20 Şubat 2014 Perşembe

Özel Büyükşehir Hastanesi Mora Merkezi




Özel Büyülşehir Hastanesi Mora Merkezi terapisti Eda Gündeşli Mora ailesinin bir üyesi olarak yaşadıklarını bizimle paylaşıyor:
"Mora terapisti olarak çalıştığım günden beri benim de hayatımda çok şey değişti. Merkezimize başvuranlardan aldığım olumlu tepkiler işimi sevmemin en büyük nedeni. fotoğraflarda gördükleriniz buraya gelen yüzlerce hastadan sadece birkaçı ama arkada büyük bir ordum var, biliyorum. Hem de sigaradan kurtulmuş bir ordu :) Hepsinden de defalarca duyduğum 'Allah razı olsun, sağ olun' sözleri kadar hiçbir şey beni mutlu edemezdi. Bana ışık tutan Faruk Şekerci'ye ve Mora ailesine teşekkür ediyorum."





Oğlum Mehmet Doğan aracılığıyla geldim. Kırk yılı aşkın süredir sigara kullanıyordum. Önce oğlum sonra da ben bıraktım sigarayı. Günde iki paket içtiğim sigarayı Büyükşehir Hastanesi Mora Merkezi'nde bıraktım. Mora Terapi'ye ve desteğinden ötürü Eda Hanım'a çok teşekkür ediyorum.
-Ahmet Doğan












Elmas Hanım, Mora Terapi'yle nasıl tanıştığını anlattı.

Hikayemi sizinle paylaşmak istedim ama bir sayfaya sığacak gibi değil. Hepinizden Allah razı olsun.
-Elmas Keleş














2011 de Mora Terapi ile bıraktım sigarayı. Sigarasız hayatımı tarif eden en güzel söz şu: "Gençleştim"
-Bilal Kaymak






Biz bir aileyiz




Kardiyoloji doktorunun tavsiyesiyle Mora ile tanıştım ve 38 yıldır içtiğim sigarayı bıraktım. Günde 2,5 paket içiyordum bu zıkkımı, Eda Hanım'ın tabiriyle tam tiryakiydim. Artık kapkara bir adam değilim; rengim açıldı, kilo aldım. Herkese ve Eda Hanım'a çok teşekkür ediyorum Sigarayı bırakmak isteyenler için 1 numaralı destek Mora Terapi.
-Yaşar Arslan








25 yıllık sigara tiryakisiydim. İş arkadaşımla birlikte geldim, hayatım değişti. O günden beri ikimizde sigara içmiyoruz. Bir adımla hayatımda çok şey değişti. Artık daha dinlenmiş kalkıyorum sabahları, yediğim içtiğim her şeyin tadını alıyorum, suyun bile. Kararsız kalan, cesaret edemeyenlere Mora Terapi'yi tavsiye ediyorum.
-İhsan Akkaya






12 Şubat 2014 Çarşamba

Mutlu Kilo Vermek İçin


Son yapılan araştırmalar gösteriyor ki “kilo sorunu” sağlıklı yaşam için artan bir tehdit olmaya devam etmektedir. Herhangi bir maddeye olan bağımlılık gibi karbonhidrat bağımlılığı da kontrol etmeye ya da vazgeçmeye çalıştıkça güçlenen arzuyla kendini belli eder. Yanlış beslenme, hareketsizlik, insülin direnci kilo sorununda birincil sebepler olarak ortaya çıkarken basit psikolojik travmaların bile beslenme tarzını etkilediği bilinmektedir. Stresli dönemler, depresyon yeme içme dengesini bozarak çabuk kilo alımını tetikler. Özellikle 65 yaş altı, eğitimli ve yüksek gelirli insan grubunda daha fazla öne çıkan depresyon-fazla kilo ilişkisine ergenlik döneminde de sıklıkla rastlanır. Hamilelik döneminde fazla kilo almış annelerin depresif belirtiler geliştirdiği de gözlemlenen bir durumdur. Fazla kilolar yalnızca estetik kaygılara değil aynı zamanda kalp, tansiyon, şeker hastalığı gibi yaşam kalitesini ve süresini kısaltan pek çok hastalığa da yol açabilir. 

Bu sorunun çözümünde, dünyanın pek çok ülkesinde ve Türkiye’de de tamamlayıcı tıp yöntemleri tercih edilmekte. Bir tamamlayıcı tıp yöntemi olarak Mora Terapi, karbonhidrat tüketme alışkanlığından kurtulmak için kişinin yeme isteğini ortadan kaldırma yaklaşımıyla, biorezonans yöntemini başarılı bir şekilde uygulamaktadır. Mora Terapi ile Kilolardan Kurtulma Tedavisinde, kişinin beyaz un, şeker, nişasta, çikolata gibi karbonhidrat ağırlıklı kilo aldırıcı gıdaları tüketme miktarının kolaylıkla azaltılması ve bu gıdalara olan düşkünlüğünün giderilmesi sağlanır. Aynı zamanda kişiye önerilen kolay bir diyet programıyla da yeme alışkanlıklarının düzene girmesi ve daha sağlıklı yeme alışkanlığı geliştirmesi desteklenir. Böylelikle kilo verme çok kolaylıkla gerçekleşir. 


Hasan Kalyoncu Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Feryal Erverdi Mora Terapi ile yaşadığı deneyimleri ve izlenimleri şöyle aktarıyor: “30 yıllık meslek hayatımda fark ettim ki, şişman bir birey tüm kilolarından kurtulsa da, 30 kg, 40 kg verse de mutlu olamıyor. Çünkü istediği şeyleri rahatça, gönlünce yiyemeyeceğinin farkında olmanın mutsuzluğunu yaşıyor. Elbette başlangıç kilosundaki duruma göre düzelen birçok faktör var. Ancak yeterli değil. MORA Terapi ile “Zayıflama ve Kilo Kontrolü” programlarını uyguluyorum. Tek seansta iştah ve besinlere düşkünlük normal hale geldiği için danışanlarım memnun. Tatlı ya da ekmek istemediklerine inanamıyorlar. Mutlular. Hangi yöntemle sonuç alınırsa alınsın Zayıflama ve Kilo Kontrolü programlarında temel esas kilo koruma programlarıdır. Beden Kitle İndeksi (BKİ) nin hesabını günümüzde bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Kilogram cinsinden vücut ağırlığının metre cinsinden boy uzunluğuna oranıdır. 

Vücut Ağırlığı (kg) / Boy uzunluğu (m)
Çıkan değerin 25 ve altı olmasını isteriz. Daha genç bireylerde bu oran 21-22 ye kadar düşürülebilir. Bu hesaba göre BKİ 27 ve üstü ise kilo verildikten sonra ki kilo koruma programı en az 6 ay olmalıdır (kilo 3 ayda verilmiş olsa da). Abarttığımı düşünebilirsiniz ama bazı durumlarda bu süre 1 yıla kadar çıkar. Yani kilo veren bir danışan 2 ile 4 hafta aralıklarla Mora Terapi koruma programına gelmelidir. Diğer yöntemlere göre daha etkili ve kesin sonuç alınmasına rağmen danışanların bu koruma döneminin aslında daha mühim ve kalıcı sonucu sağlayacağına dair inançlarının bir türlü oluşmadığını üzüntüyle dile getirmek isterim. MORA Terapi ile Zayıflama ve Kilo Kontrolü programı şişman bireylerin herhangi bir besinin yoksunluğunu hissetmeden zayıflayabilecekleri etkili bir programdır.” 

Türkiye'de konuyla ilgili pek çok klinik çalışması bulunan, bir üniversite hastanesinde de kullanılan, sağlık bakanlığı onaylı biyofiziksel terapi cihazı olan Mora Terapi, bağımlılıklardan kurtulmada geleneksel tedavi yöntemlerine göre daha kısa sürede ve kalıcı sonuçlar ortaya koyması sebebiyle en çok başvurulan tamamlayıcı tedavi yöntemleri arasındadır.

10 Şubat 2014 Pazartesi

Elektromanyetik Radyasyon Hasta Ediyor

Kanser riskini artırdığı ve çeşitli rahatsızlıklara yol açtığı belirtilen yüksek gerilim hatlarının altına isteyen kolaylıkla ev yapabiliyor. Başvurularda yüksek gerilim hattının yaydığı elektromanyetik dalgalara değil çarpılma mesafesine bakılıyor. 3 yıl önce çıkan yönetmelik kapsamında, TEİAŞ’ın yüksek gerilim hatlarında ölçümler yapması gerekiyor. Ancak yönetmelik, eski hatlarda ölçüm yapılmasına izin vermiyor.
Elektromanyetik dalgalardan tedirgin olan bazı vatandaşlar, ev almadan önce elektromanyetik alan ölçümü yaptırmayı tercih ediyor. Elektromanyetik alan ölçümü yaptıran bazı belediyeler de vatandaşı ev almadan önce bilgilendiriyor.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Elektromanyetik Alanlar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Osman Çerezci, Türkiye’de yüksek gerilim hatları ve trafolardan kaynaklanan elektromanyetik radyasyon konusunda herhangi bir yasal düzenleme olmadığını söyledi. Yaşam alanlarındaki elektromanyetik kirlilik seviyesinin düşük seviyede olmasının önemli olduğunu anlatan Çerezci, “Uygulanan limitlerin yeterince koruyucu olup olmadığı tartışılıyor. Ülkemizde de limitlerin daha aşağı seviyelerde uygulanmasının taraftarıyız. Yüksek gerilim hatlarının, yakın çevresinde yaşayanlar için kanser riskini artırdığı, hamilelerde sıklıkla düşüklere sebep olduğu, psikolojik rahatsızlıklar verdiği biliniyor.” dedi.
Yüksek gerilim hatlarının altına kolaylıkla ev yapıldığını anlatan Çerezci, hattın altında ve yakınında okullar ve hastaneler dahi bulunduğunu vurguladı. Konutların, yüksek gerilim hatlarından en az 100 metre uzakta yapılması gerektiğini kaydeden Çerezci, şunları söyledi: “Gerekli yasal düzenleme oluşturulmalı. Hatlarının altına yapılmış yürüme, koşu yolları ve çocuk parkları iptal edilmeli. İmar planları yapılırken yüksek gerilim hatlarının güzergahı göz önüne alınmalı. Yerleşim bölgelerinde kalan hatlar kaldırılmalı.”
Adapazarı Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü ise yüksek gerilim hatlarının geçtiği arsalara inşaat yapılması için TEİAŞ’dan görüş istendiğini belirterek, olumlu görüş verilmesi durumunda inşaata izin verildiğini kaydediyor. TEİAŞ yetkilileri ise izinde çarpılma mesafesine bakıldığını kaydederek, “Hattın taşıdığı kapasiteye göre güvenlik mesafesi tespit ediliyor. Binanın maksimum çatı yüksekliği belirlenerek izin veriliyor.” diyor.
ESKİ HATLARA KİRLİLİK ÖLÇÜMÜ YOK
2010 yılında çıkan ‘İyonlaştırıcı olmayan radyasyonun olumsuz etkilerinden halkın korunması’ yönetmeliği kapsamında TEİAŞ, yüksek gerilim hatlarının elektromanyetik kirlilik oranlarının ölçülmesi için harekete geçti. TÜBİTAK ile anlaşan kurum, pilot olarak belirlenen Kocaeli’de hatların kirlilik ölçümlerini yaptıracak. Ancak ölçümler, yönetmelik sonrasında yapılan hatlarda yapılacak.
Sakarya’da üzerinden yüksek gerilim hattı geçen bir siteden 4 ay önce daire satın alan Muharrem Özer de sağlıklarının etkilendiğini düşünüyor. Daireyi alırken tereddüt yaşadığını ifade eden Özer, “Daireyi, işime yakın olduğu için aldım. Buraya gelmeden önce uyku düzenim iyiydi. Şimdi uykumu alamadan uyanıyorum. Daha önce 5 saatlik uyku yeterken şimdi 9 saat uyuyorum. Hala kalktığımda kendimi yorgun hissediyorum. Her gün baş ağrım var.” diye konuştu.
Aynı sitede yaşayan Şahin Sevinç de evi alırken tapu dairesinde kendisine araziden yüksek gerilim hattının geçtiğinin söylendiğini ancak zararlı olup olmadığı konusunda bilgi verilmediğini kaydetti. Eve taşındıktan sonra sağlık problemleri yaşadıklarını anlatan Sevinç, şunları söyledi: “Eşimde ve bende baş ağrısı var. 11 yaşındaki çocuğum bile başının ağrıdığını söylüyor. Uykumu alamıyorum. Kanserden endişe ediyorum.”
Ankara’da, 2001 yılında yapılan bir araştırmada, Elektromanyetik Alan (EMA) düzeyi 4 mg (elektromanyetik alan şiddeti) ve üzerinde olan evlerde yaşayanlarda depresyon, sersemlik hali ve yorgunluk, yüksek gerilim hatlarından uzak evlerde yaşayanlardan yüksek bulundu.
-hakimiyet
*yukarıdaki yazı http://teknosektor.com/ sitesinden alınmıştır.