etkileyebilir. En sağlıklı çözüm için mutlaka uzman bir hekime danışmalısınız.


- Tedavi yöntemlerini keşfedin

Günümüzde sıkça yaşanan duygusal yeme bozukluğunun altında yatan kaynaklardan biri ise gıda bağımlılığıdır. Şeker, hazır gıdalar vb. yiyecekler bağımlılık oluşturdukları için duygusal yeme bozukluğu daha sık yaşanmaya devam etmektedir. Biorezonans cihazı ile yapılan gıda bağımlılığı ve duygusal durum bozukluğu tedavisi sayesinde duygusal yeme ve gıda bağımlılığı ile başa çıkma mücadelesinde yüksek oranda destek alabilirsiniz. Konusunda uzman doktorlar tarafından uygulanan bu tedavi sayesinde duygusal yeme bozukluğu rahatsızlığından kurtulmuş olursunuz.


4 Temmuz 2021 Pazar

Bağımlılığı Yok Etmek İçin MORA TERAPİ

 



Bağımlılığı Yok Etmek İçin MORA TERAPİ

Mora terapi, maddenin çevresine yaydığı elektromanyetik alandaki frekansların tedavi amacıyla kullanılmasını sağlar. %91 gibi yüksek bir başarı oranına sahip olan mora terapi, her türlü istenilmeyen  ve bağımlılık olarak adlandırılabilen her alışkanlığın kontrol altına alınması ya da tamamen ortadan kaldırılması için kullanılır. Mora terapiye başvurma nedenleri arasında en başta sigara ve alkol kullanımından yada bağımlılığından kurtulmak olsada , karbonhidrat, çikolata, şeker ve gibi kişinin kendisini tutmaksızın tüketmesine neden olan pek çok alışkanlığın ortadan kaldırılmasında etkilidir. Ayrıca, tedavi sırasında enerjetik nötrlenme gerçekleştiğinden vücudun daha sağlıklı olmasını ve toparlamasını da sağlar. Bağımlılığın yanı sıra akut ya da kronik ağrılarda, akut hastalıklarda, hatta alerjilerde ve bazı kronik hastalıklarda kullanılabilmektedir. Mora terapi frekans silme işlemi ile istenmeyen bağımlılıklardan, alışkanlıklardan veya rahatsızlık veren kronik ağrılardan kurtulmak mümkün olabilir. 

Mora terapi tedavi yönteminde bağımlılıklardan kurtulmak için farklı metodlar uygulanmaktadır. Kişinin cilt yüzeyine elektrotların bağlanmasının yanı sıra kurtulmak istediği maddenin bir örneği de mora terapi cihazının ilgili bölgesine yerleştirilir. Mora’ya özel bir filtreleme yöntemi sayesinde kişinin vücudundan elde edilen frekans, sabit fazlı olarak ayna görüntüsüne dönüştürülür. Elde edilen bu frekans kişinin vücuduna tekrar gönderilir. Gönderilen frekanslar, içerdikleri bilgiyle vücut sistemine müdahalede bulunur.

Sigara bağımlılık yapıcı bir madde olması ve erişiminin kolay olması nedeniyle tüm dünyada önlenebilir ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer almaktadır. İnsan sağlığı başta olmak üzere, sosyal ve ekonomik olarak da baş etmesi zor bir bağımlılıktır. Sigaranın içindeki yabancı maddeler dokularda irritasyon ve hasar oluşturur. Aynı zamanda cildin yeteri kadar beslenmesini engelleyerek erken yaşlanmanıza sebep olur. Ayrıca yorgunluk, uykusuzluk, ruhsal gerilim, stres, performans düşüklüğü, reflekslerde azalma da oluşturmaktadır.

Son 10 yıldır ülkemizde Mora Terapi ile sigara bırakma tedavisi uygulanmaya başlanmıştır. Mora-Biorezonans yöntemi ilk kez 1970’li yıllarda Alman doktor Franz Morell tarafından kullanılmaya başlanmış olan ve vücuda maddelere özgü zayıf elektromanyetik frekanslar yoluyla müdahaleyi amaçlayan ve bu amaçla üretilmiş tıbbi cihazlar yardımıyla yapılan bir bütünsel tıp yöntemidir. Bu tedavinin birçok farklı endikasyonlarda kullanılabileceği gösterilmiş olsa da; son yıllarda, özellikle bağımlılıklar konusundaki kullanımı yaygınlaşmıştır.

Mora Terapi, içtiğiniz sigaradan alınan elektromanyetik titreşimlerin biorezonans yöntemiyle vücuttan silinmesi işlemidir.  Biorezonans birbirinin ayna görüntüsü yani tersi olan iki titreşimin birbirini yok edeceği bilgisinden yola çıkılarak geliştirilmiştir. Sigara, alkol, şeker veya karbonhidratlardan alınan elektromanyetik titreşimleri de ters çevirip biorezonans yöntemiyle vücuda geri verdiğimizde madde ile vücut arasındaki iletişim bağı siliniyor ve bu sayede bağımlılık yapan maddeye yada düşünceye duyulan ihtiyaç belirgin olarak azalıyor.

Mora terapiyi diğer sigara bırakma yöntemlerinden ayıran en büyük farklar, terapi sırasında sadece sigara frekansları silinmekle kalmaz aynı zamanda, vücutta birikmiş olan toksinler vücuttan uzaklaştırılmış olur. Bunun yanında vücudun sağlıklı frekansları cihaz tarafından filtrelenerek yükseltilir, sağlıksız frekanslar ise ters çevrildikten sonra vücuda geri verilir. Bu şekilde vücudun genel sağlık durumu da dengelenmiş olur. Her seansta yapılan renk terapileri sayesinde de sigarayı bırakma evresinde meydana gelebilecek duygu durumdaki dalgalanmaların kontrol altına alınabilmesi sağlanır.

Vücudumuz ve canlı cansız tüm maddeler arasındaki iletişim ve karşılıklı birbirini algılama kabiliyeti, düşük enerjili elektromanyetik titreşimlerle taşınan bilgi paketlerine dayanıyor. Mora-Terapi’nin ana dayanak noktası homeopatidir. Çünkü tedavi amacıyla vücuda bir kimyasal ilaç verilmez sadece onun tedavi amaçlı taşıdığı elektromanyetik titreşim aktarılır.

20 Haziran 2021 Pazar

Beslenmenize Özen Gösterin


Sağlıklı beslenmek hepimizin amacı fakat bu kadar bilgi ve öneri içerisinde bunu nasıl yapacağınızı bilmiyorsanız endişelenmeyin. Bazı temel noktalar bu amacınıza ulaşmak için size yol gösterecek. 

Öncelikle proteinler kas metabolizmasında görevli olduğu gibi aynı zamanda uzun süreli tokluk ve doygunluk hissinin sağlanmasında oldukça etkili. Bu yüzden öğünlerde dengeli miktarlarda protein almaya özen göstermelisiniz. Proteinler, yağlar ve karbonhidratlar vücutta farklı reaksiyonlar için gerekli olan temel makro besin ögeleri olarak görev yapıyorlar. Bu yüzden sağlıklı beslenme için her gün belirli miktarda, üçünden de dengeli bir şekilde almak gerekiyor. Düşük karbonhidratlı, düşük yağlı veya yüksek yağlı çeşitli popüler diyetler olsa da aslında hepsi belli başlı bazı besin ögelerinden yetersiz oranda alınmasına neden olarak sağlığı olumsuz etkileyebiliyor. 

Günümüzdeki hızlı tüketim kültürü, birçok yapay yani kimyasallarla bezenmiş gıdayı da ortaya çıkardı. Bu gıdalar sadece kilo aldırmakla kalmıyor. Sağlığa da pek çok zararı bulunuyor. Bu nedenle yapaydan uzak organiğe yakın olun ki sağlıklı yaşamın kapıları sizin için aralansın.  İnsanın yaşamı için 50’ ye yakın besin öğesine gereksinimi vardır. İnsanın, sağlıklı büyüme ve gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için bu öğelerin her birinden günlük ne kadar alınması gerektiği belirlenmiştir. Bu öğelerin herhangi biri alınmadığında, gereğinden az ya da çok alındığında büyüme ve gelişme engellenir, sağlık bozulur. Gereğinden fazla besin tüketilirse, çok alınan bazı öğeler vücutta yağ olarak depolandığından sağlık için zararlı olur. İnsan sağlığını ciddi şekilde bozabilen beslenme bozuklukları ve obesite;  horlama, uyku apnesi, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, diyabet gibi pek çok hastalığın ana nedenleri arasındadır. Sağlıklı kilo kontrolünün ve buna uygun beslenme programlarının uygulanabilmesi için, yaşam tarzı, beslenme alışkanlığı ve vücut yapısı farklılıklarının değerlendirilmesi çok önemlidir. Kötü beslenme aslında pek çok kronik ve ciddi hastalığın bir numaralı nedeni. Sürekli konuşuyoruz, abur cubur yemeyin, sağlıklı beslenin diye.  

Peki insanlar aslında ne yemeli? Nasıl beslenmeli? Bu konuda dikkat edebileceğiniz birkaç önemli küçük değişiklik hayatınızın ilerleyen yıllarında hastalıklara yakalanma riskinizi çok ama çok düşürecektir. Kesinlikle daha az işlenmiş ve daha doğal gıdalara yönelmeliyiz. Rafine un, şeker, tuz  vb rafine ürünlerden mutlaka ve mutlaka olabildiğince uzak kalmalıyız. Daha az işlenmiş gıda ve daha çok sebze ve meyve. Özellikle lif oranı yüksek sebze ve meyveler kimi toksik atıkların da vücudumuzdan atılımını kolaylaştırıyor. Önemli olan mucize gıdaları bulmak değil, önemli olan meyve sebze tüketimi, baklagiller, doğal kavrulmamış kuruyemişler, ve tahıl ürünü tüketilecekse de lif bakımınca zengin tam tahıllı ürünler. Gıdalarınızın olabildiğince doğal, taze olmalarına özellikle özen gösterin.

Çocukluk ve ergenlik çağında doğru beslenme alışkanlıklarının kazanılması gerekir. Yetişkinlerde karşılaştığımız birçok beslenme bozukluğunun temelleri çocukluk çağında atılmaktadır.

Büyüme ve gelişme çağındaki yanlış beslenme sistemleri ileride dönüşü olmayan, kalıcı hasarlara neden olabilir. Ergenlik dönemi, çocukların fiziksel özelliklerini en çok önemsedikleri dönemlerden biridir. Bu yaşlarda eğer doğru yönlendirilmezlerse sıklıkla da  vucut geliştirme ve güzellik adına çok yanlış beslenme ve  vitamin vs. alışkanlıklarına kapılabilirler.

Sağlıklı beslendiğiniz, uzun ömürlü, sağlıklı mutlu günler dileriz.

7 Haziran 2021 Pazartesi

Biorezonans Nedir?


Biorezonans, elektromanyetik frekanslar aracılığıyla uygulanan bir yöntemdir. Enerji
tıbbı yöntemi olarak adlandırılır ve kimyasal ilaçlar kullanılmaz. Dünyanın birçok
yerinde yaygınlaşan biorezonans tedavisi acılı ve ağrılı bir tedavi yöntemi değildir. Yan
etkileri bulunmaz. Genel tanım olarak biorezonans, hastalıkları ortaya çıkaran
vücudumuza zararlı etkenleri ortadan kaldırılmasını sağlayan tamamlayıcı bir tıp
metodudur. Biyofiziksel bir tedavi yöntemi olduğu içinde eğitimli doktorlar tarafından
uygulanmaktadır. 

Biorezonans pek çok hastalığın ve sorunun tedavisinde kullanılan
yenilikçi bir tedavi yöntemidir. Özellikle sigara ve alkol bağımlılığı, kronik ağrıların
tedavisi, alerji tedavisi, kanser tedavisi, obezite/kilo verme, stres tedavisi,
yaralanmayı önleme gibi sağlık sorunlarında sıklıkla kullanılmaktadır. 
Biorezonans tedavi yönteminin en sık kullanıldığı alan sigara bırakma tedavisidir.
Terapide, sigaranın içinde bulanan nikotin maddesinin yaydığı frekans vücuttan silinmesi için
kullanılır.  Biorezonans uygulamasında yaş sınırı bulunmamaktadır. Bebeklikten ileri
yaşlara kadar her yaşta uygulanabilir. Vücudun sağlıklı frekanslara ulaşması,
şikayetlerin giderilmesi, sistemlerin düzene girmesi biorezonans yöntemi ile
yapılabilmektedir. Yaklaşık olarak 400 e yakın hastalığın ve problemin tedavisinde
kullanılmaya başlanmıştır. Bilindiği üzere insan vücudu elektromanyetik frekanslara
sahiptir.  Vücut yapısında bulunan her bir organın kendine has bir frekansı
bulunmaktadır. Tüm bu frekanslar dışarıdan negatif bir etki altında kaldığı zaman
çeşitli hastalıklar oluşabilmektedir.

İlaç veya ameliyat gibi tedavilerin uygulanması bazı durumlarda sonuç vermeyebilir. Bunun gibi durumlarda yine biorezonans tedavisi uygulanabilmektedir. Çevremizdeki elektromanyetik kirlilikler insan sağlığını bozabilmektedir. Biorezonans tedavi yöntemi ile bu kirlilikleri temizleme işlemi yapılabilir.  Bahsettiğimiz elektromanyetik kirlilik çeşitleri, internet, cep telefonu, çeşitli elektronik ev aletleri gibi farklı araçlardan ve sebeplerden
kaynaklanabilmektedir. Biorezonans yöntemi ile bu ve bunun gibi sorunların da
üstesinden gelmeniz artık mümkün. 

Biorezonans yöntemi aynı zamanda hastalıkların önlenmesi ve bağışıklığın
güçlendirilmesi konusunda da tercih edilen bir yöntemdir.  Bireyin bağışıklığını
düşüren genellikle dengesiz, yetersiz beslenme, stres, katkı maddeli gıdalar, sigara
kullanımı, aşırı alkol kullanımı, radyasyon, hareketsiz kalma,  hava kirliliği gibi
etkenlerdir. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve hastalıkların önlenmesi için bağışıklık
sistemi etkileyen bu etkenlerin mümkünse ortadan kaldırılması veya en az seviyeye
indirilmesi gerekmektedir.

Mora Terapi yıllar içinde özellikle Almanya ve yakın Avrupa ülkelerinde rezonans-
titreşim tıbbı olarak adlandırılan bir tamamlayıcı tıp akımı başlatmış ve başarılı
olmuştur.  Mora Terapi de tedaviler materyal maddeler yerine elektromanyetik
titreşimler üzerine iletilen bilgi ile sağlanmaktadır.

MORA-Terapi Kısaca…
1) Maddenin çevresinde oluşan elektromanyetik alandaki frekansların tedavi amacıyla
kullanılmasıdır
2) Vücudun kendisinden alınan elektromanyetik frekansların tedavi amacıyla
kullanılmasıdır.

Mora Terapi ile destek verilebilen hastalıklardan bazıları;
·Bağımlılıklar (Sigara bağımlılığı, Alkol Bağımlılığı, Gıda bağımlılığı)
·Genel sağlığın desteklenmesi
·Kronik hastalıklarda destek (Kronik Sistit)
·Kronik yorgunluk sendromu
·Fibromiyaljililer
·Ameliyat sonrası iyileşmenin hızlandırılması
·Romatizma ve diğer ağrılar
·Alerjiler ve Alerji kökenli sağlık problemleri (Egzama hastalığı , sedef hastalığı, alerjik
rinit , sinizüt, alerjik astım, gıda alerjileri, solunum yolu alerjileri)
·Detox – Vücudun toksinlerden temizlenmesi
·Bağışıklığı güçlendirme
·Obezite – zayıflama
·Karaciğer problemleri
·Mide – Bağırsak sistemi
·Ruhsal Problemler
Biorezonans tedavisi için illaki hasta olmanız gerekmemektedir. Daha öncede
bahsettiğimiz gibi hastalıklardan öncede bu terapiyi yaptırabilir daha sonra ortaya
çıkabilecek bir çok rahatsızlıktan kendinizi koruyabilirsiniz. Uzman doktor kadromuz
tarafından uygulanan biorezonans tedavisi hayatınızda yeni bir döneme geçiş
yapmanızı sağlayacaktır. Acılı ve ağrılı tedavilerden kaçınıyorsanız, aklınızda bir soru
işareti kalıyorsa tamamen yan etkisiz ve acısız biorezonans tedavisi tamamen size
uygundur. Mora Terapi güvencesi ile tedavinizi en kısa sürede olabilirsiniz. 
Daha fazla bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Sağlıklı günler dileriz...

02164051452 - 05332501126




18 Mayıs 2021 Salı

PLANK EGZERSİZİ FAYDALARI





Yaptığım en iyi egzersizin sadece 1 max 2 dakika sürdüğünü söylesem?

İtiraf etmeliyim ki, bu egzersize ilk başladığım zamanlarda o bir- iki dakika çok daha uzunmuşçasına beni yoruyor, titretiyor ve sonlandığında hissettiğim rahatlamayı tarif bile edemiyorum. Evet ama tüm bu zorluklara bir iki dakika boyunca katlanmaya kesinlikle değer.

Plank egzersizi şınav çekiyor olduğunuz pozisyonda ön kollarınız üzerinde durduğunuz pozdur. Bu çok basit hareket aslında karnınızdaki önemli kasları geliştirmek için en ideal egzersizdir. Gününüze devam ederken, yaptığınız hemen hemen her hareket aslında karnınızın etrafında gerçekleşir -yerdeki eşyaları almanızdan tutun da araba sürerken yan yol açık mı diye dönüp bakmanıza kadar her hareketinizin merkezinde karın bölgeniz vardır. 

Peki güçlü bir karna sahip olmak neden önemlidir?

Karnınız birkaç kas grubunda oluşur ve bu kas grupları karınlarınızı, sırtınızı, kalçalarınızı ve pelvisinizi kapsar. Zayıf bir karın bölgesi pek çok soruna neden olabilir. Öncelikle duruş bozukluğuna mesela bu da kaçınılmaz olarak boyun ve omuz ağrısına yol açar. Ayrıca ağrıyan dizler ve kalçalar da genelde zayıf bir karın bölgesine işaret eder.

Ancak karın kaslarının veya bölge kaslarının zayıf olmasının yarattığı en büyük sorun sırt ağrılarıdır. 

Sırt kaslarınız ve karnınız herhangi bir hareketten önce vücudunuzu dengelemeye yardımcı olan en önemli bölgelerdir. Karnınız zayıfsa hareketleri yaparken çevresindeki, diğer kaslardan yardım almak zorunda kalır. Bu da zamanla çevresindeki diğer kasların fazlaca gerilmelerine ve kalıcı ağrıların ortaya çıkmasına neden olabilir.

Mekik yerine neden plank egzersizi

Standart mekik hareketi de bilindiği gibi karın güçlendiricidir ancak belli sınırlardadır. Harvard'a bağlı bir Rehabilitasyon Merkezi'nde fizik tedavi uzmanı olarak çalışan Eric L’Italien, mekik hareketinin sadece karın kas sisteminin bir bölümünü hedef aldığı ve öne doğru eğilme hareketinin boynu ve sırtı zorlayabildiğini söylüyor.

Karşılaştırıldığında, plank hareketi tüm karın kaslarını aynı anda harekete geçirir ve stres veya yaralanmaya neden olabilecek ekstra hareketler gerektirmez. Eric L’Italien, "Ve pek çok plank modifikasyonu olduğundan kişilerin kondisyon düzeyinden bağımsız olarak hemen hemen herkes tarafından kolaylıkla yapılabilecek bir egzersizdir” diyor.

Plank pozunda ne kadar durmalısınız?

Plank pozu için dünya rekoru 4 saatten fazladır, ama şükürler olsun ki, bu kadar zaman ayırmanıza hiç gerek yok. Uzmanların çoğu, 10 ila 30 saniyenin çok çok yeterli olduğunu, başlangıçta az saniyelerle yaptığınız plank pozunu birkaç kere tekrarlamanın en iyi yöntem olduğunu söylüyorlar. 

Ve yapmaya alıştıkça 1 dakika veya 2 dakika yapmak çok idealdir. 2 Dakikadan fazlasını yapmak fazla fayda sağlamaz. Dolayısıyla günde 1-2 dakika yapmanız gayet yeterli. 


Plank hareketini ne sıklıkla yapmalısınız? 

Her gün düzenli yapmanız çok faydalı olacak ve karnınızı istediğiniz şekilde güçlendirebileceksiniz. 


Plank hareketi nasıl doğru bir şekilde yapılır? 

Dirsekleriniz göğüs hizzanızda olacak şekilde ön kollarınız üzerinde (üst kollar kıvrılmadan düz), bacaklarınızı düz, gergin arkaya uzanmış, karın düz, sırt düz, ayaklar birbirine yakın hafif açık veya bir arada olacak şekilde yüzüstü yatın. Pozisyonu daha rahat hale getirmek için kaymayan bir yer minderi veya mat kullanabilirsiniz. 

Vücudunuzu kaldırırken ön kollarınızın içine doğru itin, böylece başınızdan ve boynunuzdan ayaklarınıza kadar düz bir çizgi oluşsun. (Kalçalarınızın yükselmesine veya sarkmasına izin vermeyin.)

Bakışlarınızı aşağıda tutun ve karın kaslarınızı çalıştırırken bu pozisyonu koruyun. Düzenli, eşit nefes alın.

İlk denemelerinizde pozisyonu 30 saniyeye kadar korumaya çalışın ve ardından vücudunuzu alçaltın, mata bırakın ve dinlenin. Bu, “bir set”’tir. İki ila üç set yapmaya çalışın.

Plank yapmaya ilk başladığınızda, doğru pozisyonu çok uzun süre tutamayabilirsiniz. Pratik yapmaya devam ettikçe, yapmanın daha kolay hale geldiğini göreceksiniz.

Ön kollarınızın üzerinde durmak rahatsızlık veriyorsa, kollarınızı tamamen uzatılmış bir şınav pozisyonunda plank'ı yapabilirsiniz. Sırt ağrınız veya diğer sırt sorunlarınız varsa, ya dizlerinizin üzerinde plank pozisyonunu yapabilirsiniz ya da bir tezgaha veya benzerine 45 derecelik açıyla düz şekilde yaslanarak yapabilirsiniz. 

Plank yaparken karın kaslarınızı daha da güçlendirmek istiyorsanız, poz sırasında tek tek sırayla bacaklarınızı kaldırıp yukarıda birkaç saniye tutabilirsiniz. 

Karın kaslarınızı hafifsemeyin. Onlar güçlü oldukça tüm sırt, kollar ve vücudunuzun diğer bölümlerinin de ne kadar güçlü, dengeli ve sağlıklı olduklarını hayretle ve mutlulukla göreceksiniz.


Karın kaslarımı güçlendirmeden önceki yıllarımda alışveriş yaptığım tencere poşetini kaldırırken dirsek içimde fıtığa neden olmuştum. O zamanlar doğum sonrası 2 yıl boyunca sporu bırakmış olduğumdan tüm kaslarım çok zayıf ve güçsüzdü. Karın kasımı güçlendirmeye başladıktan sonra eğilir kalkarken veya yerden bir şey kaldırırken nasıl karın bölgemi baz alarak hareketleri daha kolay ve vücudumun başka bir bölgesine zarar vermeden yapabileceğimi öğrendim. Özellikle ağırlıklı hareketlerde nasıl karın kaslarımdan destek alabileceğimi.


O zaman günde 1 veya max 2 dakikanızı bu egzersizi yapmak için ayırmaya değmez mi?


Sağlık ve enerji dolu günler dileklerimizle.


Kaynakça: 13 Kasım 2019 Mathew Solan, Harward Health Makelesinden faydalanılmıştır.