HAREKETSİZ YAŞAMIN İNSAN SAĞLIĞINA ZARARLARI
Yaşamımızın en temel değişkenlerinden olan sağlığımız, sürekli dikkat ve özen gerektirir. Kötü alışkanlıklardan uzak durmak, dengeli ve düzenli beslenmek, düzenli egzersiz ve spor yapmak sağlığımızı korumamızın başlıca gerekliliklerindendir.
Peki hareketsiz yaşamın sağlımızı ne ölçüde etkilediği konusunda yeterli bilgiye sahip miyiz? Ne yazık ki sağlımızı etkileyen baş faktörlerden biri; hareketsizliktir. Günümüzde, teknolojinin değişmesi ve gelişmesinin sağlamış olduğu konfor tüm insanları uzun süren bir hareketsizliğe sürükledi. Hareketsizlikle birlikte insanlarda hem motivasyon kaybı hem de sağlık sorunları ortaya çıkmaya başladı.
Fiziksel aktivitenin eksikliği hem kendi sağlığımızı hem de toplumun genel sağlık düzeyini kötü etkilemektedir. Özellikle masa başında çalışan kişiler için, hem iş yoğunluğu hem de zamansızlık hareketsiz yaşama kapılarını açıyor diyebiliriz. Yıllar önce makineleşme yokken insanoğlu kas gücünü kullanarak hayatını idame ettiriyordu. Ancak günümüzde tabiri caizse her şeyin her işin bir kolayı var.
Günlük yaşamımızda ihtiyacımız olan birçok şeyi teknolojinin bize sağladığı imkanlarla çok daha kısa sürede gerçekleştirebiliyoruz. İyi anlamda hayatımızı fazlasıyla kolaylaştıran bu makineler, kötü anlamda bizleri tembelleştiriyor. Buna bağlı olarak da hareketsizlik, sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor.
Yaptığımız düzenli egzersizlerin insan vücuduna ve sağlığına olan etkisi bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Düzenli egzersiz yapmanın kas, kemik gelişiminden, solunum sindirim sistemine sayamayacağımız kadar çok katkısı vardır. Dünya olarak büyük bir salgına mücadele ettiğimiz şu günlerde ne yazık ki baş düşmanımız olan hareketsizlik, istemesek de bir çoğumuzun hayatına yerleşti bile.
Hareketsizlik, kas gücümüzü zayıflatıp vücut direncimize ve dayanıklılığımızı düşürür. Özellikle bel kaslarından başlayan zayıflama, kamburlaşmayı da beraberinde getirir. Duruş bozuklukları, baş, boyun ve bel ağrılarının çoğu yetersiz fiziksel aktiviteden kaynaklanmaktadır. Bu ağrılarla birlikte direncimizi kaybedip, günlük rutin işlerimizi bile çok zor gerçekleştirir hale geliriz. Hareketsiz yaşam sadece yaşam kalitemizi düşürmekle kalmaz, vücudumuzdaki oksijen seviyemizi de düşürür. Bu durumda kalp daha yavaş atmaya başlar ve kalp kası güçsüzleşir.
Düzenli egzersiz yapmak görüldüğü üzere kalbimiz için de çok büyük bir önem arz ediyor. Hayatımıza hareket katarak, egzersiz yaparak kalbimizi güçsüz düşmekten kurtarabilir, kalp atış hızımızı arttırabilir, güçlü kalp damarlarına sahip olabiliriz. Hareketsiz ve yavaş tempolu bir hayat aynı zamanda strese de neden olabilir. Uzun süre oturmak ve uzanmak bacak sağlığımız içinde risklidir. Hareketsizlik, bacaklarımızdaki kan dolaşımını yavaşlatıp varis oluşmasına sebep olur. Özellikle 50 yaş üstü insanlarda bu duruma sıkça rastlanır.
Hareketsiz yaşamın insan sağlığına kötü etkilerinden biri de sindirim sistemimiz için bir tehdit unsuru oluşturması. Uzun süreli hareketsizlik bağırsak hareketlerimizi yavaşlatır ve sindirim sorunlarını ortaya çıkarır. Bununla birlikte yediğimiz besinlerin vücuttan atılması zorlaşır. Bu da fazla kiloya ve uzun vadede obeziteye sebep olur.
Yine hareketsiz yaşam, kemik erimesi, diyabet gibi sağlık sorunlarının da başında gelir. Hareketsizliği bir yaşam biçimi haline getirenler, sağlıklarını ne şekilde bir tehlikeye attıklarının farkında değiller. Tüm yaş gruplarından bireyler zamanlarının büyük bir kısmını televizyon, telefon, tablet, bilgisayar başında geçiriyor. Ve çoğu insanda bu durum bir bağımlılık haline geliyor. Öğrenme çağında olan çocuklar için bu oldukça tehlikeli bir unsur. O yaşlarda edinilen alışkanlıklar küçük yaşlardan itibaren hareketsizliğe ve sağlıksız yaşama sebep oluyor. Sokaklarda yaşıtlarıyla birlikte vakit geçirmesi oyun oynaması gereken çocuklar, teknolojinin kurbanı olup tüm günlerini ellerindeki tabletlerle geçiriyor. Yine ergenlik çağında veya 20’li yaşlarda ki kişilerde sosyal medyanın etkisi altında kalıp zamanlarını teknolojik cihazlarla heba ediyorlar.
Teknolojinin büyüsüne kapılıp sağlımızı riske atmamalı mutlaka her gün 1 saat yürüyüş veya yavaş tempolu egzersiz yapmalıyız. Örneğin; kısa mesafe gideceğimiz yerlere araçla değil yürüyerek gitmeyi tercih etmeliyiz. Telefonlardan tabletlerden uzak, biraz kendimize zaman ayırmalıyız. Unutmamız gereken en önemli şey, alışkanlıkların tekrarlarla kazanıldığı ve erken yaşlarda edindiğimiz her olumlu alışkanlığın ileri ki yaşlarda bizlere kolaylık sağlayacağıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder