Günümüzde, gittikçe artış gösteren sağlık sorunlarının başında alerjik hastalıklar gelmektedir. Endüstrileşmeyle birlikte değişen çevresel koşullar, beslenme alışkanlıklarındaki farklılıklar, polenler, evlerdeki toz akarları, küf mantarları, hamam böcekleri, kedi-köpek alerjenleri, çeşitli gıdalar, yoğun ilaç kullanım alışkanlıkları, paketli gıda ürünlerindeki katkı maddeleri başta solunum ve cilt olmak üzere vücuttaki pek çok sisteme ait alerjik reaksiyonları artırmaktadır. Alerjenler, genel olarak insanlar için zararsız partiküllerdir ancak alerji gelişimine yatkın insanlarda alerjik hastalıklara yol açarlar. Alerjik rinitin başlıca belirtileri; burunda kaşıntı, tıkanıklık, akıntı, hapşırma, kuru öksürük ve boğaz kaşıntısıdır. Alerjik astımlı kişilerse duyarlı oldukları alerjenlerle temas etmeleri halinde kuru öksürük, nefes darlığı, göğüste sıkışma, hırıltı gibi şikayetler duyarlar Alerji, astım ve alerjik riniti olan hastalarda sadece solunum şikâyetlerine yol açmaz, aynı zamanda sürekli bir yorgunluk, halsizlik nedenidir. Özellikle kullanılan pek çok ilaç hastalarda halsizlik hatta bazen de sersemliğe yol açar.
Bahar aylarında sıklıkla görülen alerjik hastalıklar enfeksiyon hastalıklarıyla benzerlik gösterdiğinden karıştırılabilir. Yanlış tanı gereksiz ilaç ve antibiyotik kullanımına yol açtığı gibi aynı zamanda doğru bir şekilde tedavi edilmeyen alerjik hastalıkların kronik hale gelmesine de neden olabilir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Avrupa'da 1999-2004 yılları arasında astım vakaları yüzde 5 ile 20 artmıştır. Dünyada yüz milyonlarca kişi de saman nezlesinden mustariptir ve yaklaşık 300 milyon da astım hastası vardır.
Mart ve özellikle Nisan aylarında atmosferde polen sayısının artması ve burun ve ağız yoluyla polenlere maruz kalınması sebebiyle vücut bunları yabancı madde olarak algılar. Bu da alerjik rinite neden olur. Alerjik hastalıkların tedavisindeki en önemli ve ilk yapılması gereken yöntem alerjenden kaçınmaktır. Ancak özellikle polenler gibi çok yaygın olan alerjenlerden kaçınmak kolay değildir. Başta Almanya olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinde özellikle alerji tedavisinde ve daha birçok alanda başarıyla uygulanan bir tamamlayıcı tıp yöntemi olarak Mora Terapi’de deneyimin en fazla olduğu, aynı zamanda en fazla klinik deneyim gerektiren alan alerjidir.
Bu konuda Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Çalık’ın değerlendirmesi şöyle: “Göğüs hastalıkları polikliniğimize başvuran hastaların önemli bir kısmını alerjik nedenlerle gelenler (astım ve alerjik rinit) oluşturmaktadır. Bu hastalardan konvansiyonel antiastmatik ve antialerjik tedaviye ek olarak, Mora Terapi ile alerji tedavi seanslarına girmeyi kabul ve talep eden hastaların sonuçları oldukça yüz güldürücü görünmektedir. Hasta memnuniyeti Mora Terapi ile alerji tedavisi üzerine özellikle Almanya’da ve ayrıca diğer Avrupa ülkelerinde yapılmış çalışmaların sonuçları ile paralellik göstermektedir(başarı veya memnuniyet %80 civarında). Astım ve alerjide aldığımız bu çok önemli ve yüz güldürücü sonuçlar önümüzdeki süreçte yayınlanacaktır. Mora Terapi’nin başarısı, sanırım bu alandaki tartışmalara ve tedavi protokollerine de yeni bir boyut getirecektir. Bu başarılı sonuçlara ek olarak, tedavinin bilinen bir yan etkisinin olmaması da gelecekte bu tedavinin oldukça yaygınlaşacağına dair önemli bir göstergedir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder