12 Ekim 2018 Cuma

MORA TERAPİ İLE AĞRI TEDAVİLERİ


Ağrı, vücudunuzda yolunda gitmeyen bir şey olduğu konusunda sizi uyaran ancak, kişinin günlük yaşamındaki faaliyet ve aktivitelerini kısıtlayan sıkıntılı bir histir. Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği ağrıyı şu şekilde tanımlamıştır: "Ağrı, gerçek veya potansiyel bir doku hasarından kaynaklanan veya bu şekilde tanımlanan, hoş olmayan bir duyu ve duygusal bir deneyimdir".



Türleri, lokasyonları ve nedenleri büyük farklılıklar gösterse de ağrı çok sık rastlanan bir hastalık belirtisidir. Hastaların yaklaşık yarısı ağrı sorunları nedeniyle doktorlara başvurmaktadır. Mora Terapi yöntemi ile ağrı üzerine çalışan, Dr. Eckart Herrmann; ağrılı hastaları birbirinden farklı iki gruba ayırmanın doğru olacağını savunmuştur. Bu iki grubu;’ İlki geçici, dokuların maruz kaldığı mekanik, kimyasal veya elektriksel travmalardan kaynaklanan kanıtlanabilir ağrıların dahil olduğu akut ağrı grubudur. İkinci gruptakiler kronik ağrısı olan yani, aynı ağrıyı altı aydan daha fazla süredir çeken hastalardır. Bu ağrının nedeni çoğu zaman net değildir.’ şeklinde tanımlamıştır.

Hastaların bir kısmında ağrı mevcut tıbbi tanısal yöntemler ve tanımlanan hastalık süreci için kabul edilen tedavilerle kontrol altına alınabilmektedir. Ne yazık ki vakaların çoğunluğunda bu yaklaşımlar yetersiz kalmakta ve bu nedenle hastaların tedavi edilebilmesi için daha gelişmiş tedavi yöntemlerinden yararlanılması gerekmektedir. Hastaların bir kısmında ise inatçı ağrı, yaşamları boyunca süren bir sorun halini almaktadır. Raymond Maziewicz ve Joseph B. Martin tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada, ABD’de kronik ağrı durumları olan hastaların yılda 50 milyar dolardan fazla tedavi masrafı yarattığını ve sadece sırt ağrılarının yılda 100 milyon işgünü kaybına neden olduğu saptanmıştır.

Mora Terapi yöntemi ile yapılan akut ağrı terapilerinde, öncelikle “Temel Terapi” esnasında tüm eklemlerden geçen tüm akupunktur meridyenleri sadece el ve ayak elektrotlarına yapılacak temasla tedavi edilir. Bununla eş zamanlı olarak lokal ağrı özel bir manyetik elektrotla tedavi edilir. Aygıtın frekans ve amplifikasyon ayarlarını uygun konumlara getirerek bu frekanslar dahilinde bedende var olabilecek birçok patolojik osilasyon yok edilebilmektedir. Bu uygulama ağrının kaynağı üzerinde yapılır ve böylece bedenin kendine ait, elektromanyetik “yansıma görüntüleri” kullanılarak ağrıya neden olan patolojik osilasyonlar azaltılabilmektedir.

Akut ağrı için kullanılan prensiplerin aynısı kronik ağrı için de kullanılmaktadır. Buna rağmen genellikle terapinin kapsamı ve seansların adedi akut ağrıya kıyasla daha fazla olabilmektedir. Akut ağrıların aksine, kronik ağrı durumlarında hasta tarafından tanımlanan ağrı bölgesi, vakaların neredeyse tamamında ağrının varlığından tek başına sorumlu değildir. Onun yerine, uzaktan fiziksel, biyokimyasal veya fizyolojik unsurlar bedeni o kadar olumsuz yönde etkilemiştir ki orijinal akut ağrının otomatik olarak iyileşmesi mümkün olmamıştır. Kronik ağrıda özellikle önemli olan bu diğer unsurları bulmak ve ele almak gerekir. Ancak bu şekilde sürekliliği olan sonuçlar elde etmek mümkün olmaktadır.

Kronik ağrı şikâyeti bulunan hastaların çoğunda, başta civa amalgamları olmak üzere belli başlı dental metallere ve bazı gıdalara karşı intoleransların veya alerjilerin bulunduğu defalarca görülmüştür. Bu konularda da Mora Terapi ile gerekli taramaların yapılması gerekmektedir. Bu uyumsuz maddelerin ve etkilerinin ortadan kaldırılmasından sonra uygulanacak Mora ağrı terapisi durumun hızlı bir şekilde düzelmesine katkıda bulunacaktır.

Çevresel elektromanyetik alanların bedenin enerji alanı üzerinde, ne yazık ki fazlasıyla küçümsenen, aslında çok büyük etkileri bulunmaktadır. Bu kadar enerjik bir sistemin küçük elektromanyetik alanlardan etkilenme ihtimali yüksektir. Günümüz teknolojisi insanları çok sayıda elektromanyetik alana maruz bırakmaktadır. Elektromanyetik stresten dolayı patolojik hale gelmiş akupunktur noktalarını bulabilmek için Dr. Ludger Mersmann’ın “spin test” aparatı kullanılabilmektedir.

MORA prensibi ilk başlarda, hastanın bedeninden alınan osilasyonların filtrelenmesi, ters çevrilmesi ve hastanın kendine ait patolojik elektromanyetik osilasyonlarını yokedilmesinden ibaretti. Mora teknolojisinin ilerlemesiyle rezonans prensiplerine göre işleyen özel “biyolojik filtreler” kullanılmaya başlandı ve bu sayede bedene yararlı fizyolojik osilasyonlarla bedene zararlı patolojik osilasyonlar elektronik olarak ayırt edilebildi. Buna göre Mora Terapinin amacı hastanın kendi elektromanyetik osilasyonlarını, elektronik olarak modifiye ederek, hastanın biyokimyasını olumlu yönde etkileyecek şekilde işlemektir. Bu sayede Mora Terapi, hastaya uygulanacak belirli terapinin tamamen kişiye özel olmasını olanaklı kılmaktadır. Sadece bedenin kendine ait elektromanyetik osilasyonları aygıt tarafından alınmakta, işlenmekte ve hastaya geri iletilmektedir. Tamamen kişiye özel olan bu terapi; diğer, daha az kişiselleştirilmiş teraputik önlemlere kıyasla çok daha etkili bir tedavi süreci sağlayabilmektedir.

Mora Terapi yöntemiyle yapılan ağrı terapilerinde de, diğer tüm terapilerde olduğu gibi, ortaya çıkan semptomu ortadan kaldırmak değil, semptomun ortaya çıkmasına neden olan etmenler teşhis edilerek ve ortadan kaldırarak genel sağlığın geri kazandırılması amaçlanır. Tanısal ve teraputik süreç ve olanaklarıyla Mora-Terapi, her iki gruptan hastanın nedensel ve semptomatik olarak tedavi edilmesine ve böylelikle ağrının yok edilmesine veya azaltılmasına olanak sağlamaktadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder