27 Temmuz 2018 Cuma

DOĞAL BESLENME NE DEMEKTİR? NEDEN ÖNEMLİDİR?


Sağlıklı beslendiğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Ancak seçtiğiniz besinlerin de sizin kadar sağlıklı olup olmadığını hiç sorgulamış mıydınız?

Doğal beslenme bir diğer adıyla organik beslenmeyi mutlaka duymuşsunuzdur. Peki doğal beslenmek ne demektir? Gerçekten gerekli midir? Doğal beslenebilmek için neler yapılabilir? Bu yazımızda biraz bunlara dikkat çekmek istiyoruz.


Organik besinleri temel alan beslenme düzenine doğal beslenme yani organik beslenme denir. Organik besinler ise tarım ilaçları, hormon, kimyasal maddeler kullanılmadan üretilen besinlerdir. Günümüzde şehir hayatının, insanları hazır ürün tüketimine itmesi doğal beslenme alışkanlığını zorlaştırmaktadır. Buna paralel olarak obezite ve birçok kronik hastalık hızla artmaya devam etmektedir. Kırsal kesimde genel olarak daha uzun ve sağlıklı yaşam sürülmesindeki en büyük etkenlerden birinin organik beslenme alışkanlığı olduğu düşünülmektedir.


Organik tarımda, doğal gübreleme ile besinlere ilaç kalıntısı bulaşmadan organik ürünler üretilmektedir. Bu yüzden organik ürün kullanımı hem doğaya hem de sağlığımıza daha faydalıdır. Kullanılan tarım ilaçları ile toprak kirlenmekte ve bu besinleri tüketen bireylerde kanser oluşma riski artmaktadır.

Teknolojinin gelişmesiyle ve zamandan tasarruf sağlayabilmek adına geliştirilen yöntemler ile tarımda verimin artırılması, daha kısa sürede daha fazla ürün elde etme gibi nedenlerle tarım ürünlerinin yetiştirilmesinde kimyasal maddeler kullanılmaktadır. Meyve ve sebzelerdeki tarım ilacı kalıntıları, GDO' lu tohumlar, antibiyotikli sütler, mısır şurubu içeren ballar, hastalıklı etler, hormonlu tavuklarla ilgili birçok iddia ve araştırma söz konusudur. Maalesef araştırmalar da bunları destekler niteliktedir.

Peki doğal besin tüketiminin bize ne gibi faydaları olabilir? Kimyasal madde içermediklerinden vücutta kimyasal madde birikimi yapmazlar ve organ hasarını engellemiş olurlar. Bu nedenle çocukların tüketimi için de uygundur. Vitamin ve mineral içeriklerinin yüksek olması sebebiyle çeşitli hastalıkla mücadele edebilirler. Aynı zamanda antioksidan içerikleri de fazla olacağından kanserden korunmada da etkilidirler. Diğer bir açıdan bakıldığında ise; tarım topraklarının daha az kirlenmesini sağlarlar. Ancak üretim miktarı az olan bu ürünlerin fiyatı diğer modern tarım ile yetiştirilen besinlerden maalesef daha pahalı olarak satılmaktadır. Bu da bu besinlere herkesin ulaşımını engellemektedir.  Sağlık için faydaları göz ardı edilemeyeceğinden, imkanlarınız dahilinde ulaşabildiğiniz besinlerin organik olmasına dikkat ederek, ilerleyen yaşlarda hipertansiyon, obezite, kalp ve damar hastalıkları, kanser gibi hastalıkların oluşumunun önlenmesini sağlayabilirsiniz.

Gelelim doğal-organik ürünler hakkında kimlere güvenebiliriz ve nereden alabiliriz sorularımıza.  Herhangi bir pazarda satılan doğal ürünlerden emin olamayabilirsiniz ancak ekolojik pazarlarda satılan ürünlerin tümünün organik sertifikalı olduğuna güvenebilirsiniz.

Şimdiye kadar ben hiç önemsememiştim ama artık ben de dikkat edeceğim doğal beslenmeye diyorsanız, geç kalmış sayılmazsınız. Vücudunuzda şimdiye kadar birikmiş olabilecek kimyasallar veya bozulmuş metabolizmanız için Mora Terapiden yardım alabilirsiniz. Mora Terapi yöntemiyle vücudunuz kimyasallardan arınır, metabolizma düzenlenir, doğal hayatınıza sıfırdan başlamış olursunuz. 



20 Temmuz 2018 Cuma

TOK TUTAN BESİNLER

Besinlerin tokluk hissi verme sürelerini, içerdikleri protein, posa, yağ miktarları belirler. Bu doğrultuda bazı yiyecekler daha uzun süre tok hissetmemizi sağlar. Diyet yaparken veya gün içinde canınız bir şeyler atıştırmak istediğinde tüketebileceğiniz ve bu şekilde size kilo kontrolde de yardımcı olabilecek besinleri sizler için bir araya getirdik.



·         Yumurta: Tok tutma konusunda isim yapmış bir besin olan yumurta, tabi ki de listemizin başında yer almalıydı. Yumurta proteini, anne sütünden sonra vücutta kullanılabilirliği en yüksek olan proteindir. Yumurtanın sarısı E vitamini içerir ve yağlı yapısıyla uzun süre tok tutar. Ayrıca yapılan araştırmalarda, güne yumurtayla başlayan bireylerin gün içinde daha az kalori aldıkları kanıtlanmış.

·         Yulaf ezmesi: Yulaf, diğer tahıllara göre daha yüksek oranda çözünür posa içerir. Posa içeriği sayesinde tok tutan besinler arasında önemli bir yer kazanmıştır. Kan şekerini ve mide-bağırsak fonksiyonlarını düzenleyici etkisi de vardır. Yulaf az kalorisi ve doygunluk hissi sağlaması bakımından kilo vermek isteyenler için sağlıklı bir alternatiftir.

·         Badem: Enerji ve besin öğesi değerleri oldukça yüksek olan badem; karbonhidrat, protein, doymamış yağ, lif, fosfor, kalsiyum, demir, potasyum, magnezyum, çinko, A, B, C ve E vitamini içerir. İçeriğinde bulunan yağlar sayesinde tokluk hissi oluşturur. Ancak porsiyon kontrolü çok önemlidir. Ara öğünlerde 10-12 çiğ badem yemeniz ideal olacaktır.

·         Süt-Yoğurt-Peynir: Protein, kalsiyum, fosfor, riboflavin ve B12 vitamini olmak üzere birçok vitamin ve mineral bakımından zengin olan süt ve süt ürünleri, özellikle kalsiyum içerikleriyle bel çevresindeki yağlanma ile savaşırlar. Fermente süt ürünleri, içerdikleri probiyotik bakterilerle bağırsak dostudur, sindirim sistemini rahatlatır ve bağışıklık sistemini güçlendirirler. Süt ve süt ürünleri proteinden zengin, aynı zamanda dengeli karbonhidrat ve yağ içerikleri sayesinde uzun süre tok tutarlar.

·         Chia tohumu: Chia tohumu, özellikle son zamanlarda farklı birçok alanda adını duyurmuş, çeşitli faydalarının yanı sıra tok tutma konusunda da uzman bir besindir. Su veya süt ile birleştiğinde şişen ve jelleşen yapısı sayesinde uzun süre tokluk hissi sağlamaktadır.

·         Avokado: Zengin yağ ve lif içeriği sayesinde tok tutan besinlerden biri de avokadodur. Yağ içeriği yüksek olduğundan porsiyon kontrolüne dikkat edilmesi gereken bir besindir. Yağ kullanmadığınız zamanlarda, salatalarınıza yarım avokado dilimleyerek yeterli miktarı tüketmiş olacaksınız.

·         Mevsim yeşillikleri: Roka, dereotu, maydanoz, marul, semizotu, ıspanak gibi yeşillikler içeriğindeki posa sayesinde tokluk hissini desteklemektedir. Öğünlerinize dahil edeceğiniz yeşillikler, kilo kontrolünde ve bağırsak sağlığınızın korunmasında en büyük destekçiniz olacaktır.

·         Baklagiller: Nohut, mercimek ve barbunya gibi baklagiller lif, protein, kaliteli karbonhidrat, antioksidan ve vitamin bakımından oldukça zengindir. Bu sayede uzun süre tokluk hissetmenizi sağlar.

Mora terapi yöntemiyle yapılan bağırsak terapisi ve kilo kontrolü seanslarından sonra yukarıda bahsettiğimiz sağlıklı alternatifleri belirtilen miktarlarda kullanarak, hem daha sağlıklı bağırsaklara kavuşmuş olursunuz hem de daha sağlıklı yeme alışkanlıkları kazanmış olursunuz.

13 Temmuz 2018 Cuma

SU İÇMEK İÇİN MÜKEMMEL 4 ZAMAN


Gün içinde yapılan egzersizler, kilonuz, yaşadığınız yerin hava durumu ve cinsiyete bağlı olarak günlük su içme miktarı değişmektedir. Bunu hesaplayarak günlük içme miktarınıza bağlı kalarak su içmelisiniz. Ortalama bir hesap yapmak gerekirse; her bireyin günde en az 2,5 litre su içmesi gerekir. Yüksek ateş, ishal ve kusma gibi hastalık zamanlarında ise; ekstra su içmeye önem verilmelidir.
Elbette; susadığınızı hissettiğiniz her zaman su içebilirsiniz. Ancak günün bazı zamanlarında mutlaka su içerek; vücudunuza daha özenli davranmış olursunuz. Sizlere, ‘su içmek için 4 mükemmel zaman’ listesi hazırladık ve bazı püf noktalara değindik.



1.    Uyandıktan sonra
Her insanın güne başlama şekli farklıdır. Belki uyanır uyanmaz kahvaltı edenlerdensiniz, belki güne kahve içerek başlayanlardansınız, belki gözünüzü açar açmaz giyinip çıkanlardansınız, belki de güne erkenden başlayıp beslenmenize dikkat edip spor yapanlardansınız. Sağlıklı bir yaşam ve güne zinde başlamak için vücudun ana yakıt deposu su ile başlamak en doğrusu olur.
Uyandığınızda yarım litre (2 su bardağı) içmek iç organlarınızı harekete geçirir ve sindirim sisteminizde birikmiş toksinleri temizler. Uyanıp su içtiğiniz zaman ile kahvaltı zamanı arasında en az 20 dakika ayırmaya özen gösterin.

2.    Uyumadan önce
Uyumadan önce içilen bir bardak su ile beyin kanaması ve kalp krizi önleniyor. Vücudunuzu dinlenmeye hazırlayan bu bir bardak su ile böylece bazı hastalıklardan da korunmuş oluyoruz.

3.    Yemek yemeden önce
Yemek yemeden yarım saat önce içilen bir bardak su sindirime yardımcı olur. Aynı zamanda; doygunluk hissi vererek aşırı miktarda yemek yemenizi önler ve yemek sırasında susuzluğu önler. Yemek sırasında içilen su şişkinlik yaratacağından dolayı bunu önermiyor ve yemek öncesinde su içilmesini tavsiye ediyoruz.

4.    Duş almadan önce ve sonra
Duş almadan önce içilen bir bardak su; tansiyonun yükselmesini önler. Sodyum ve potasyum gibi mineraller duşta iken buharlaşma nedeniyle kayba sebep olur. Bu nedenle duştan sonra mutlaka su hatta mineralli su içmek gerekiyor.

Mora terapi yöntemiyle yapılan tüm terapilerimiz genel detoks protokolüne dayandığından, danışanlara mutlaka bol su içmeleri önerilir. Danışanlara su içme alışkanlığının kazandırılması tedavinin etkinliğini artırabilmek ve sonrasında daha sağlıklı bir yaşam sürdürebilmelerini sağlamak adına önemlidir.