İnflamasyon
(Enflamasyon), daha sık duyduğumuz adıyla yangı veya iltihap, vücudun zararlı
bir etkeni durdurmak için verdiği doğal bir cevaptır. Bileğimiz burkulduğunda, elimiz
yandığında ya da bir yerimiz kesildiğinde ağrı, sıcaklık hissi, kızarma ve
şişme gibi akut (kısa süreli) inflamasyon belirtileri vücudumuzun başlattığı
reaksiyonun göstergeleridir.
İnflamasyon
aslında vücudun hasar gören bir bölgesinde enfeksiyonu önlemek, doku onarımını
başlatmak gibi nedenlerle başlattığı bir süreçtir. Bu gibi akut durumlarla
ilişkili inflamasyon aslında hayatımızı kurtaran bir tepkidir. Beyaz kan
hücreleri hasarlı bölgeye gelerek ve orada hızla çoğalabilecek ölümcül
bakteriler gibi yabancı etkenlerin ortadan kaldırılmasını sağlamaktadırlar.
Akut
inflamasyon vücudun savunma sisteminin enfeksiyon oluşumunu engelleyebilmesi
için geliştirdiği bir korunma mekanizmasıdır. Ancak vücuttaki inflamasyon
durumu kronik hal aldığında sağlık açısından tehdit oluşturmaya başlamaktadır.
Kronik düşük
dereceli bakteriyel, viral ve mantar enfeksiyonlar, kronik düşük düzeyde gıda
alerjileri veya gıda intoleransları, fiziksel veya duygusal stresin kortizol
seviyelerini yükseltmesi, çevreden toksisite (metaller ve su, hava ve diğer
kirler), diyetle gelen toksisite (çok fazla yağ, şeker, protein, alkol) vücutta
uzun süreli (kronik) inflamasyona neden olmaktadır. Vücut sürekli olarak
savaşacak bir şey olduğunu düşünmekte, sürekli olarak savunma hücreleri ve
savunma maddelerini kullanmaktadır.
Kronik inflamasyon
genellikle sessizdir ve kızarıklık, ağrı, ödem gibi gözle görülür herhangi bir
belirti vermeden de ilerlemektedir. Ancak, uzun süreli yorgunluk ve bitkinlik
hali, deride gözlemlenen sebepsiz kızarıklıklar veya kaşıntılar, yeni gelişen
alerjiler veya sindirim problemleri kronik inflamasyon belirtisi
olabilmektedir.
Bu gibi
durumlar da risk faktörleri incelenebilmektedir. Aşırı kilo ve obezite, insülin
direncinin varlığı, kan kolesterol seviyelerinin yüksek seyretmesi, ileri yaş,
alkol-sigara gibi bağımlılıklar ve kötü beslenme alışkanlıkları kronik inflamasyona
sebep olabilecek en büyük etkenlerdendir.
Akut inflamasyonun
kısa vadede hayat kurtarıcı özelliğine karşılık bu olay süreklilik kazandığında
yani kronik duruma geldiğinde uzun vadede pek çok soruna yol açabilmektedir. İnflamasyon
süreci sistemik bir hâl aldığında, aylarca ve yıllarca devam ettiğinde beyaz
kan hücrelerinin kimyasal silahları, bu defa kronik hastalıkları tetikleyebilmektedir.
Bu hastalıklara damar sertliği, kalp hastalıkları, kanser, artrit (eklem
iltihabı), metabolik sendrom, yüksek tansiyon, Parkinson, Alzheimer hastalığı,
astım, iltihaplı bağırsak hastalığı ve diyabet örnek olarak verilebilmektedir. Belirtilen
hastalıkların çoğu obezite ile bağlantılıdır. Fazla kilo ve yağlanma ile
birlikte kronik sistemik inflamasyon artmakta, kronik hastalıkların pek çoğuna
zemin hazırlamaktadır. Bu süreç aynı zamanda cilt kırışıklıkları dahil
dokuların hızla yaşlanmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda sürekli
tetikte olan bağışıklık sistemi zaman içerisinde hem güç kaybettiğinden vücudun
dış saldırılara karşı savunması zayıflamakta hem de bağışıklık hücreleri kimi
zaman vücudun kendi yapılarını düşman unsurlar gibi algılayarak otoimmün
hastalıklar dediğimiz bazı tiroid hastalıkları (Hashimoto), bağırsak iltihabı,
multipl skleroz, bazı eklem romatizmaları gibi kronik bozukluklara neden olabilmektedir.
Kronik inflamasyonu
engelleyebilmek adına yapılabilecek en temel şeylerden birisi tartışmasız
sağlıklı beslenmektir. Sadece kilo vermek için değil kronik inflamasyondan da
korunmak için rafine şeker, paketli ürünler, tatlandırıcılar, şekerli içecekler
ve beyaz ekmek, pirinç ve diğer rafine edilmiş karbonhidrat grubu besinlerin
beslenme planından çıkarılması gerekmektedir. Rafine edilmiş karbonhidratların
tüketilmesi de inflamasyona, insülin direncine ve obeziteye neden olmaktadır. Salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş etler, her
türlü işlenmiş gıdalar inflamasyona sebep olmaktadır. Aynı zamanda trans yağ ve
sağlıksız yağlardan zengin besinlerin aşırı tüketimi de bu konuda ciddi bir
risk teşkil etmektedir.
Vücut yanlış
beslenme sonucunda vücut inflamasyona açık hale gelmektedir. Bu durum bir
enfeksiyon, sigara, alkol, stres, alerjiler, uykusuzluk, aşırı bedensel
yorgunluk ve gıda duyarlılıkları gibi çevresel stresler ile birleştiğinde de
inflamasyon kaçınılmaz hale gelmektedir.
Beslenme planınıza
inflamasyonu engelleyebilecek, antioksidan bakımından zengin besinler eklemek
doğru tercih olacaktır. Örneğin, pazı, brokoli,
ıspanak, turp, zeytin yağı, yeşil çay, pancar, balık
çeşitleri, zerdeçal, kırmızı meyveler, avokado gibi besinleri tercih edebilirsiniz.
Mora Terapi ile yapılan kilo terapilerinde amaç her zaman
sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazandırılarak ideal
kiloya inebilmektir. Bu şekilde kronik enflamasyona sebep olabilecek birçok
etken ortadan kaldırılabilmektedir. Aynı zamanda standart programların
içerisinde olan inflamasyon terapileri ile vücutta var olan inflamasyona da
müdahale edilebilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder