Ağrı,
vücudunuzda yolunda gitmeyen bir şey olduğu konusunda sizi uyaran ancak,
kişinin günlük yaşamındaki faaliyet ve aktivitelerini kısıtlayan sıkıntılı bir histir.
Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği ağrıyı şu şekilde tanımlamıştır: "Ağrı,
gerçek veya potansiyel bir doku hasarından kaynaklanan veya bu şekilde
tanımlanan, hoş olmayan bir duyu ve duygusal bir deneyimdir".
Türleri,
lokasyonları ve nedenleri büyük farklılıklar gösterse de ağrı çok sık rastlanan
bir hastalık belirtisidir. Hastaların yaklaşık yarısı ağrı sorunları nedeniyle
doktorlara başvurmaktadır.
Mora Terapi yöntemi ile ağrı üzerine çalışan, Dr. Eckart Herrmann; ağrılı hastaları birbirinden farklı iki gruba ayırmanın doğru
olacağını savunmuştur. Bu iki grubu;’ İlki
geçici, dokuların maruz kaldığı mekanik, kimyasal veya elektriksel travmalardan
kaynaklanan kanıtlanabilir ağrıların dahil olduğu akut ağrı grubudur. İkinci gruptakiler kronik ağrısı olan
yani, aynı ağrıyı altı aydan daha fazla süredir çeken hastalardır. Bu ağrının
nedeni çoğu zaman net değildir.’ şeklinde tanımlamıştır.
Hastaların
bir kısmında ağrı mevcut tıbbi tanısal yöntemler ve tanımlanan hastalık süreci
için kabul edilen tedavilerle kontrol altına alınabilmektedir. Ne yazık ki
vakaların çoğunluğunda bu yaklaşımlar yetersiz kalmakta ve bu nedenle
hastaların tedavi edilebilmesi için daha gelişmiş tedavi yöntemlerinden
yararlanılması gerekmektedir. Hastaların bir kısmında ise inatçı ağrı,
yaşamları boyunca süren bir sorun halini almaktadır. Raymond Maziewicz ve
Joseph B. Martin tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada, ABD’de kronik
ağrı durumları olan hastaların yılda 50 milyar dolardan fazla tedavi masrafı
yarattığını ve sadece sırt ağrılarının yılda 100 milyon işgünü kaybına neden
olduğu saptanmıştır.
Mora Terapi
yöntemi ile yapılan akut ağrı terapilerinde, öncelikle “Temel Terapi” esnasında
tüm eklemlerden geçen tüm akupunktur meridyenleri sadece el ve ayak elektrotlarına
yapılacak temasla tedavi edilir. Bununla eş zamanlı olarak lokal ağrı özel bir
manyetik elektrotla tedavi edilir. Aygıtın
frekans ve amplifikasyon ayarlarını uygun konumlara getirerek bu frekanslar
dahilinde bedende var olabilecek birçok patolojik osilasyon yok
edilebilmektedir. Bu uygulama ağrının kaynağı üzerinde yapılır ve böylece bedenin
kendine ait, elektromanyetik “yansıma görüntüleri” kullanılarak ağrıya
neden olan patolojik osilasyonlar azaltılabilmektedir.
Akut ağrı
için kullanılan prensiplerin aynısı kronik ağrı için de kullanılmaktadır. Buna
rağmen genellikle terapinin kapsamı ve seansların adedi akut ağrıya kıyasla
daha fazla olabilmektedir. Akut ağrıların aksine, kronik ağrı durumlarında
hasta tarafından tanımlanan ağrı bölgesi, vakaların neredeyse tamamında ağrının
varlığından tek başına sorumlu değildir. Onun yerine, uzaktan fiziksel,
biyokimyasal veya fizyolojik unsurlar bedeni o kadar olumsuz yönde etkilemiştir
ki orijinal akut ağrının otomatik olarak iyileşmesi mümkün olmamıştır. Kronik
ağrıda özellikle önemli olan bu diğer unsurları bulmak ve ele almak gerekir.
Ancak bu şekilde sürekliliği olan sonuçlar elde etmek mümkün olmaktadır.
Kronik ağrı şikâyeti
bulunan hastaların çoğunda, başta civa amalgamları olmak üzere belli başlı
dental metallere ve bazı gıdalara karşı intoleransların veya alerjilerin
bulunduğu defalarca görülmüştür. Bu konularda da Mora Terapi ile gerekli
taramaların yapılması gerekmektedir. Bu uyumsuz maddelerin ve etkilerinin
ortadan kaldırılmasından sonra uygulanacak Mora ağrı terapisi durumun hızlı bir
şekilde düzelmesine katkıda bulunacaktır.
Çevresel
elektromanyetik alanların bedenin enerji alanı üzerinde, ne yazık ki fazlasıyla
küçümsenen, aslında çok büyük etkileri bulunmaktadır. Bu kadar enerjik bir
sistemin küçük elektromanyetik alanlardan etkilenme ihtimali yüksektir. Günümüz
teknolojisi insanları çok sayıda elektromanyetik alana maruz bırakmaktadır. Elektromanyetik stresten dolayı patolojik hale gelmiş
akupunktur noktalarını bulabilmek için Dr. Ludger Mersmann’ın “spin test”
aparatı kullanılabilmektedir.
MORA
prensibi ilk başlarda, hastanın bedeninden alınan osilasyonların filtrelenmesi,
ters çevrilmesi ve hastanın kendine ait patolojik elektromanyetik
osilasyonlarını yokedilmesinden ibaretti. Mora teknolojisinin ilerlemesiyle
rezonans prensiplerine göre işleyen özel “biyolojik filtreler” kullanılmaya
başlandı ve bu sayede bedene yararlı fizyolojik osilasyonlarla bedene zararlı
patolojik osilasyonlar elektronik olarak ayırt edilebildi. Buna göre Mora
Terapinin amacı hastanın kendi elektromanyetik osilasyonlarını, elektronik
olarak modifiye ederek, hastanın biyokimyasını olumlu yönde etkileyecek şekilde
işlemektir. Bu sayede Mora Terapi, hastaya
uygulanacak belirli terapinin tamamen kişiye özel olmasını olanaklı
kılmaktadır. Sadece bedenin kendine ait elektromanyetik osilasyonları aygıt
tarafından alınmakta, işlenmekte ve hastaya geri iletilmektedir. Tamamen kişiye
özel olan bu terapi; diğer, daha az kişiselleştirilmiş teraputik önlemlere kıyasla
çok daha etkili bir tedavi süreci sağlayabilmektedir.
Mora Terapi
yöntemiyle yapılan ağrı terapilerinde de, diğer tüm terapilerde olduğu gibi,
ortaya çıkan semptomu ortadan kaldırmak değil, semptomun ortaya çıkmasına neden
olan etmenler teşhis edilerek ve ortadan kaldırarak genel sağlığın geri
kazandırılması amaçlanır. Tanısal ve teraputik süreç ve olanaklarıyla
Mora-Terapi, her iki gruptan hastanın nedensel ve semptomatik olarak tedavi
edilmesine ve böylelikle ağrının yok edilmesine veya azaltılmasına olanak sağlamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder